GELDİ TEKRAR ANLATTI… (Eski Yazılar)

Enver Seyhan

11-09-2024 15:54

Doğru eğri geldi, oturdu anlattı; dinledim, yazdım. İki sene sonra geldi beni yine buldu. Sükunetle tekrar dinledim. Oysa kendi memleketimden yazmak istiyordum. Birkaç gündür Erbaa kazasına tabi Zuday köyünden 1914 yılında askere alınan 332 kişide takıldım kaldım. Akıbetleri belli de şehit veya gazi, anmak ve yazmak lazım geldiğini düşündüm. Burada bırakayım bari, sonraki günlerde aklıma gelirse bakarım artık!..

ES

Eylül 2024

DEDİKODU

“Dedim kalem nedir DEDİ kaşımdır”

Bir gece çağırdılar topladılar. Şehirde o zaman üç mahallede birer camii vardı. Bir de galiba mahpushane tarafında küçük bir mescit. Öyle sanıyorum. Bugün mahpushane yok. Şehirde ufak tefek suçlardan dolayı üç beş gün ceza çekecekler için bile mahpushane yok. Büyük şehirlere taşıdılar.

Dedi!..

Tepenin altındaki camiye götürdüler. İçimizden birkaç kişiye aşır okuttular. Yoksa mevlüt mü okundu o gece; unuttum. Doğal olarak unuttum; aradan kırk sene geldi geçti. Yatsı namazından sonra bizi salmadılar. Hocalardan biri mihraba oturdu ve Mülk Suresi’ni okumaya başladı. Ne yaptıklarından haberim yok. Duyardım; bazı görmüş geçirmiş adamların “hu çekmek” dedikleri bu olsa gerekti. Tarikat mensupları toplanıyorlar, okuyorlar ve zikrediyorlar; zikir meclisi yani. Zaman geçtikçe içimizden bazı arkadaşlar bağırmaya başladılar. Buna anlam veremedim. Cezbe hali diyorlar da; hepsini tanıdığım bu arkadaşlar içinde öyle dünya ve ahiret hayatına dair olmak üzere şuurlu olan kimseyi tanımadım. “Şuurlu” dediğim de ağır başlı, vakur, masivadan el çekmiş, dünyayı boş vermiş, yoksulu yetimi gözeten, düşeni kaldıran, dertliye derman olan, huyu suyu güzel, hali ahvali özel bir kimse. Ben ne yapıyorsam onlar da aynısını yapıyorlar ve yaşıyorlardı. Delikanlı çağında fazlası ne arasın köylü işçi çoban veya çiftçi çocuğunda. Hepsi bildiğim taşra insanı. Biri ötekinin aynısı; “üzüm üzüme baka baka kararır” misali.

Dedi!..

Eve gidince babaannemin yanına uğradım. Ambarın önünde oturuyordu. Elinde bir çubukla yeri eşeliyordu. Bende bir hal sezdi sanıyorum. On yaşıma kadar elinde büyüdüm; doğal olarak beni yakinen tanıyor. Sezgisi hissiyatı normal. Ona oradan buradan anlatmaya başladım. Okuldan arkadaşlarla bir mevlüde gittiğimi ve el aldığımı, tarikata girdiğimi söyledim. Tarikat lafını duyunca; başını yerden kaldırdı; gözleri büyüdü ve gözlerimin içini uzun uzun taradı. Başını tekrar eğdi ve yeri daha hızlı eşelemeye başladı. Başını kaldırmadan tarikata girmek için kime danıştığımı, kimden izin aldığımı sordu. İçimden “böyle bir şey için kime soracaktım” türünden düşünceler de geçmedi değil; hızlıca hem de taşa duvara çarparak geçti. Aramızda sessizlik yaşandı.

Dedi!..

Derken…

Elindeki çubuğu kenara koydu. “Derhal çıkıyorsun oradan” dedi. Bir şey anlamadım veya anlamazdan geldim ama… Asıl azarlama peşinden geldi: “Senin deden gazelerin imamıydı. Biz ondan böyle şeyler duymadık, eşitmedik, görmedik” deyiverdi. “Deden” dediği de dedemin babası oluyor. Zaman bulduğunda seher vaktinden evvel camiye giden; gelmişe geçmişe yaşayana ölene durana yolcuya hancıya iyiye kötüye dua eden; yüce Allah’ı zikreden ve Kur’an okuyan adam. Biliyordum; seher vaktinden önceki vaktin Allah katındaki kıymetini biliyordum. Bu vakitlerde namaz kılmak için tarikata lüzum yok. Bunu da biliyordum. “Deden” dediği adam Seferberlik senelerinde cephe gerisinde hizmetler yapan ve yüz kilometre ötelere erzak taşıyan adam; medreseden icazetli köyümüzdeki ilk adam. Kendini köyüne ve civarına adamış. Asla başka göreve talip olmamış. Erzak taşıma işini yaparken dua da almış beddua da. Çünkü insan sırtında yüz kilometre öteye yük taşımak kolay bir iş değil. Ağır ve zor! Şartlar zor, yollar zor! Bir taraftan da emrindeki kadınları koruma görevi var; buna mecbur. Herkesi askere almışlar. Ancak kadınlarla belki birkaç genç ve yaşlı insanla bu işi kotarıyordu. Öte yandan hayat devam ediyor. Traktör yok; ekin ekilecek, davar güdülecek, tam görülecek, ocak tütecek, yemek pişirilecek, harman saçılacak, bulgur dövülecek, değirmen dönecek, saman çekilecek! Bu işler o zamanlar insan ve hayvan gücüne bağlı. Herkes işinde gücünde. Boş insan yok; insana ihtiyaç var. Eldeki malzeme alet edevat belli; kağnı var, saban var, öküz var, eşek var. Hayat yerinde durmuyor. Dünyada harp var, darp var. Savaş ölüm demek, zulüm demek, yokluk demek, korku demek!

Dedi!..

Elbette büyük sözü dinlemek lazım. Ümmi fakat tecrübesi var. Gördüğünden bildiğinden şaşmaz. Biliyordum ki peygamber tarikattan bahsetmedi. Hiç tereddüt göstermeden tarikat yolundan ayrıldım. Bir daha dönüp bakmadım bile…

Dedi!..

Ve sessizce kalktı gitti…

ES

Advert
DİĞER YAZILARI EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 GUŞEYH Kuşuf 01-01-1970 02:00 2000 YILINDA DÜNYA NASIL OLACAK?.. 01-01-1970 02:00 HAYAT TABİAT VE BİR USTA 01-01-1970 02:00 ESKİ YAZILAR 01-01-1970 02:00 KIZDIRDILAR DEMEK Kİ… 01-01-1970 02:00 NE DEMEM GEREKİR 01-01-1970 02:00 GEYDOĞAN KÖYÜ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 DERELİ KÖYÜ (Kasımoğlu Sülalesi) 01-01-1970 02:00 KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN! 01-01-1970 02:00 ILICA KIRKHARMAN SERNİÇ Gel suyunu Kavaloluğu'ndan iç! 01-01-1970 02:00 KALEKALE KÖYÜ 01-01-1970 02:00 TARİHİ SUNA ŞEHRİ 01-01-1970 02:00 DECCAL (B) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK-I ANDIRAN 01-01-1970 02:00 Unsur Aha Bu Börk… 01-01-1970 02:00 “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” 01-01-1970 02:00 Şimdilik bu kadar yeter.. 01-01-1970 02:00 TANIMADIĞIM İNSANLAR 01-01-1970 02:00 ASIRLIK HATIRALAR 01-01-1970 02:00 HATIRALAR Hayali cihan değer!.. 01-01-1970 02:00 SELE SEPET TOP KANDİL 01-01-1970 02:00 KUH-İ KARAKUŞ 01-01-1970 02:00 TAZE EKMEK Bayat Ekmek 01-01-1970 02:00 Sana Kızıyorum Öğretmenim! 01-01-1970 02:00 İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 Enver Seyhan – Kadıköy 01-01-1970 02:00 Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu 01-01-1970 02:00 HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SONUSA (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) 01-01-1970 02:00 Köy Minibüsü 01-01-1970 02:00 Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 HASBİHAL (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) 01-01-1970 02:00 Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) 01-01-1970 02:00 OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR 01-01-1970 02:00 MANİ Manici (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RADYO (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI 01-01-1970 02:00 PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 BİR ZAMAN SİZİN KÖY 01-01-1970 02:00 HAYAT BİR HİKAYEDİR 01-01-1970 02:00 GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR 01-01-1970 02:00 TAŞABAD 1840 01-01-1970 02:00 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ 01-01-1970 02:00 SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA 01-01-1970 02:00 ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞE DAİR YENİDEN 01-01-1970 02:00 YERKOZLU KÖYÜ 01-01-1970 02:00 YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR 01-01-1970 02:00 MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN 01-01-1970 02:00 İnsanlar ve Bayramlar 01-01-1970 02:00 “Yol özgürlüktür!” 01-01-1970 02:00 HATIRA DEFTERİ 01-01-1970 02:00 TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 YAŞAM - GEÇİM 01-01-1970 02:00 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya 01-01-1970 02:00 AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim 01-01-1970 02:00 "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" 01-01-1970 02:00 Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler 01-01-1970 02:00 Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz 01-01-1970 02:00 ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 KARYE-İ SEYYİDLÜ 01-01-1970 02:00 TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: 01-01-1970 02:00 GELENEKLER ve KÖYLER 01-01-1970 02:00 AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER 01-01-1970 02:00 YEŞİL DOMATES: KAVATA 01-01-1970 02:00 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları 01-01-1970 02:00 Mehmet Akif'in Annesi 01-01-1970 02:00 TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? 01-01-1970 02:00 Taş Medeniyettir! 01-01-1970 02:00 AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA 01-01-1970 02:00 Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... 01-01-1970 02:00 AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ 01-01-1970 02:00 BİLEYİ TAŞI 01-01-1970 02:00 TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- 01-01-1970 02:00 Kıtlık Kapıyı Çalmadan… 01-01-1970 02:00 BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... 01-01-1970 02:00 BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… 01-01-1970 02:00 SONİSA KAZASI TARİHİ-3 01-01-1970 02:00