HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan

Enver Seyhan

19-11-2023 00:23

HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan

Hayatı birebir yaşamak için hayatın içinde olmak lazım. Mermer salonlardan, model arabalardan, asri binalardan hayatı izlemek, hayatı takip etmek, hayata bir şeyler katmak mümkün değildir. Yaşamayan veremez; duygu veremez, his veremez, gönül veremez, gül veremez, el veremez, mal veremez, yardım veremez, güzel göremez, fedakarlık edemez.

Çünkü yaşamak ayrı bir şeydir. Yaşarken yorulmak var, kırılmak var, koşmak var, taşmak var, düşmek var, yokuşları, engelleri aşmak var. Yüreği kanamayan ağlayamaz, gönlü hassas olmayan yara bağlayamaz!

Her canın bir hikayesi vardır. Her can nefes alır, her can bir umut dalına tutunur. Gönülden geçenlerin alayı ömürden geçmez. Ömürden geçenler akla hayale gelmedik şeyler olabilir; gönülden geçenlerle ömürden geçenler hiç mi hiç bağdaşmayabilir…

Hayat bir kısa serüvendir. Hayat acı tatlı duru kuru maceradır. Kimine gülümser sabah güneşi, kimini rüzgar çalar, fırtına, yağmur karşılar.

Öyle ya!

“Her aşığın bir ahı var!”

Bu sefer doktor dilinden bir masumun hikayesine tanıklık edeyim dedim. Aracı olmak gibi bir şey demeli aslında. Zira yüreğime yara oldu masum için kocasının söyledikleri…

“YENİSİNİ ALMAK DAHA İYİDİR!”

Israrla çalan zilin beni uyandırmaya kararlı olduğunu anlayarak kalktım ve açtım kapıyı. Paltolu, uzun boylu, çopur yüzlü birisi. Yüzüne hiç uymayan saf bir bakışla dikiliyor karşımda. Sanki son beş dakikadır, bazen yumruklayarak bazen zile basarak kapıyı çalan o değil. Öylesine masum ve sıradan. Mevsim yaz ve üzerindeki palto sanki yıllardır hep sırtındaymış ve hiç çıkmayacakmış gibi bir duygu veriyor insana…

Tuhaf bir samimiyetle: “Yav nerdesin?” diyor.

“Ne oldu? Hasta mı var?”

“Bizim karı hastadır yav. Seni bekliyoruz sabahtan beri.”

Belli ki sabah saat beşte gelip saat dokuza kadar tüm işlerini hallederek, hızla köyüne dönenlerden birisi. Adamın arkasında siyah feraceli, ince, zayıf bir kadın sessizce dikiliyor. Yüzümü yıkayıp dışarı çıkıyorum. Kasabanın tek caddesinde hızlı adımlarla yürüyoruz. Sağımızdan solumuzdan buğday yüklü traktörler geçiyor. Karakolun yanındaki kıraathanenin önünden gidiyoruz. Televizyonda oynayan karate filminin sesi sokağa taşmış. Sekiz – on kişi ellerinde yarılanmış çay bardakları, televizyonun önünde kımıldamadan oturuyorlar. En önde benim, ortada adamın ve arkada kadının olduğu tuhaf kafile, adamın hızlanarak yanıma gelmesiyle bozuluyor. Bir şey söyleyecek ama nasıl söyleyeceğine tam karar verememiş gibi. Bir ara kafamı ona doğru çevirmemi fırsat bilip konuşuyor:

“Ankara’ya da götürdüm, yine bir çare olmadı… Film milim… Yok… Hap veriyorlar üç dört çeşit… İçiyor, amma yok bir şey.”

“Tamam, bakarız şimdi. Muayene edelim de.”

“Dediğim gibi, ilaç fayda etmiyor yani.”

Cevap vermiyorum. Bir süre sessizce yürümeye devam ediyoruz. Kadın arkamızda, başı önünde bizi takip ediyor, mesafeyi hiç bozmadan. Adam tekrar lafa giriyor. Bu kez asıl derdini söyleyecek belli ki. Kararlı bir ses tonuyla:

“Sen şimdi muayene et, ama bana söyle, çok masraf çıkar mı? Valla çok para harcadım. Neticede iyileşmiyor. Yine iyileşmeyecekse hiç ilaç verme bize.”

“Yav bir muayene edeyim önce. Ne bileyim ben şimdi ne olacağını?”

Konuşmasından anlıyorum. Yıllar önce, mecburi iskânla yerleştirilen Kürt aşiretlerin yaşadığı köylerden gelmiş birisi. Muayenehaneye giriyoruz birlikte. O hâlâ konuşuyor: “Çok masraf olacaksa, ben bunu değiştireceğim biliyor musun? Yani, niye dersen, şöyledir. Bana bunu iyidir diye verdiler, tamam mı? Öyle çıkmadı ama. Hastadır bu. Hiç bitmiyor hastalığı. Boşuna masraf edeceğime bunun yenisini almak daha iyi değil mi? Onun için söylüyorum: Yenisini almak daha iyidir.”

Kadını muayene ediyorum. Zayıf, kurumuş kalmış bir vücut. Muayene edilen bir başkasıymış gibi sakince, başı önünde bekliyor. Şikâyetlerini açıklayacak mantıklı bir sebep bulamıyorum. Bir yandan da onu kurtaracak bir şeyler yapmalıyım diye düşünüyorum.

“Hanımın çok iyi,” diyorum. “Şu hapı alsın… Vitamin… Bak, çok iyi gelecek.”

İkircikli, eline alıyor reçeteyi. Tatmin olmadığı belli. Kadına bakıyor. Bana bakıyor, sonra reçeteye. Kürtçe bir şeyler söylüyor. “Ne dedin sen,” diyorum. Eliyle “boş ver” der gibi bir hareket yapıyor. Israr ediyorum: “Söylesene, ne dedin? “Adam kapıya doğru giderken, o zamana kadar hiç konuşmayan kadının sesi geliyor:

“Kuru ağaçtan düdük olmaz diyor doktor bey.” Adam önde, kadın arkada, geldikleri gibi gidiyorlar…

Ercan KESAL

Hekim Oyuncu Yazar

Advert
DİĞER YAZILARI TARİHİN DİLİNDEN 01-01-1970 02:00 HEBİÇLER (Hebişler) 01-01-1970 02:00 AKLIM YORULUYOR.. 01-01-1970 02:00 ALPASLAN KÖYÜ 01-01-1970 02:00 BOLADAN KÖYÜ SÜLALE İSİMLERİ 01-01-1970 02:00 (Rum eşkiyalar ve vahim olaylar) 01-01-1970 02:00 SENE 1983 01-01-1970 02:00 KULACANOĞULLARI 01-01-1970 02:00 ”HEY KALABALIKLAR DURUN BİRAZ DURUN” 01-01-1970 02:00 TARİHE DERKENAR 01-01-1970 02:00 YADIMA DÜŞER BAZI BAZI.. 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 GELDİ TEKRAR ANLATTI… (Eski Yazılar) 01-01-1970 02:00 GUŞEYH Kuşuf 01-01-1970 02:00 2000 YILINDA DÜNYA NASIL OLACAK?.. 01-01-1970 02:00 HAYAT TABİAT VE BİR USTA 01-01-1970 02:00 ESKİ YAZILAR 01-01-1970 02:00 KIZDIRDILAR DEMEK Kİ… 01-01-1970 02:00 NE DEMEM GEREKİR 01-01-1970 02:00 GEYDOĞAN KÖYÜ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 DERELİ KÖYÜ (Kasımoğlu Sülalesi) 01-01-1970 02:00 KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN! 01-01-1970 02:00 ILICA KIRKHARMAN SERNİÇ Gel suyunu Kavaloluğu'ndan iç! 01-01-1970 02:00 KALEKALE KÖYÜ 01-01-1970 02:00 TARİHİ SUNA ŞEHRİ 01-01-1970 02:00 DECCAL (B) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK-I ANDIRAN 01-01-1970 02:00 Unsur Aha Bu Börk… 01-01-1970 02:00 “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” 01-01-1970 02:00 Şimdilik bu kadar yeter.. 01-01-1970 02:00 TANIMADIĞIM İNSANLAR 01-01-1970 02:00 ASIRLIK HATIRALAR 01-01-1970 02:00 HATIRALAR Hayali cihan değer!.. 01-01-1970 02:00 SELE SEPET TOP KANDİL 01-01-1970 02:00 KUH-İ KARAKUŞ 01-01-1970 02:00 TAZE EKMEK Bayat Ekmek 01-01-1970 02:00 Sana Kızıyorum Öğretmenim! 01-01-1970 02:00 İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 Enver Seyhan – Kadıköy 01-01-1970 02:00 Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu 01-01-1970 02:00 HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SONUSA (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) 01-01-1970 02:00 Köy Minibüsü 01-01-1970 02:00 Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 HASBİHAL (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) 01-01-1970 02:00 Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) 01-01-1970 02:00 OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR 01-01-1970 02:00 MANİ Manici (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RADYO (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI 01-01-1970 02:00 PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 BİR ZAMAN SİZİN KÖY 01-01-1970 02:00 HAYAT BİR HİKAYEDİR 01-01-1970 02:00 GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR 01-01-1970 02:00 TAŞABAD 1840 01-01-1970 02:00 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ 01-01-1970 02:00 SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA 01-01-1970 02:00 ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞE DAİR YENİDEN 01-01-1970 02:00 YERKOZLU KÖYÜ 01-01-1970 02:00 YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR 01-01-1970 02:00 MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN 01-01-1970 02:00 İnsanlar ve Bayramlar 01-01-1970 02:00 “Yol özgürlüktür!” 01-01-1970 02:00 HATIRA DEFTERİ 01-01-1970 02:00 TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 YAŞAM - GEÇİM 01-01-1970 02:00 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya 01-01-1970 02:00 AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim 01-01-1970 02:00 "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" 01-01-1970 02:00 Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler 01-01-1970 02:00 Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz 01-01-1970 02:00 ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 KARYE-İ SEYYİDLÜ 01-01-1970 02:00 TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: 01-01-1970 02:00 GELENEKLER ve KÖYLER 01-01-1970 02:00 AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER 01-01-1970 02:00 YEŞİL DOMATES: KAVATA 01-01-1970 02:00 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları 01-01-1970 02:00 Mehmet Akif'in Annesi 01-01-1970 02:00 TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? 01-01-1970 02:00 Taş Medeniyettir! 01-01-1970 02:00 AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA 01-01-1970 02:00 Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... 01-01-1970 02:00 AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ 01-01-1970 02:00 BİLEYİ TAŞI 01-01-1970 02:00 TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- 01-01-1970 02:00 Kıtlık Kapıyı Çalmadan… 01-01-1970 02:00 BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... 01-01-1970 02:00 BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… 01-01-1970 02:00 SONİSA KAZASI TARİHİ-3 01-01-1970 02:00