Ülke olarak Ayçiçeğinin üçte birini ancak biz üretebiliyoruz. Kalan yüzde altmıştan fazlasını ise ithal ediyoruz.
Ayçiçeği ithal ettiğimiz ülkelerin başında Rusya, Ukrayna, Moldova, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan var. Ham yağ ithal edilen ülkeler arasında Rusya ve Ukrayna’nın yanı sıra Arjantin var.
Edirne’deki ayçiçeği üreticisi dünyanın en pahallı mazotunu kullanırken, sınır komşusu Bulgaristan,Yunanistan çiftçisi girdileri çok daha ucuza aldığı gibi,devletten de ciddi destekler alıyor.
Aslında ben çiftçi olsam bu sene ya ayçiçeği ekerdim yada buğday. Çünkü savaşın etkileri bize bu iki üründe kıtlığın kapıda olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Gerçi buğday bir önceki yılın Ekim, Kasım aylarında yapılıyor. Bu nedenle Buğdayda Tren kaçtı, buğday fiyatları yüksek oranda artacağı kesindir. Ayçiçeğinde ise Nisan ayına kadar çiftçinin vakti var en azından. Çiftçilerin en azından Ayçiçeği ekmesini tavsiye ederim doğrusu.
Eğer gidişat değişmezse Sıvı yağın Kg fiyatı iyimser rakamlarla 40 TL’yi reel rakamlarla 50 TL’yi bulması kaçınılmaz bir gerçek. Bu da 5 kg bir yağın tenekesi 250 TL’yi bulması anlamına geliyor.
Ekmeğin fiyatı da girdilerdeki artış ile mazottaki artış nedeniyle çok kısa sürede 5-6 TL’yi göreceğini öngörebiliriz. Enflasyondaki artışta hesap edilirse bu rakamlar bile az kalabilir.
Söze gelince herkes yağlı tohum üretimini, ayçiçeği üretimini artırmak istiyor. Fakat uygulamaya gelindiğinde bu sözler bir kenara bırakılıyor. Çiftçiye dünyanın en pahalı girdileri ile üretim yaptırılıyor. İthalata cömertçe para bulunurken, çiftçiye “prim için kaynak yok” deniliyor. Bunun için üretim yerinde sayıyor. Bugüne kadar tüm zorluklara,haksızlıklara rağmen ayçiçeği üretimini inatla ve ısrarla sürdüren üreticilere herkesin teşekkür etmesi gerekiyor.
Asıl problem şimdi başlıyor, çünkü Ayçiçeği ithalatını yaptığımız en büyük iki ülke birbiri ile savaşıyor. Bundan sonraki aşamada ne olur bilinmez ancak devletin “ACİL” çiftçiye mazot desteği vermesi gerekir.
Yat Turizminin arttırılması amacıyla, yurt dışından ülkemize gelen yatlara alınan akaryakıttan vergi alınmıyor. Yani yatın varsa vergi yok, çiftçiysen bir farkın yok. Bu anlayışın derhal değişmesi gerekiyor. Sadece Ayçiçeği üreticisi için değil tüm çiftçilere verilecek Mazot’un vergisi sıfıra veya yüzde bire düşürülmesi şart.
Akaryakıtın yanı sıra gübrenin de desteklenmesi ve gübreden alınan KDV’nin sıfırlanması veya yüzde bire düşürülmesi şart. Yoksa çiftçi ne Ayçiçeği nede buğday üretecek duruma gelecek. Eğer son 3 yıldaki gibi kuraklıkta olursa vay halimize!
Akaryakıta zam gelmesi demek iğneden ipliğe her şeye zam gelmesi demektir. Ürünün Üreticiden – tüketiciye ulaştırılmasında en büyük maliyet akaryakıta gelen zamlardır. Üreticiden alınan bir ürünün üstüne neredeyse yüzde 50’ye yakın akaryakıt maliyeti binmeye başladı. Aradaki komisyoncuları da düşünürsek bu fark 3 katına hatta dört-beş katına kadar çıkabiliyor.
Devletin tedbirleri zamanında almaması durumunda önümüzdeki hasat döneminde fiyatların en az 3 misli artacağını şimdiden öngörmemiz şaşırtıcı olmaz.
Buradan devlete ve devletin aklı olan herkese seslenmek ve çiftçinin sesini duyurmak istiyorum.
Acil! “Mazot’a destek verin lütfen”
Çiftçinin ahı ülkeyi yakacak yoksa…
Selam ve saygılarımı iletiyor çiftçimizin taleplerinin acil karşılanmasını Ümit ediyoruz.
Naci Özkan