Küçük Bir Dünya Kur Kendine...

Naci Özkan

02-11-2020 14:00

Bu kadar iş stresi, günlük sorunlar ve üstüne üstelik bunlardan nasıl kurtulabileceğini bilmeyen birisiysen.

Vee, Cevapsız bir tomar sorular varsa kafanda.

O zaman, küçük bir dünya kur kendine.

Nasıl olur?

Şöyle;

Bir günlüğüne yaşadığın şehirden uzaklaş ve doğanın bize verdiği güce odaklan.

Önce gözünle görebildiğin şeylere sevgiyle bak. Güneşi ve sıcaklığını hisset.

Vee

Etraftaki Begonvillerin renklerine doyasıya bak. Her köşede açan binbir renk çiçeklerin renklerine ve ahengine odaklan. Onların renklerini daha yakından görmek için dibine kadar git ve tek tek koklamaya çalış. Daha sonra doyasıya içine çek o kokuyu. Bir dizi mutluluk içine dolduğunu fark edeceksin.

Gözlerin açıkken şimdi etrafına iyice bak. Nerede ne var ezberlemeye çalış. Hangi köşede ne var yaz aklına.

Daha sonra gözlerini kapat ve yavaş yavaş yürü, sakın gözlerini açma.

Yağmur mevsiminin ilk sağanağından sonra çamların yaydığı kokuyu anımsa. Sonra alışık olduğun dünyanın seslerini düşün. Gümlemeler, bamlamalar, ciyaklamalar, vıyaklamalar, tıslamalar, yüksek sesle bağırmalar, höpürdeyerek içilen rahatsız edici bir kahve sesini. Bangır bangır yüksek sesle aracın teybini açmış etrafı rahatsız eden dengesizleri, korna seslerini, kırmızı ışıkta beklerken, yeşil yandığında zart diye aniden kornaya basan aceleci trafik hastalarını. Savaşların sesini, ölen çocukların haykırışlarını Anne deyişini…
Ne kadar rahatsız edici değil mi?

Alışageldiğimiz bangırdamalar, korna sesleri!
Ne kadar direnebilirsin bu kirli dünyaya?

O zaman birazda farklı bir ses aramaya başla şimdi.

Sokağın öteki ucunda bir evdeki ateşin harlayarak yandığını, biri sarımsak ve zencefil kıyıyor, kuşkonmaz ve domates doğruyor, kaynar suya pirinç döküyor…
Yanından geçen bir atın nefes verişini, bir adamın çiğnediği gündöndü çekirdeklerini, bir arının vızıldayarak etrafından geçişini, yakınından geçen insanların kalp seslerini duymaya çalış. Bir bebeğin annesinin memesini şapırdatarak emmeye çalıştığını. Rüzgarın ağaçların dallarını nasıl salladığını, sarı orkidelerin arasında vızıldayarak uçuşan arıların seslerini duymaya çalış.
Hatta Tahta kiremitler, toz toprak, çiçeklerle bezenmiş bahçeleri etrafından neler olabileceğini gözlerini açmadan duymaya ve görmeye çalış.

Hatta,

Birazda uğradığın ihanetleri, hakkında yapılan dedikoduları, gıybetleri, çekiştirmeleri, nice hayatların karardığı kulaktan kulağa geçerken araya iftiraların karışabildiği kötü ama birçok insanın da maalesef yapmaktan vazgeçemediği olumsuz davranışları. Sana olan güvensizlikleri, çirkin iftiraları…

Şimdi,

Gözlerini aç.
Alarm çalmaya başladı mı bazı şeyler için. Eğer çalmaya başladı ise doğru yerdesin.

İşte içine düştüğümüz bazı duygular artık bizi kör etmiş. Artık ne duyar, ne de görür olmuşuz kendi sesimize sağır olmuşuz değil mi? Sıradan haline gelmiş bütün davranışlar.

Aslında bu sesler yeni bir dilin kelime dağarcığıdır…

Melodinin bin bir sesi var değil mi? Şimdi sen ne yapmalısın?
Bundan sonra en güzelini, en yumuşak tonlusunu, en kadifemsi olanını duymaya çalış artık. Beynimizi kemiren seslere, gıcırdama ve fokurdamalara sağır olmamız gerektiğini sanırım anlamışsındır.

Aslında olan biteni sana şimdi söylemek istiyorum.
Ağını ören kocaman bir örümcek vardı sadece, başka bir şey yoktu.
Şimdi sana doğru sesi duymayı, doğru nesneleri görmeyi öğrete bildiysem ne mutlu bana.
Şimdi güzeli düşünerek yaşama sırası sende. Yürürken ayağına ne kadar takılan dikenler, ağaç kökleri ve dalları varsa hepsini temizle dünyandan.
Küçük bir dünya kur kendine ve doyasıya yaşa. En önemlisi sevdiğin ne varsa onları düşünerek yaşa bu hayatta.

Görebildiğin, duyabildiğin ve hissedebildiğin için şükret…

Selam ve sevgilerimle

Naci Özkan

Advert
DİĞER YAZILARI “Her nefis ölümü tadacaktır” 01-01-1970 02:00 Yitirdiğimiz Değerlerimiz, “Komşuluk” 01-01-1970 02:00 TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ 01-01-1970 02:00 DAYAKLI EĞİTİM MODELİ 01-01-1970 02:00 MİZANDA BELLİ OLACAK 01-01-1970 02:00 Ömürdediğin 01-01-1970 02:00 ÖMÜR DEDİĞİN… ( NACİ ÖZKAN) 01-01-1970 02:00 ❗ Dünyamız bir fay hattı ile yırtılıyor. 01-01-1970 02:00 ÇİFTÇİYE ACİL MAZOT DESTEĞİ VERMELİYİZ 01-01-1970 02:00 HAYDİ GÜLÜMSE... 01-01-1970 02:00 BAYRAM SEVİNÇTİR…. 01-01-1970 02:00 SAMİMİYET İSTİYORUM ARTIK 01-01-1970 02:00 İçine Karanlık Düşerse!.. 01-01-1970 02:00 RÜŞVET ALIP VERME (Ramazan Sohbetleri 4) 01-01-1970 02:00 TEVAZU GÖSTERMEK (Ramazan Sohbetleri 3) 01-01-1970 02:00 GÜNAHTAN KAÇINMAK (Ramazan Sohbetleri 2) 01-01-1970 02:00 HAK DOSTLARI (Ramazan Sohbetleri-1) 01-01-1970 02:00 ZERAFET 01-01-1970 02:00 YAĞMUR YAĞSIN SEN GÜLÜMSE BANA 01-01-1970 02:00 Boğaziçi Erdoğan için neden önemli? 01-01-1970 02:00 ZÜBÜKLER 01-01-1970 02:00 Bugün hava memleket gibi kokuyor burnuma … 01-01-1970 02:00 ÇOCUKLUĞUN ÖĞRETİSİ 01-01-1970 02:00 BİR ANNENİN ARDINDAN 01-01-1970 02:00 İzin Vermeyeceğiz 01-01-1970 02:00 TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE 01-01-1970 02:00 DAĞLIK KARABAĞ ve PKK 01-01-1970 02:00 HAYAT ZORDUR BE DOSTUM 01-01-1970 02:00 TÜRKİYE’DEKİ İLAÇ ŞİRKETLERİNİN AMACI NE? 01-01-1970 02:00 KARABAĞ NEDEN ÖNEMLİ? 01-01-1970 02:00 ŞEYTAN MI? ŞIH MI? 01-01-1970 02:00 Vay Be! Adam Yazmış 01-01-1970 02:00 Tarabya’daki Ev 01-01-1970 02:00 KIZILDAN MAVİYE 01-01-1970 02:00 HAYATIN GERÇEĞİ... 01-01-1970 02:00 YAZMAK BİR TUTKUDUR 01-01-1970 02:00 EVİMİZDE BURUK BİR BAYRAM 01-01-1970 02:00 ÖZGÜRLÜK TAZE BİR BAHARMIŞ 01-01-1970 02:00 TOPLUMSAL DEĞİŞİM 01-01-1970 02:00 FIRSATÇILIK… 01-01-1970 02:00 Farklı bir açıdan: CORANA VİRÜS 01-01-1970 02:00 Sonsuz Aşk: Hayat Sonsuz Zannedilen Bir Klişe… 01-01-1970 02:00 Enfes Bir Hikaye:BANA NE’CİLİK! 01-01-1970 02:00 İNSAN ve BİR NEFES MUTLULUK… 01-01-1970 02:00 'Nasip ve Nasipsizlik üzerine iki hikaye' NASİP… 01-01-1970 02:00 KÖYLÜ DE OLAMADIK ŞEHİRLİ DE !.. 01-01-1970 02:00 KİME KALMIŞ BU DÜNYA ? 01-01-1970 02:00 HAYATI GÜZELLEŞTİRMEK ELİNİZDE 01-01-1970 02:00 ANGUT KUŞU 01-01-1970 02:00 IŞIĞA DOĞRU YÜRÜ 01-01-1970 02:00 Yenikapı'da Amasya Rüzgarı 01-01-1970 02:00 İyilik 01-01-1970 02:00 Amasyalı Olmak 01-01-1970 02:00 Bir Şehri Sevmek 01-01-1970 02:00 Taşova’da Bir Köy ... 01-01-1970 02:00