Kadim dostum, çocukluk arkadaşım Vehbi Soyal’ın koynundan çıkarıp bakmam için önüme bıraktığı siyah beyaz resimler elli yıl evvelki fotoğraflarımızdı. Dile kolay yarım asır…
Dondurulmuş suretler, gülücükler fotoğraflarda bir yazının konusu olabiliyor. Resimlere tek tek baktıktan sonra şöyle düşündüm; ‘siyah beyaz bir çocukluk fotoğrafı yoksa insanın tarihi de yok demektir’.
Lakin, eskiden güzel bir şey olan fotoğraf şimdilerde sıradanlaştı. Albümler önemini kaybetti gibi. Hele fotoğraf çeken cep telefonlarından sonra pek özelliği kalmadı fotoğrafların.
Bir yazarımızın eski zaman fotoğraflarına dair cümleleri bir acıyı yansıtır; ‘Geçmiş, hüznün aralıklarından gelir, konuk olur hayatımıza. Ne kadar güzel olursa olsun ‘geçmiş’ fotoğraflarda kalır. Fotoğraflar da sahibiyle gider aslında…’
Necip Fazıl da geçmişe götüren bir resim çizer kelimelerle;
Geçti geçti mevsimler
Süpürüldü takvimler
Gidenlerden kalan şey
Duvarlarda resimler
Mezarlarda isimler
Geçti geçti mevsimler
Hani eski iklimler
Oyuncakçı bilimler
Hani eski iklimler.
Has ekmekten dilimler
Hey gidi zamane hey
Tesellisiz ilimler
Oyuncakçı bilimler
Hani eski iklimler.
Evet bir iklimdi onlar. Onları hatırlıyoruz. Resim dendiğinde küçük ilçemizde ilk akla gelip hatırlananlar, öğrencilerine resmi sevdiren,yaptıkları resimlerle unutulmayan rahmetle anıyoruz Münir Kabakçı ve Bünyamin Yılmaz hocalarımızdı.Ve ilk okul yıllarında çok güzel kara kalem resimler yapan Selami beyin oğlu pepe Nihat’ı unutmuyoruz.
Resmin sanat yönü, fotoğrafın zanaat yönü vardır. Resim beyin, kalp, düşünce ruhi süreçlerle ortaya çıkan duygusal bir performanstır. Zanaat ise duygusal süreçleri barındırmaz. Mekanik bir işlemdir. O nedenle fotoğrafçılık zanaat, ressamlık sanattır.
Bizde resim sanatı günah sayıldığı için bu topraklarda pek kök salamamış, çiçeğe duramamıştır. Ama Osmanlı tarihinden bildiğimiz Fatih ‘in Bellini’ye resmini yaptırdığıdır.
Dinimizde Allah’ın tasvir edilmesiyle ilgili açık hükümler olduğu için resimden uzak durulmuştur. Allah’ın tasviriyle ilgili yasağı, yarattıklarını da teşmil edeceği ilkesiyle insan, hayvan hatta bitkilerin resmedilmesinden de kaçınılmıştır. Minyatür, tezhip, ebru gibi sanatların dışında bugün bile genel kabul resmin yasak olduğu yönündedir.
Yahya Kemal Türk tarihinin resimle yazılamamış olmasından şikayetçidir;
‘Resimsizlik yüzünden cetlerimizin yüzlerini göremiyoruz. Ah bu ne feci hicrandır! Eski şairlerimizi göremiyoruz. Yanmış yahut yıkılmış nice binalarımızı göremiyoruz. Eski kıyafetlerimizi göremiyoruz, o kıyafetlerin asırlar arasında yavaş yavaş nasıl tekamül ettiklerini anlamıyoruz. Vatanı kurduğumuz eski seferlerimizi, eski meydan muharebelerimizi, bu muhabereleri başaran şerefli ordularımızı göremiyoruz. Ah, Ah… Resimsizlik yüzünden daha neleri, neleri göremiyoruz.’
Yahya Kemal’in dost meclislerinde paylaşmış olduğu ‘…Türk milletini iki şey öldürmüştür. Nesrin ve resmin olmaması Türk milletini çok söndürmüştür. Eğer bütün devirlerimizde cetlerimiz, şehirlerimiz, ev, sokak hayatlarımız resmedilmiş bulunsaydı zamanın işlemesi içinde idrak ederek daha ne kadar kuvvetli olurduk. ’Sözleri Türk tarihinin resimle yapılmamasından duyulan üzüntüyü anlatır.
Bugün ‘resim dinen yasaktır’ galatından kurtulmuş olan resim sanatı tutkunları yasaklanan şeyin resim olmadığını çağın gereklerini dikkate alarak, toplum değerlerine halel getirmeden resim sanatının insana ümit bağışlayan, dünyaya neşe saçan yaratıcı gücünü kullanıp dünyanın güzelliklerini fırçaları ile bizlerin beğenisine sunmaya devam ediyorlar.
İşte onlardan biri 1956 Amasya Taşova Boraboy köyümüzde doğmuş, 1979 Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü resim bölümünden mezun hemşehrimiz ressam İbrahim Ünay…
Ülkemizin Gölcük, Iğdır, Akseki, Antalya gibi değişik yörelerinde görev yaptıktan sonra 2004 yılında Ezgi Sanat Atölyesini kurmuş, sulu boya tekniğinde ürettiği resimlerinde köy yaşamını, doğal güzellikleri resmettiği tabloları yurt içinde ve yurt dışında özel ve tüzel kişilerde bulunan eserlerin yaratıcısı hemşehrimiz İbrahim Ünay resim çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürmeye devam ediyor. 1986’dan buyana Iğdır, Antalya, Marmaris, Bodrum, Denizli, Burdur, Isparta, Çeşme, Eskişehir, Aydın, Amasya, Ankara, Çanakkale, Alaçatı, İstanbul, Adana, Mersin gibi ülkemizin değişik illerinin sanat galerilerinde eserlerini sergileme gayretini sürdürüyor.
Ülkemizin en büyük devlet bankalarından Ziraat Bankasının ressam İbrahim Ünay adına, onun sulu boya resimlerinden oluşan albümünü çıkarmış olması hemşehrimizin bu dalda geldiği noktayı ve kendisine verilen değeri göstermektedir.
İbrahim Ünay kardeşimizin yazımıza değer katan misafirliğine, Ulu Önder Atatürk’ümüzün ‘Elinize değerli bir vesika geçecek olursa, genellikle onu hemen işleyerek dikkat çekecek surette yayınlama yolunda olmalısınız.’sözleri vesile olmuştur.
Biz millet olarak ince ruhlu, güzeli seven bir milletiz. Bugün Türkiye de dirilen sanatımızı yaşatan evlatlarımız ve bu sanatı anlayan ve himaye eden bir muhit doğmuştur.
İbrahim Ünay’ın albümü değerli bir vesikadır. Marifetler iltifat görmelidir.Yine ilçemizin resim dalında hüner sahibi ressam Safinaz Makasoğlu ve Osman Ocak sanatçı kardeşlerimizin isimlerini de övgüyle anmak istiyoruz.
Türk Sanatının hazinelerini oluşturan,Türk resim sanatının güzellik ve inceliğini topluma yansıtma gayretleri için,güzelliği üreterek dünyayı güzelleştirmeyi yegane vazife bilen İlçemizin değerli sanatçılarına verimli ve başarılı bir sanat hayatı diliyoruz…