Tokat İlinin merkezinde yer aldığı Yeşilırmak Havzası, ülkemizin en önde gelen tarım havzalarından birisidir. Sakarat dağını içine alan bu alan Tektonik hareketlerle oluşan Tokat İlinin ve Yeşilırmak Havzasının merkezinde bir “Çatı Ekosistem”dir. Coğrafik merkezinde yer aldığı Taşova-Turhal-Tokat-Erbaa-Niksar İlçelerinin başta su temini olmak üzere “temel ekosistem servisleri” için ana tedarikçidir. İçinde bulunduğumuz Yeşilırmak havzası en büyük 6. Havzamız konumundadır. Bölgenin florasında 916 tür 6 takson tespit edilmiştir. 481 kuş türünün bulunduğu ülkemizde 323 tür kuş deltamızda gözlenmiştir. Yine ülkemizde bulunan 160 memeli türünün 78’i bu havza da yaşamaktadır. Bugün ilçemizde Sakarat dağı Boğalı yaylasında siyanürlü altın madeni ve sülfirik asitli bakır madenciliği yapılmak istenmektedir.
Kimyasal madenciliğin zararları tüm dünyada bilinmektedir. ABD Çevre koruma kurumu EPA’nın yayınladığı veriler ABD bulunan 900’ü aşkın siyanür Barajının 800’ünün sızdırdığını ortaya koymaktadır. Romanya’da meydana gelen Baia Mare maden kazasında Atık barajının çökmesi ve zehirli atıkların Tizsa ve Tuna nehrine karışması binlerce canlının ölümüne ve su ekosisteminin zarar görmesine neden olmuştur. Yine Romanya’da CERTEJ altın madeninin atık barajının patlaması sonucu 300 bin metreküp zehirli atık su, Cerreju de Sus kasabasını basmış ve olayda 89 kişi yaşamını yitirmiştir. Arjantin’de Valerado Altın Madeninde siyanür sızıntısı yaşandı.siyanürlü atık Potrerillos nehrine karıştı. 2019’ da Rusya’da Krasnoyarsk bölgesinde altın madenine ait barajın çökmesi ile 17 kişi hayatını kaybetti. Kütahya’daki Gümüş madeni ne ait zehirli atık barajı Mayıs 2011’de çöktü. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Abd’nin madencilik yapılan 32 eyaletinde, çevre sorunu yaratan binlerce terkedilmiş maden bulunduğu biliniyor.
Bu sahaların kamu eliyle iyileştirilebilmesi için Arazi Yönetimi Bürosu’na göre 4-35 milyar dolar; Mineral policy Center’a göre ise 32-72 milyar dolar harcama yapılması gerekiyor. Tüm bu felaketler bize şu sonucu veriyor. Kimyasal madenciliğin geride bıraktığı tahribat çok büyük ve işletmenin zarar verdiği ekosistemi rehabilete edebilmek çok maliyetli. Bu nedenle kimyasal madencilik yapılmak istenilen Sakarat dağına Kimyasal Maden işletmelerinin kurulması ve işletilmesi halinde bölgeye ve bulunduğumuz havzaya vereceği zararların kümülatif etkileri ve maliyet analizleri yapılarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Erbaa Çevre ve Kültür Derneği, Erbaa Belediyesi bölgenin bitki-flora yapısını, endemik tür varlığını, sosyo-kültürel yapısını bilimsel ve akademik bir alt yapı ile ortaya koyarak bu alanın altın madenciliğine uygun olmadığını dile getirmiştir.
Erbaa İlçemiz Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) üzerinde bulunan bir yerleşim yeridir. Kuzey Anadolu Fayı dünyanın en önemli aktif fay zonlarından birisi olup, 1200 km uzunluğunda ve 40 km genişliğindedir. İlçemiz sınırları içinde kalan Sakarat ve Boğalı Yaylaları, Kuzey Anadolu Fay Zonuna ait Esençay Fay Zonunu üzerinde bulunmaktadır. Ayrıca, söz konusu yaylalar 1939 da kırılan Ezinepazarı Fay Zonu ve 1942 de kırılan Niksar -Erbaa Fay Zonuna 5-10 km uzaklıkta olup, bu faylarda meydana gelecek depremlerden şiddetli bir şekilde etkilenecektir. Muhtemel bir deprem ile aktif fay zonunda yeralan Sakarat ve Boğalı Yaylalarına yapılacak bir altın madeni işletmesinin yıkılması veya hasar görmesi ile tehlikeli kimyasal atıkların çevreye yayılması kaçınılmazdır. Öyle ki;
Üstelik Boğalı ve Sakarat mevkileri ilçemiz su ihtiyacının %70’inı karşılayan alanlardır. İçme suyumuzun doğuş noktalarıdır. Ovamız su ihtiyacını bu bölgeden gelerek Alacabal mevkiinde toplanan drenajlardan karşılamaktadır. İlçemiz sanayi ve tarım alanlarında hızlı bir gelişme göstermekte nüfusu hızla artmaktadır. İller bankası tarafından hazırlanan içme suyu hidrolojik etüt raporları 2005 yılından itibaren bölgedeki drenajların ovamızın su ihtiyacını karşılayamaz hale geleceği için yeni depolara ve kaynaklara ihtiyaç duyulacağı yönünde olmuş ve belediyemiz tarafından o dönem bir yer altı barajı projesi hayata geçirilmek istenmişse de proje sonuçlandırılamamıştır. 2020 yılı itibari ile şehrimizin artan nüfusu göz önüne alındığında su kaynaklarımız bölgede bir madenin kullanımına açılamayacak kadar hayati önem taşımaktadır. Söz konusu madenin bölgede faaliyete başlaması ovamız için tehlike arz etmektedir.
MTA Enstitüsünde görevli Birleşmiş Milletler Ekibinin 1972-1974 yıllarında Kuzey Anadolu'daki yeni maden yataklarının bulunmasına yönelik araştırmalarını kapsayan çalışmalar, Gümüşlük eski madenlik mevkiinde de yapılmıştır. Erbaa-Kozlu yöresindeki bakır mineralizasyonunun günümüzden yaklaşık olarak 6000 yıl öncesinden tarihî dönemlere değin bilindiği ve buradaki sülfürlü bakır yatağının eski Anadolu madencileri tarafından başarıyla işletilmiş olduğu saptanmıştır. Anadolu'da şimdilik bilinen en eski bakır madenciliğinin yapıldığını tanıtacak nitelikte olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle yalnız Türkiye madencilik tarihi için değil, dünya madencilik tarihine katkısı olan ilginç bir örnektir. Bu bağlamda antik madenin işletildiği alanda bugün bile ekolojik hasarlar devam etmektedir. Gümüşlük Mevki Doç. Dr. Sinan Ünlüsoy’un hazırlamış olduğu rapor ve yüzey araştırmaları akabinde 160 dönüm alan 1.derece Arkeolojik Sit ilan edilmiştir.
Ayrıca ilçemiz Erbaa kelebek çeşitliliği açısından neredeyse en zengin ilçelerden biridir. Türkiye’de kaydedilen 400 türün 116’sını Erbaa sınırları içerisinde görmek mümkündür. Bu sayı Türkiye geneliyle kıyaslanacak olursa Türkiye kelebeklerinin yaklaşık %30’unu Erbaa’da gözlemlemek mümkündür.
Sakarat mevkii ve çevresi Erbaa’da biyoçeşitlilik açısından en zengin alanlardan biridir. Yapılan gözlemlerde Erbaa’da kaydedilen kelebek türlerinden 116’sından 99’u ve risk grubunda bulunan 11 türün de 10’unun yaşam alanı bu mevkiidir Burada yapılacak en ufak bir tahribatın bile bu türlerin en yüksek düzeyde olumsuz etkilenmesine sebep olacağı aşikârdır. Ormanların ve toprağın tahrip edilmesi geri dönülmesi mümkün olmayan bir çevresel sorunları da beraberinde getirecektir.
Tokat Valiliğinin 2017 yılı için hazırladığı çevre raporunda, ilin flora bitki listesi verilmiş ve toplam 1086 bitki taksonunun (tür-alttür-varyete) yetiştiği belirtilmiştir (Tokat Valliği Çevre Raporu, 2017). Daha önce yapılan çalışmalara göre, yaptığımız ilk incelemede, Tokat ilinin tamamındaki takson sayısının yaklaşık 1250, endemik takson sayısının ise 150’ye yakın olduğu görülmüştür Bu bakımdan Erbaa ilçesi Sakarat dağı ve Boğalı yayları büyük önem arz etmektedir. Bu alanda 3 çeşidi çalı ve ağaç, 38 çeşidi otsu formda olmak üzere, 41 çeşit endemik bitki yaşamaktadır. Türkiye Florası’nın önemli bitki alanlarından biri olan, Sakarat dağı ve çevresinin bitki zenginliğinin korunması ülke zenginliği için önemlidir. Yörede 500’e yakın otsu ve odunsu bitki çeşidi yetişmektedir ve bunların 41 tanesi endemik bitkidir. Endemik bitkiler, ülkemize özgü varlıklarımızdır ve ekosistemimiz için vazgeçemeyeceğimiz bitkileridir. Bu floristik değerlerimizin korunması gerekir. Sakarat dağı ve çevresinde yeralan orman örtüsü de sadece Tokat için değil, bütün Türkiye için büyük önem arzeder. Dünya büyük bir biyolojik çeşitlilik krizi ile karşı karşıya; her beş türden biri tükenme tehditi altında. Bu tehdit ilk olarak birinci derecede türlerin kendisini etkilese de ekolojik zincir içerisinde bulunan insan dahil tüm canlıların yaşamını da etkilediği aşikardır. Soyları tehdit altında olan türler konusunda en kapsamlı bilgi kaynağı IUCN Kırmızı Listesidir. Omurgasız hayvanlar tür düzeyindeki biyolojik çeşitliliğin dörtte üçünü oluşturdukları için özel bir öneme sahipler.
Kısacası; yörenin otsu florasının iklim değişikliği süreçlerinde zarar görmemesi gereklidir Durumun içeriği hakkında ilgili kurumlara Erbaa Çevre ve Kültür derneği tarafından sunulan detaylı raporların incelenerek ilgili mevzuat gereğince mevkide bulunan tabiat ve habitatın korunmaya alınmasını ve bölgedeki anıt ağaçların tescillenmesiyle mevkiinin “Tabiatı Koruma Alanı” olarak ilan edilmesi milli menfaatlerimize en uygun olandır.
Sakarat Dağı kayın, meşe ve çam ormanları ve mera alanları ile kaplı olup, önemli bir hayvancılık sahasıdır. Dağın habitat ve biyolojik çeşitliliği yüksek olup, endemik türler ve IUCN Kırmızı Listede yer alan türleri barındırmaktadır. Erbaa ovası, kendine has mikrokliması nedeniyle tropik bitkilerin bazıları hariç hemen hemen bütün kültür bitkilerinin yetiştirilmesinin mümkün olduğu, ortalama hava sıcaklığının sıfırın altına düşmeyen ender bölgelerden biri olması, ilçenin ve bölgenin sebze ve meyve ihtiyacını karşılaması gibi önemli özellikleri nedeni ile Bakanlar kurulu kararıyla Türkiye’deki büyük ovalardan biri olarak ilan edilmiştir. Sayın Tarım bakanımız yaptığı açıklamalarda Büyük Ovalar’a çivi çaktırmıyoruz demiştir. Büyük ovalar’ın maden ruhsatlarından ve yapılacak sondaj faaliyetlerinden alacağı zararların çevresel etkileri söz konusu Yeşilırmak Havzası olduğunda kümülatif olarak değerlendirilmelidir. Tokat İlinin tıbbi-aromatik bitkiler açısından yüksek düzeyde bir potansiyelinin bulunduğu), organik tarım için ise Kelkit Havzasında yüksek bir potansiyel bulunduğu, ayrıca Tokat İli başta olmak üzere Yeşilırmak havzasının Manda varlığı üst düzeyde bildirilmiştir. Sakarat Dağında madencilik faaliyetleri başlaması halinde bu değerlerimiz hem ekolojik hemde pazar değeri açısından kaybedilecektir. 2019 yılında Tokat merkez, Erbaa, Niksar ve Turhal ilçelerinin tarla alanlarında birinci ürün ve ikinci ürün olarak toplam 1.218.966 ton tarla ürünü, birinci ürün ve ikinci ürün olarak toplam 528.232 ton sebze, 102.115 ton meyve üretilmiştir. Seralarda üretilen ürün miktarı ise 20.619 tondur. Ayrıca önemli miktarda (281,4 dekar) süs bitkileri yetiştiriciliği de yapılmaktadır.
Ekonomik yararı sayısal kriterlerle ifade edebilmek mümkün iken, kamu yararı kavramı, genellikle, yasalarla tanımlanmış hak ve çıkarlar gibi zor ölçülebilir ya da ölçülemez normatif kriterler cinsinden ifade edilmektedir. Bu nedenle ekonominin yanı sıra, topluma ve çevreye etkileri açısından da analizler yapılmalıdır. Analizler ve hazırlanan raporlar incelendiğinde görülecektir ki; Sakarat dağları ve Tokat ili kimyasal madenciliğe uygun değildir Kelkit vadisi bir tarım cennetidir. Kimyasal madenciliğe uygun olmadığı bilimsel verilerle ortadadır. Bu alanı korumak hepimizin boynunda bir vebaldir Sakarat dağı bir “çatı ekosistem”dir.
ERBAA ÇEVRE VE KÜLTÜR DERNEĞİ