KUH-İ KARAKUŞ

Enver Seyhan

14-03-2024 15:41

Kuh kelimesiyle başlayalım:

Sözlükte dağ, vadi, sahra ve yanar dağ şeklinde tarif etmişler. Pers dilinden almışlar. Demek ki bölgenin coğrafi yapısına bu kelimeyi uygun görmüşler. Sanırım bu kadar kafi.

Karakuş nahiyesi özü ve kökü itibariyle aşağıdaki kaynakta yer alıyor. Bu demek değildir ki daha önceki tahrirlerde yer almıyor. Türkler bu toprakları Kafkasya Horasan ve Suriye üzerinden gelerek yurt edindiler; yurtlarına da kendi dillerinde ad koydular. Göz ardı etmek olmaz.

Ta ki Alpaslan ile değil de Malazgirt Savaşı ile değil de daha çok önceden gelenleri de dikkate almak icap eder.

Osmanlı İmparatorluğu 387 numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Karaman ve Rum Defteri

(937 H. / 1530 M.)

Mufassal Defterler

TD 54

İdari Birimler

Kaza:

Sonusa

Nahiyeler:

Frenk-hisarı

Taşabad

Felenbel

Panbuközü

Kuh-i Karakuş

Niksar

Avlun

Sayfalar: 527 - 561

İB. AK. MC. O.81

(İstanbul Büyükşehir Atatürk Kütüphanesi)

Nahiye:

Kuh-i Bölük-i Karakuş

Sahra-yı Karakuş

Kal'a:

Karakuş kalesi

(Fotokopisi BOA TD 1084/2 numarada kayıtlıdır.)

Kayıtlarda 15 ve 16. asırda Sonusa Kazası'na bağlı bir nahiye olan Karakuş bugün itibariyle Akkuş adıyla Ordu vilayetine tabi bir ilçedir. Osmanlı Devleti'nde bölgeler nahiye sıfatıyla kayıtlara alınıyordu. İlle de bir merkeze bağlanması şartı yoktu. Nahiye zaten sözlükte "çevre, cihet ve civar" anlamlarıyla tanımlanıyor.

Karakuş nahiyesi de tahrirlerde aynı konumda ve niteliktedir. Kaza yönetimince bir bölge tayin ediliyor. Bölgenin konumu merkez tarafından da onaylanıyor. Eyaletlere ayrılmış o devirdeki Osmanlı İmparatorluğu kayıtlarında bölgenin bağlı olduğu eyaletin adı Rum Eyaleti'dir. Eyaletin merkezi Sivas şehridir. Eyaletin idarecisi Beylerbeyidir. Kadı olmazsa olmazdır. Katipler "Kaza" kadısının kontrolünde veya merkezden tayin edilen bir "emin" emrinde her köye gidiyorlar ve köyü hane bazında tek tek kaydediyorlar. Tahrirlerde adı geçen şahıs hane sahibi ve aynı zamanda vergi mükellefidir. Bugün olduğu gibi o günde de Karakuş merkezi bir yerleşim yeriydi. Yörenin kendine has özellikleri dikkate alınmış olmalıdır mutlaka. Bu bağlamda nahiye "Kuh-i Karakuş" adıyla, köyleriyle birlikte defterlere geçirilmiş ve tasnif edilmiş haliyle de arşivlerde muhafaza ediliyor.

Karakuş nahiyesinden bahsetmem bir nedene bağlı değil ancak helbette tarihi Karakuş Kalesi'nden bahsetmek istiyorum. Süreç içerisinde tarihimize abidelerimize kalelerimize binalarımıza yapılarımıza mabetlerimize mimarimize karşı pek de olumlu yaklaştığımız söylenemez. Mevcut topraklarda yaşayan, gelip geçen insanlar geçmişten geleceğe yığınla miras bıraktılar. Dinleri milliyetleri dilleri bizden olmasa da bu toprakların ahalisiydiler. Burada bu köylerde oturdular, bu pınarlardan içtiler, bu topraklarda çalıştılar, bu göğe baktılar. Bugün dahi o halkların kültürlerinin emsaline bazan aynısına rastlamak mümkündür. Göçler ve yerleşimler halkların birbirleriyle temas etmesini sağlar ve yeniden oluşumlar meydana gelir. Birliktelik mecburiyet olur. Cemiyet kendi içinde sosyal sözleşme ilkelerine bağlı olarak yaşar. Kaldı ki bu topraklar birbirini takip eden imparatorluklar diyarıdır. Milletler bir arada iç içe hayat sürmüşlerdir.

Bölgede hakimiyet kuran devletleri sondan başlayarak kayda alacak olursam;

-Osmanlı İmparatorluğu

-Selçuklu İmparatorluğu

-Roma İmparatorluğu

-Pontus Krallığı

Sıraladığım devletlerin hakimiyet sahası dışında kalan bölgeler dahi bu büyük devletlerin etkisinde kaldılar. Tarihte bölgede veya çevresinde egemen olan irili ufaklı devletler, krallıklar ve beylikler zaman içinde hakimiyetlerini kaybettiler veya teslim oldular.

Geriye doğru İki bin beş yüz sene demektir bu dört beş devletin egemenlik süreçleri takip edildiğinde. Zamanın behrinden beri kimler geldi kimler geçti...

Karakuş Kalesi yörede ve ahalinin dilinde Kevgir = Keygür Kalesi adıyla da biliniyor. Kale Erbaa ile Akkuş'u ayıran sınırda Tifi Çayı kenarındadır. Eski adı Ahretdağı olan Akgün köyü ile Akkuş kazasına bağlı Seferli ve Alan köylerine birlikte komşu vaziyettedir. 

"Ahretdağı" adına gelince:

Birdenbire ismin mahiyetinden dolayı derin bir düşünceye daldım. Belki de önceki nesiller kalenin bulunduğu dağın ve dolayısıyla köyün adını kalenin konumu, görüntüsü, duruşu ve yapısıyla bağlantı kurarak koydular. Kalenin bilinmeyen yüzü belki sırrı sonradan yerleşen insanları tedirgin etmiş olabilir!..

Yeri gelmişken; bu cümleden olarak tahrirden birkaç defa aramama taramama rağmen aynı çağlarda aynı ölçekte inşa edildiğini düşündüğüm "Hüvelen Kal'a" adına kayıtlarda rastlayamadım veya her seferinde gözden kaçırdım. Belki bir yerde hiç ummadığım bir zamanda karşıma çıkar; kim bilir?

Pontos kralları Strabon'un ifadesine göre Antik çağdaki adıyla Paryadres (Canik) Dağları boyunca Sonusa'dan Niksar'a kadar müdafaa amaçlı 75 kale inşa etmişler. Kale kilerlerine erzak ve cephane doldurmuşlar. Suya ulaşmak için gerekli hazırlığı da yapmışlar. Roma ordusu ile yapılan savaşlarda tabiatıyla kalelerden istifade ettiler. Dağlık ormanlık kayalık sarp yerlerde uçurumlarla çevrilmiş ayrıca betonla taş duvarlarla tahkim edilmiş sağlam ve kuvvetli kaleleri, uzun süreli kuşatmalara dayanabilecek şekilde inşa etmişlerdi. Genelde kaleler, şato şeklinde bina edildiğinden dolayı yıkılmış harap olmuş olabilirler.

Facebook önüme koyunca yazıyı ilk defa kaleme almamın üzerinden dolu dolu üç senenin gelip geçmiş olduğuna vakıf oldum. İlave olarak 1831 yılı nüfus defterinden birkaç köyden birkaç kabile adına yer vermek istiyorum. Belki bazı insanlar dedelerinin ruhuyla temas kurma imkanı bulabilirler. Olur mu olur...

Karakuş veya halkın diliyle Karavuş adıyla asırlarca nahiye hüviyeti taşıyan yerleşim yerinin 1954 yılında kanunla ilçe yapıldığını ve adının Akkuş olarak değiştiğini hatırlamadan geçmek olmaz.

Köyler ve Sülale Adları:

SELMAN köyü:

NFS.d.02275 numaralı defter.

Sene: 1831

En son tahrire giren kişiden başlamak istiyorum.

-Tataroğlu malül Mehmet bin Ramazan.

Yaş: 100

Babası Ramazan'ın 1700 gibi doğduğunu tahmin etmek istiyorum. Kendisi (Mehmet) ise tahrir gününde 100 yaşında olduğuna göre 1730 yılında doğduğunu düşünüyorum.

-Köroğlu Mehmet bin Ali. Yaş: 45

(Sabi oğlu Ali 15 yaşında ve mimli.)

Elbette tek evladı yoktur. Kız çocuklarının olacağını tahmin ediyorum.

-Köçekoğlu malül Mehmet bin Ali. Yaş: 70

(Sabi oğulları Abdullah. Yaş: 8 ve Mehmet.

Yaş: 7)

70 yaşındaki adamın 8 yaşında, 7 yaşında oğlu mu olur? Olur. Çünkü o devirde savaşlar ve hastalıklar insanların geleceğini karartıyor. Ölüm kalım fazla. Bu nedenle olumsuz durumlarda "arka" olacağı gerçeği inkar edilemez. Bizim orada derler ki: "İt arka ile boğuşur."

Bu köyde Sakallıoğlu ve Hazaoğlu adında iki boy adını daha yazarak konuyu kapatayım. Bu "Haza" olarak okuduğum kelime Haze de olabilir, başka bir okuyuş da mümkün. Katibin el hareketlerine aşina oldukça okuma sıkıntısı en aza inecek diye düşünüyorum.

TİFİ köyü:

Sene:1831

Defter: NFS.d.02275

-Karye Kahyası Kuzuoğlu Mustafa bin Mustafa.

Yaş: 50

-Kara Hatipoğlu Ali bin Mehmet. Yaş: 55

KEMAH (Osmancık) köyü:

Sene: 1831

Defter: NFS.d.02275

-Karye İhtiyarı Kürt Binbad (Bünyad) oğlu Bünyad bin Hasan. Yaş: 50

-Balcıoğlu Hüseyin bin İlyas. Yaş: 50

(Büyük oğlu İlyas. Yaş: 25 m)

Advert
DİĞER YAZILARI TARİHİN DİLİNDEN 01-01-1970 02:00 HEBİÇLER (Hebişler) 01-01-1970 02:00 AKLIM YORULUYOR.. 01-01-1970 02:00 ALPASLAN KÖYÜ 01-01-1970 02:00 BOLADAN KÖYÜ SÜLALE İSİMLERİ 01-01-1970 02:00 (Rum eşkiyalar ve vahim olaylar) 01-01-1970 02:00 SENE 1983 01-01-1970 02:00 KULACANOĞULLARI 01-01-1970 02:00 ”HEY KALABALIKLAR DURUN BİRAZ DURUN” 01-01-1970 02:00 TARİHE DERKENAR 01-01-1970 02:00 YADIMA DÜŞER BAZI BAZI.. 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 GELDİ TEKRAR ANLATTI… (Eski Yazılar) 01-01-1970 02:00 GUŞEYH Kuşuf 01-01-1970 02:00 2000 YILINDA DÜNYA NASIL OLACAK?.. 01-01-1970 02:00 HAYAT TABİAT VE BİR USTA 01-01-1970 02:00 ESKİ YAZILAR 01-01-1970 02:00 KIZDIRDILAR DEMEK Kİ… 01-01-1970 02:00 NE DEMEM GEREKİR 01-01-1970 02:00 GEYDOĞAN KÖYÜ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 DERELİ KÖYÜ (Kasımoğlu Sülalesi) 01-01-1970 02:00 KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN! 01-01-1970 02:00 ILICA KIRKHARMAN SERNİÇ Gel suyunu Kavaloluğu'ndan iç! 01-01-1970 02:00 KALEKALE KÖYÜ 01-01-1970 02:00 TARİHİ SUNA ŞEHRİ 01-01-1970 02:00 DECCAL (B) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK-I ANDIRAN 01-01-1970 02:00 Unsur Aha Bu Börk… 01-01-1970 02:00 “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” 01-01-1970 02:00 Şimdilik bu kadar yeter.. 01-01-1970 02:00 TANIMADIĞIM İNSANLAR 01-01-1970 02:00 ASIRLIK HATIRALAR 01-01-1970 02:00 HATIRALAR Hayali cihan değer!.. 01-01-1970 02:00 SELE SEPET TOP KANDİL 01-01-1970 02:00 TAZE EKMEK Bayat Ekmek 01-01-1970 02:00 Sana Kızıyorum Öğretmenim! 01-01-1970 02:00 İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 Enver Seyhan – Kadıköy 01-01-1970 02:00 Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu 01-01-1970 02:00 HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SONUSA (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) 01-01-1970 02:00 Köy Minibüsü 01-01-1970 02:00 Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 HASBİHAL (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) 01-01-1970 02:00 Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) 01-01-1970 02:00 OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR 01-01-1970 02:00 MANİ Manici (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RADYO (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI 01-01-1970 02:00 PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 BİR ZAMAN SİZİN KÖY 01-01-1970 02:00 HAYAT BİR HİKAYEDİR 01-01-1970 02:00 GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR 01-01-1970 02:00 TAŞABAD 1840 01-01-1970 02:00 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ 01-01-1970 02:00 SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA 01-01-1970 02:00 ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞE DAİR YENİDEN 01-01-1970 02:00 YERKOZLU KÖYÜ 01-01-1970 02:00 YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR 01-01-1970 02:00 MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN 01-01-1970 02:00 İnsanlar ve Bayramlar 01-01-1970 02:00 “Yol özgürlüktür!” 01-01-1970 02:00 HATIRA DEFTERİ 01-01-1970 02:00 TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 YAŞAM - GEÇİM 01-01-1970 02:00 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya 01-01-1970 02:00 AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim 01-01-1970 02:00 "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" 01-01-1970 02:00 Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler 01-01-1970 02:00 Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz 01-01-1970 02:00 ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 KARYE-İ SEYYİDLÜ 01-01-1970 02:00 TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: 01-01-1970 02:00 GELENEKLER ve KÖYLER 01-01-1970 02:00 AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER 01-01-1970 02:00 YEŞİL DOMATES: KAVATA 01-01-1970 02:00 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları 01-01-1970 02:00 Mehmet Akif'in Annesi 01-01-1970 02:00 TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? 01-01-1970 02:00 Taş Medeniyettir! 01-01-1970 02:00 AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA 01-01-1970 02:00 Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... 01-01-1970 02:00 AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ 01-01-1970 02:00 BİLEYİ TAŞI 01-01-1970 02:00 TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- 01-01-1970 02:00 Kıtlık Kapıyı Çalmadan… 01-01-1970 02:00 BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... 01-01-1970 02:00 BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… 01-01-1970 02:00 SONİSA KAZASI TARİHİ-3 01-01-1970 02:00