HAYAT TABİAT VE BİR USTA

Enver Seyhan

26-08-2024 08:01

 

HAYAT TABİAT VE BİR USTA

(Musa Eroğlu)

Yazıp yazmama konusunda yaşadığım med-cezir bazan o kadar geriye çekiyor ki kendini, bir daha geri dönmeyeceğini umut ederek sevinç yaşıyorum. Kendimle sakin kalmak, telefona dahi bakmamak istiyorum. İstemiyorum değil; zaten de telefona bakmıyorum. Çünkü dünyanın çivisi çıkmış! İnsanoğlu veya ademoğlu veya beşer; benim olsun da her ne olursa olsun havasında. Haram helal fark etmez olmuş! Gerçekten tabiatın bu denli tahkir, tahrip ve harap edildiği başka bir devir yoktur. Tahkir dedim; hakaret etmek gibi. Tabiat bu ülkede halka, beşere, ademoğluna kötülük olarak ne yaptı da bu denli tahkir ve tahrip ediliyor?

Yazmasa mıydım?

Ülkenin her yanını saran yangınları yazmasa mıydım? Maden aramak uğruna dağların belinin argacının ortasından kırılmasını yazmasa mıydım? Irmakların ve suların ağzının gözünün burnunun kulağının tıkanmasını baktaça alınarak boğulmasını ve öldürülmesini yazmasa mıydım? Yazdım ama yazmadığımı var sayın. "Güç ve kuvvet sadece azim ve yüce ve ulu ve müntakim olan Allah'a ait olsa da;" ademoğlu kendisine paye çıkararak gücün ve kuvvetin kendisinde bünyesinde makamında sıfatında olduğunu zannediyor. Zannettikçe azıyor!..

İnananlara göre; Medyen'den dönerken Hz. Musa, Tur Dağı'nda bir ateş görüyor, ailesine ateşe doğru yürüyeceğini, eğer imkan bulursa ateşten bir kor alacağını ve döneceğini söylüyor. Fakat Tur Dağı'nda Allah Teala, Musa'ya sesleniyor. Fazla ayetleri hikaye etmeden geçeyim. Kardeşini yanına yardımcı istiyor ve Harun da peygamber olarak Firavun'a gidiyorlar. Yüce Allah Musa'ya buyuruyor ki: "Firavun'a gidin zira o çok azdı!"

Azmak böyle bir şey. Kendini ilah sanmak, dediğim dedik demek, baskı kurmak, güç göstermek, hak ve hukuk ihlali yapmak! Bunları ben demiyorum. "Azmak" fiilinin çerçevesini çiziyorum. Kıssayı bildiğim için günümüze doğru çekiyorum. Beşer yani kul kendini "sandığı ve zannettiği an ondan korkulur!"

Gerisini yazmayacağım.

Yeni yetmeliğimde kimi zaman arkadaşlarla onların hanesinde, o yıllarda yeni yeni meşhur olan bir sanat erbabını beraberce dinlerdik.  Kaset doldurmuş ama kasetin dolum yeri Elazığ. Kasetin bazı yerlerinde firma kendini tanıtıyor ve adresini veriyor. "Garanti Bankası yanı. No: Bilmem kaç!" Bu arada uzun hava var birkaç yerde ve bağlamayı çalan ustayı da takdim ediyor. Diyor ki: "Şimdi sazıyla Türkiye radyolarının değerli bağlama üstadı Musa Eroğlu'nu dinliyorsunuz." Belki sonradan A. Kalkan adlı sanatçıda da aynı ilanı duydum. "Anons" dememek için "ilan ve takdim" kelimelerini kullandım.

Bugün televizyonda kulak misafiri oldum mecburen; proğrama Musa Eroğlu'nu davet etmişler, çalıyor, söylüyor. Kendisi emekli olduktan sonra sanıyorum; bir halk ozanı gibi çalıp söylemeye başladı. Karacaoğlan misali. Karacoğlan da Çukurova bölgesinden olmalıydı. Bildiğim kadarıyla Musa Eroğlu bölgenin Mut kazası doğumludur. Halk ozanları halkın dilini gönlünü görgüsünü vergisini algısını düğününü bayramını ölüsünü dirisini, ilistirden süzerek yine halka, topluma yansıtır ve sunar ve arz eder. Beşer, bu halk adamlarını yaşarken meğelsimez ise de öldükten sonra adına türküler yakar. Şöyle geriye doğru bakınca bu hakikat kendini belli eder. Çünkü yaş kemal çağında, gün gurup vaktine doğru yanaştıkça ister istemez beşer, dünyaya yeniden bakmaya, yeniden yaşamaya, yeniden gelin güveyi olmaya, tekrar bazan açıp gül gibi bazan solmaya başlar. Hayaldir bunlar, hayaldir de; hakikatten kaçmak mümkün değildir. "Güneş çamurla sıvanmaz."

Musa dede, çoktan beri hiç dinlemediğim hatta unuttuğum bir türküyü çaldı söyledi. Galiba usta kendisi bestelemiş olmalıdır. Sözleri şöyle:

"Geçtim dünya üzerinden

Ömür bir nefes derinden

Bak feleğin çemberinden

Yolun sonu görünüyor"

Acayip!

Bağlamasıyla yol gösterdiği 40 sene önce Abdullah Kalkan'dan dinlediğim uzun havanın sözleri ise şöyleydi:

"Ören'e vardım da örene benzer

Yıkılmış evleri de virana benzer

Oy gelin virana benzer

Akçadağ köyüne de ören diyorlar

Kız senin derdine de verem diyorlar

Oy gelin verem diyorlar"

Bir ağıt!

O yıllarda nice ölümlere sebep olan verem hastalığından ölen bir kız veya gelin için ağıt olarak yakılmış besbelli!

Güzel yıllar olarak niteledigim yetmişli yıllara selam olsun!

Babam yaşıyordu henüz!

Belki de ondan dolayı bana öyle gelmiştir.

Dünyada kanımca, böyle güzel yıllar asla  gelip geçmemiştir. Kadının adının olmadığı tarafını bir yana koyarsam, insanlar yoksuldu fakirdi; gelenekleri danışmadan bilişmeden konuşmadan kabul ediyorlardı asla taviz vermiyorlardı ama o devrin adamı adamdı adam!

Ancak, milletimizin birilerince tuzağa düşürüldüğü veya şuurunu yitirerek içine sürüklendiği yetmişli yıllara kıran gibi giren kaos ortamı asla unutulmaz.

Bu "kıran gibi" sözü veya "Ali kıran baş kesen"

deyimi Hz. Ali'den, Hasan ve Hüseyin'den milletimize yadigâr kalmıştır.

ES 2024

Advert
DİĞER YAZILARI EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 GELDİ TEKRAR ANLATTI… (Eski Yazılar) 01-01-1970 02:00 GUŞEYH Kuşuf 01-01-1970 02:00 2000 YILINDA DÜNYA NASIL OLACAK?.. 01-01-1970 02:00 ESKİ YAZILAR 01-01-1970 02:00 KIZDIRDILAR DEMEK Kİ… 01-01-1970 02:00 NE DEMEM GEREKİR 01-01-1970 02:00 GEYDOĞAN KÖYÜ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 DERELİ KÖYÜ (Kasımoğlu Sülalesi) 01-01-1970 02:00 KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN! 01-01-1970 02:00 ILICA KIRKHARMAN SERNİÇ Gel suyunu Kavaloluğu'ndan iç! 01-01-1970 02:00 KALEKALE KÖYÜ 01-01-1970 02:00 TARİHİ SUNA ŞEHRİ 01-01-1970 02:00 DECCAL (B) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK-I ANDIRAN 01-01-1970 02:00 Unsur Aha Bu Börk… 01-01-1970 02:00 “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” 01-01-1970 02:00 Şimdilik bu kadar yeter.. 01-01-1970 02:00 TANIMADIĞIM İNSANLAR 01-01-1970 02:00 ASIRLIK HATIRALAR 01-01-1970 02:00 HATIRALAR Hayali cihan değer!.. 01-01-1970 02:00 SELE SEPET TOP KANDİL 01-01-1970 02:00 KUH-İ KARAKUŞ 01-01-1970 02:00 TAZE EKMEK Bayat Ekmek 01-01-1970 02:00 Sana Kızıyorum Öğretmenim! 01-01-1970 02:00 İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 Enver Seyhan – Kadıköy 01-01-1970 02:00 Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu 01-01-1970 02:00 HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SONUSA (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) 01-01-1970 02:00 Köy Minibüsü 01-01-1970 02:00 Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 HASBİHAL (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) 01-01-1970 02:00 Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) 01-01-1970 02:00 OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR 01-01-1970 02:00 MANİ Manici (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RADYO (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI 01-01-1970 02:00 PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 BİR ZAMAN SİZİN KÖY 01-01-1970 02:00 HAYAT BİR HİKAYEDİR 01-01-1970 02:00 GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR 01-01-1970 02:00 TAŞABAD 1840 01-01-1970 02:00 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ 01-01-1970 02:00 SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA 01-01-1970 02:00 ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞE DAİR YENİDEN 01-01-1970 02:00 YERKOZLU KÖYÜ 01-01-1970 02:00 YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR 01-01-1970 02:00 MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN 01-01-1970 02:00 İnsanlar ve Bayramlar 01-01-1970 02:00 “Yol özgürlüktür!” 01-01-1970 02:00 HATIRA DEFTERİ 01-01-1970 02:00 TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 YAŞAM - GEÇİM 01-01-1970 02:00 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya 01-01-1970 02:00 AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim 01-01-1970 02:00 "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" 01-01-1970 02:00 Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler 01-01-1970 02:00 Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz 01-01-1970 02:00 ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 KARYE-İ SEYYİDLÜ 01-01-1970 02:00 TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: 01-01-1970 02:00 GELENEKLER ve KÖYLER 01-01-1970 02:00 AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER 01-01-1970 02:00 YEŞİL DOMATES: KAVATA 01-01-1970 02:00 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları 01-01-1970 02:00 Mehmet Akif'in Annesi 01-01-1970 02:00 TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? 01-01-1970 02:00 Taş Medeniyettir! 01-01-1970 02:00 AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA 01-01-1970 02:00 Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... 01-01-1970 02:00 AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ 01-01-1970 02:00 BİLEYİ TAŞI 01-01-1970 02:00 TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- 01-01-1970 02:00 Kıtlık Kapıyı Çalmadan… 01-01-1970 02:00 BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... 01-01-1970 02:00 BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… 01-01-1970 02:00 SONİSA KAZASI TARİHİ-3 01-01-1970 02:00