MANİ Manici (Enver Seyhan)

Enver Seyhan

11-12-2023 11:09

MANİ Manici (Enver Seyhan)

Maniyi duyunca gayrı ihtiyari yine telefona sarıldım. Manici diye bir adam düştü yanıma. Halamaz köyü nüfusuna kayıtlı bir adam. Bir aile ile husumetli imişler. Taşova’ya bizim köyün yoluyla mahkemeye giderken Kovaçukuru’nda Adil’in tarlasındaki büyük pelidin dibinde iki kişi ardından yetişmiş kıstırıp öldürmüşler. Adam pelidin gövdesini kendine siper edinse de iki kişiye karşı koruma sağlaması mümkün olmamış. Olmuş bitmiş acılı yarım yüzyılı aşkın bir hadise bu hadise!

Adam mani okuyormuş demek ki. Manici lakabı oradan geliyor olmalı.

Çayırda kıldım namaz                                    

O da haka (Hakk’a) yaramaz

Cahilin ettiğini

Mevla bile kınamaz

  Bu maniyi okudu valide şimdi. Bizim köye dair vahim bir olaydan bahsetti. Olayın kahramanının mani okuma babında oldukça yetkin olduğunu, bu nedenle cahilliklerinde -yeni yetmeliklerinde düğünde bayramda seyranda etrafında toplandıklarından, onu dinlediklerinden söz etti.

  Cahil bizim oralarda yalan dünya ile, dünyanın dört bucağı ile henüz hakiki anlamda yüzleşmemiş, hayatın okkalı şamarını yememiş genç insanlara derler. Gerçi her yaş için geçerlidir…

  Dedemden bahsetti bu esnada. Dedemin ehl-i vukuf biri olduğunu biliyordum da insanların nikahında döğüşünde çekişinde barışmasında akitleşmesinde ahitleşmesinde bu derece etkin ve yetkin olduğundan, valide konuştukça daha ziyade bilgilendim, haberdar oldum.

  Adı geçen şahsın başına hal gelince, sık sık dedemle meseleyi enine boyuna istişare ettiğini ve hadiseyi tatlıya bağladıklarını söyledi. Hatta bizim evde yeniden ve dipten -nasıl oluyorsa nikah kıydıklarını, bu esnada bıçak diktiklerini ifade etti. Nikah esnasında kimsenin yerinden kıpırdamaması, kımraşmaması, hareket etmemesi ve sessiz kalması istendiğinden huşu içinde nikahın tazelendiğini ve yenilendiğini söyledi.

  Hane sahibinin köyünen alakasını kesmesi ve başka bir yerleşim birimine yerleşmesi konusunda dedemin telkinini dikkate aldığını ekledi. “Böylece aile köyden göçüp başka bir yere yerleşti” dedi.

  Adını muhafaza ettiğim kişiyi zamanla tanıdım ve yaşlı halindeyken karısını da gördüm torununun düğününde. Adamın dedemin davarına çobanlık yaptığından da haberim var. Onlar artık gerçek âlemdeler…

  Bu gibi hallerde bıçak niçin dikiliyor? Bunu sordum. Kocanam “böyle durumlarda bıçak dikilir” demiş. Ayrıca anamın kendi sülalesinin “ocak” olması meselesini sordum. Dedi ki: “Ocak olma hadisesi anamdan, bu evin ebesinden, Köpecen ebeden geliyor. Ebe elini anama vermiş.” Bu işten haberim var; çocukların efsunlanması halini anımsıyorum. Çocuğu atlarken valide, bıçak kullanıyordu. Üç yerine bastırıyordu bıçağın yanıyla. Diğer konu ise babası tarafından gelen “ocak” olma hadisesi. Bunu da “kurşun dökme ve tekke ile ilgilenme” gibi türlü nedenlerle açıklasa da aklım almadı. Türbedar demek mi istiyor, buna da bir mana veremedim.

   Ocak lafı ve sözü dahi tedavi yönü, bıçak dikme, kurşun dökme, kulak silkme törenleri Orta Asya kültür ve geleneğinden Anadolu’ya gelmiş olmalı demek istiyorum ama Anadolu adet gelenek görenek ve kültürüne ait olmadığını kim söyleyebilir? Kaldı ki “ocak” kelimesini duyunca benimle iletişim kuran, benzer şeyler anlatan insanlar tanıdım.

  Tekke’nin geçmişi hakkında sordum. Hasan emmisinin orada gömülü olduğunu söyledi, bunu ben de biliyorum. “Koca abuların hısımı var, Adil hocanın dedesi olmalı” diyor. “Biri daha var, o da İkidişlerden olmalı” diyor. Tekkenin yeri Kök Osmanların arazisidir. Bu hususta başka bir yazıda daha bahsettim. Ayrıca Tekke’de gömülü olan Kara Hasan’dan kalan bir hikaye de var.

İkidişlerle Kök Osmanlar akraba mı? Babadan akraba mı; anadan akraba mı? Tarlaları sınır ve yan yana. Bu konu bugün itibariyle karışık…

Validenin kabilesi köyde Sohular olarak biliniyor. Kelimeyi düzelterek Sufiler diyesim geliyor. Çünkü köyde konuşma ağzı olarak sözcük değişime dönüşüme uğramış olabilir diye düşünüyorum.

Sufilikse eğer Tekke’nin bakım merasim ve diğer işleri konusunda Sohular boyu kendini mecbur hissetmiş olabilir. Kara Fadik ebeyi tanıyorum, fazlasıyla tanıyorum. Kocası Sohunun oğlu Kara Hasan’ın Tekke’de kabrini ziyarete uğruyordu. Keliklerini eline alıyordu, arkasında ellerini bağlıyordu, kelikler de ardında oluyordu. Tekke’nin kıyısındaki cereğe yapışıp kocasına şöyle bir mani okuyordu:

Köprüden geçemiyom

Az doldur içemiyom

Sen benden geçtin emme Kara Hasan

Ben senden geçemiyom

Kara Fadik ebe köyümüzün ilk imamı Mahmut Hoca’nın torunudur. Babasının adı Ahmet, annesinin adı muhtemel ki Ayşe’dir. Ayşe de Eseoğulları boyundandır. Boyun hikayesini Avukat Aykut Gören’le kısa bir istişareye de girerek yazdım ve arşivledim.

Kara Fadik ebe nedenini bilmiyorum ama beni tanırdı, severdi. Bademlerde mal güderdik bahar gelince. Yaşlı idi. Beni görünce el ederdi, yanına çağırırdı. Dedemin babasının adını anarak kendi kendine laflardı: “Öyle değil. Mehmet hoca efendi böyle dedi. Şöyle oldu, şöyle dedi” gibi. Kimlerle, ne konuşuyorsa ben de dinlerdim. Annem Sohular boyundan. Fadik ebe de Sohunun gelini. Belki bir bağ kuruyor.

Diyor ki:

“Deden hürmetli bir adamdı. Bütün kötü, olumsuz, menfi olayları düzelten sevilen sayılan biriydi. Çözüme kavuşturmadığı mesele yoğudu. Kimlerin kimlerin, köyden, çevreden eve gelen gelene, dedeni soran soranaydı.”

Biliyorum az çok ben de. Yaylada Cuma namazına giderdi, Cuma namazından eve geç dönerdi. Kocanam sorunca: “Gine Elekçi Ahmed’in abasını yamadım” derdi. Severdi insanlar arasındaki tıkanıklığı gidermeyi ve insanların arasını bulmayı. Babam kabul etmese de imamlık yapmayı kendisine şiar edinmişti. İmamlık görev ödev ve vazifelerine ziyadesiyle hakimdi, vakıftı. Fırsat bulursa cübbeyi giyer mihraba geçerdi.

İnsanlar komşular akrabalar kardeşler arasındaki sorunlar değil sadece, kişilerin kendi dertlerine de çare üretmek için gayret içinde olurdu. Babasının elini mi almış yoksa efendi olarak tanınan ağasının elini mi almış? Mevzular derin…

Yazının amacı dedem değildi fakat laf yerinde durmuyor. Adam iyilik timsali bir adam ki ölümünden otuz küsur sene sonra geldi mevzuya dahil oldu. “Yerin kulağı vardır” derler.

Diğer insanlar da öyle. Anılmaya değer insan olmanın şartları var. Dünya baki değil…

Bugünlük de bu kadar. Bakalım gün ne gösterecek? “Tekke ve ocak” konusu tam anlamıyla vuzuha kavuşmadı haddi zatında!

Bir mani daha yazarak kapatayım.

Sandığım eşemedim

Derdimi deşemedim

Bin liralık kızıdım

Yerime düşemedim

Enver Seyhan

Advert
DİĞER YAZILARI TARİHİN DİLİNDEN 01-01-1970 02:00 HEBİÇLER (Hebişler) 01-01-1970 02:00 AKLIM YORULUYOR.. 01-01-1970 02:00 ALPASLAN KÖYÜ 01-01-1970 02:00 BOLADAN KÖYÜ SÜLALE İSİMLERİ 01-01-1970 02:00 (Rum eşkiyalar ve vahim olaylar) 01-01-1970 02:00 SENE 1983 01-01-1970 02:00 KULACANOĞULLARI 01-01-1970 02:00 ”HEY KALABALIKLAR DURUN BİRAZ DURUN” 01-01-1970 02:00 TARİHE DERKENAR 01-01-1970 02:00 YADIMA DÜŞER BAZI BAZI.. 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 GELDİ TEKRAR ANLATTI… (Eski Yazılar) 01-01-1970 02:00 GUŞEYH Kuşuf 01-01-1970 02:00 2000 YILINDA DÜNYA NASIL OLACAK?.. 01-01-1970 02:00 HAYAT TABİAT VE BİR USTA 01-01-1970 02:00 ESKİ YAZILAR 01-01-1970 02:00 KIZDIRDILAR DEMEK Kİ… 01-01-1970 02:00 NE DEMEM GEREKİR 01-01-1970 02:00 GEYDOĞAN KÖYÜ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 DERELİ KÖYÜ (Kasımoğlu Sülalesi) 01-01-1970 02:00 KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN! 01-01-1970 02:00 ILICA KIRKHARMAN SERNİÇ Gel suyunu Kavaloluğu'ndan iç! 01-01-1970 02:00 KALEKALE KÖYÜ 01-01-1970 02:00 TARİHİ SUNA ŞEHRİ 01-01-1970 02:00 DECCAL (B) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK-I ANDIRAN 01-01-1970 02:00 Unsur Aha Bu Börk… 01-01-1970 02:00 “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” 01-01-1970 02:00 Şimdilik bu kadar yeter.. 01-01-1970 02:00 TANIMADIĞIM İNSANLAR 01-01-1970 02:00 ASIRLIK HATIRALAR 01-01-1970 02:00 HATIRALAR Hayali cihan değer!.. 01-01-1970 02:00 SELE SEPET TOP KANDİL 01-01-1970 02:00 KUH-İ KARAKUŞ 01-01-1970 02:00 TAZE EKMEK Bayat Ekmek 01-01-1970 02:00 Sana Kızıyorum Öğretmenim! 01-01-1970 02:00 İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 Enver Seyhan – Kadıköy 01-01-1970 02:00 Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu 01-01-1970 02:00 HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SONUSA (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) 01-01-1970 02:00 Köy Minibüsü 01-01-1970 02:00 Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 HASBİHAL (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) 01-01-1970 02:00 Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) 01-01-1970 02:00 OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR 01-01-1970 02:00 NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RADYO (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI 01-01-1970 02:00 PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 BİR ZAMAN SİZİN KÖY 01-01-1970 02:00 HAYAT BİR HİKAYEDİR 01-01-1970 02:00 GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR 01-01-1970 02:00 TAŞABAD 1840 01-01-1970 02:00 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ 01-01-1970 02:00 SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA 01-01-1970 02:00 ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞE DAİR YENİDEN 01-01-1970 02:00 YERKOZLU KÖYÜ 01-01-1970 02:00 YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR 01-01-1970 02:00 MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN 01-01-1970 02:00 İnsanlar ve Bayramlar 01-01-1970 02:00 “Yol özgürlüktür!” 01-01-1970 02:00 HATIRA DEFTERİ 01-01-1970 02:00 TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 YAŞAM - GEÇİM 01-01-1970 02:00 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya 01-01-1970 02:00 AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim 01-01-1970 02:00 "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" 01-01-1970 02:00 Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler 01-01-1970 02:00 Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz 01-01-1970 02:00 ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 KARYE-İ SEYYİDLÜ 01-01-1970 02:00 TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: 01-01-1970 02:00 GELENEKLER ve KÖYLER 01-01-1970 02:00 AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER 01-01-1970 02:00 YEŞİL DOMATES: KAVATA 01-01-1970 02:00 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları 01-01-1970 02:00 Mehmet Akif'in Annesi 01-01-1970 02:00 TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? 01-01-1970 02:00 Taş Medeniyettir! 01-01-1970 02:00 AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA 01-01-1970 02:00 Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... 01-01-1970 02:00 AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ 01-01-1970 02:00 BİLEYİ TAŞI 01-01-1970 02:00 TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- 01-01-1970 02:00 Kıtlık Kapıyı Çalmadan… 01-01-1970 02:00 BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... 01-01-1970 02:00 BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… 01-01-1970 02:00 SONİSA KAZASI TARİHİ-3 01-01-1970 02:00