SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA

Enver Seyhan

25-08-2023 09:58

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti'nde düzenin arıza vermeye başlaması tımar sisteminin bozulmaya yüz tutması beraberinde bazı tedbirlerin alınmasını mecbur kıldı. Devlet tımar sisteminin yerini doldurmak, asker hazırlamak, yetiştirmek ve toplamak, vergi tahsil etmek, asayiş ve huzuru sağlamak zorundaydı.

  Bana kalırsa devlet belirli bir coğrafi büyüklüğe erince biraz da sulh yolunu tercih etmeliydi; ecnebilere tanınan hakları ve kapitülasyonları tereddütsüz kaldırmalıydı. Olmadı!

  Bu itibarla merkezden uzak eyaletlerin dolayısıyla bölgelerin idare edilmesinde, vergilerin toplanmasında, taşranın yönetilmesinde halkın itibar ettiği - belki kerhen ve mecburen onay verdiği mahalli seçkin sınıftan ve eşraftan yararlanma yoluna başvuruldu.

Hazinedar zade Süleyman Paşa da bu yerel, itibarlı, soylu, seçkin sınıftan bir ağa olarak "muhassıl" sıfatıyla Canik, Çarşamba ve Ünye dolaylarında "Âyan" ünvanıyla göreve tayin edildi. Babası S. Behram Ağa, bölgenin önceki muhassılı ve âyanı Canikliler hanedanında hazinedardı. Canikli zade Ali Paşa Üçüncü Selim'in gerçekleştirmek istediği reformlara, düzenlemelere ve ıslahatlara katılmadı, muhalif tavır takındı, destek vermedi ve netice itibariyle devlet tarafından malı mülkü müsadere edildi.

Geçen gün ekonomik konuların mütalaa edildiği bir televizyonda konuşmacı dedi ki: "Reform kelimesinin yerine yeni bir kelime bulmak lazım zira içi boşaltıldı." Demek ki o devirde de bazı kelimelerin içi boşaltılmıştı.

On yedinci asırda iç ve dış dinamikler devletin değişim ve dönüşüm sürecine girmesine etki etti ve hatta bunu zaruri kıldı. Miri araziler "iltizam" usulüyle "malikane" olarak verilmeye başlandı. Böylece klasik feodal yapılarda görülen "derebeylik sistemi" Osmanlı Devleti'nde düzene dahil oldu. Bu dönem "Âyanlar Dönemi" olarak kayıtlandı.

Osmanlı İmparatorluğu bir tarım ülkesiydi. Bazı sıradan tarihçiler hayalî bir düzenden bahsederler. Ne var ki İmparatorluklarda sorunlar yumak halindedir ve çözüm üretmek hayli zordur. Sabah doğan güneş her ne kadar gülücük dağıtsa da reayaya saadet bahşedemedi.

"Âyanlar Devri" öyle bir devirdi ki Rusçuk Âyanı Alemdar Mustafa Paşa, ordusuyla İstanbul'a geldi; 2. Mahmut'u tahta geçirdi ve Sadrazam ünvanıyla devletin başına geçti.

Süleyman Ağa ( ? - 1818) bölge âyanı olarak egemen olduğu yerlerde muvaffak oldu, başarı gösterdi, Gürcistan, Kafkasya ve Kırım'a kadar hakimiyet kurdu. Kale muhafızlığında, huzurun temininde, isyanların bastırılmasında, asayiş ve düzenin sağlanmasında, muhafazasında ve savaşlarda üstün gayretiyle muvaffakiyet kazandı. Bu başarı ve muvaffakiyet neticede vezaret rütbesiyle beraber paşa kimliğine kavuşmasını sağladı ve Trabzon valisi olarak tayin edildi. (1812)

Orta ve Doğu Karadeniz bölgesine hakim olan Canikli ailesinin gücünü kırdı, hakimiyetine son verdi ve idareyi tamamen eline aldı.

Son devirde devlet idaresi özellikle Padişah 2. Mahmut, özel mülkiyeti sınırlandırmak gayesiyle müsadere sistemine döndü. Hal böyle olunca, Süleyman Paşa müsadere korkusu yaşamaya başladı ve malının tamamını vakfetti.

Zira Âyanlar bölgelerinde servetlerini kurtarmak istiyorlardı ve mecburen evlatlık vakfiyeler tesis etme yolunu tercih ediyorlardı.

Süleyman Paşa'nın aslen Ayvacık kazasından olduğuna delalet eden bilgiler vakfiyede hısımlarını saydığı fasılda geçiyor. Bazı kaynaklarda ceddinin Ordu veya Ünye tarafından geldiğine dair malumat dahi var.

Bölge âyanı sıfatıyla Canik, Çarşamba, Ünye bölgesinde diğer mal ve mülklerinin yanında çiftlik ve kahvehane mülkü de edindi. Kahvehaneler genellikle yol üstünde kurulu olup yolcular ve konaklamak isteyenler indinde ehemmiyet arz ediyordu; konuklar ve yolcular için bir tür "han, kervansaray veya otel" görevi görüyordu. Paşa, böyle bir kültür ve geleneğin başlamasına vesile olmuş oldu belki de!

Kanaatim odur ki takip eden yıllarda konakçı kahvehaneleri "Sabahçı kahvesi..." adıyla halk nezdinde muteber bir yere sahip oldu. Yolcuların yolda kalmışların barınağı oldu.

Osmanlı tabirinde çiftlik, bir çift öküzle sürülebilen arazi anlamına geliyor. Bu da 60 dönüm veya 80 dönüm arazi demek oluyor.

Taşova'nın kuzeybatı tarafına denk gelen "Sepetli Çiftliği" ile batı yönündeki "Haddadi Çiftliği" Süleyman Paşa Vakfiyesi'nde yer alıyor. Fakat bu çiftlikler 80 dönüm değil binlerce dönüme tekabül ediyor.

SEPETLİ Çiftliği'nin Konumu:

"Dört tarafı Boraboy köyü toprağına muttasıl ve Kozluca karyesi toprağına muttasıl ve Halamaz köyü toprağına bitişik ve dağ tarafında Elmapınarı ve umum yol ve Tekelüze köyü toprağına bitişik işbu hudut ile mahdud Sepetlü Çiftliğidir."

Paragrafı düzenlerken vakfiyeyi dikkatlice kontrol ve takip etmeme rağmen Destek köyü ve Arpaderesi köyü adına rastlamadım.

Haddadi Çiftliği de Süleyman Paşa vakfı dahilinde olduğuna göre yörenin en verimli arazilerini Hazinedarzade hanedanlığına ve dolayısıyla evlatlık vakfa dahil etmiş görünüyor.

Padişah 2. Mahmut vatan ve millet adına bütün bu türden hadiselerle mücadele etmekte ziyade muvaffakiyet sağladı. Halkın sırtına yük olan büyük bir gücü, askeri gücü, ekonomik gücü, belayı gadayı def eyledi. Ordunun yenilenmesi hususunda zerre tereddüt göstermedi.

Tanzimat'ın ilanıyla birlikte iltizam, hanedan, mütesellim, âyan düzenleri tarihe karıştı.

Genel itibariyle de âyan sistemindeki araziler, çiftlikler, vakıflar devlet tarafından zaptedildi ve müsadere edilerek hazineye veya miri araziye katıldı.

16. yüzyıldan beri devam eden tımar sisteminin  ihyası veya kaldırılması yahut iltizama verilmesi konusu da böylece kapandı. Kapanmasa da derebeylik düzeninin sınırları daraldı, bazı bölgelerde son buldu.

HADDADİ Çiftliği'nin Tarifi:

"Dört tarafı Nehr-i Kebir (Yeşilırmak) ve Ilıca derbendi ve yaylada Arpaderesi ve Cuma Camii  ve Kızılcaköy ve Gökdere altında eski Kebker köprü yeri ve Tekelüze karyesi yolundaki Yağlutaş ve Zuday taş yığını ve Çılgıdır kurbunda Çorak deresi ve Nehr-i Kebir ile mahdud ma'lumü'l mikdar mülk-i mezra'aları muhtevi Hüdadi Çiftliği adındaki bir bab mülk çiftliktir."

Çiftlik hududu Çılkıdır'ın batısından başladığına göre, o yıllarda bazı köylerin henüz yerleşim sağlamadığı veya yeter hane sayısında olmadığı sonucuna varmak mümkün gibi duruyor.

Bu iki çiftlik Taşova'nın iskan olduğu yer dahil Yeşilırmak'tan Halamaz hududuna, Elmapınarı'ndan Boraboy toprağına kadar çok büyük bir alanı kaplıyor içine alıyor.

O dönemde Rum Eyaleti'ne bağlı bu bölgenin Canik Sancağı'nın Âyanı Süleyman Paşa tarafından mülk olarak zaptedilmesi dikkate şayandır...

Enver Seyhan

Advert
DİĞER YAZILARI TARİHİN DİLİNDEN 01-01-1970 02:00 HEBİÇLER (Hebişler) 01-01-1970 02:00 AKLIM YORULUYOR.. 01-01-1970 02:00 ALPASLAN KÖYÜ 01-01-1970 02:00 BOLADAN KÖYÜ SÜLALE İSİMLERİ 01-01-1970 02:00 (Rum eşkiyalar ve vahim olaylar) 01-01-1970 02:00 SENE 1983 01-01-1970 02:00 KULACANOĞULLARI 01-01-1970 02:00 ”HEY KALABALIKLAR DURUN BİRAZ DURUN” 01-01-1970 02:00 TARİHE DERKENAR 01-01-1970 02:00 YADIMA DÜŞER BAZI BAZI.. 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 GELDİ TEKRAR ANLATTI… (Eski Yazılar) 01-01-1970 02:00 GUŞEYH Kuşuf 01-01-1970 02:00 2000 YILINDA DÜNYA NASIL OLACAK?.. 01-01-1970 02:00 HAYAT TABİAT VE BİR USTA 01-01-1970 02:00 ESKİ YAZILAR 01-01-1970 02:00 KIZDIRDILAR DEMEK Kİ… 01-01-1970 02:00 NE DEMEM GEREKİR 01-01-1970 02:00 GEYDOĞAN KÖYÜ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 DERELİ KÖYÜ (Kasımoğlu Sülalesi) 01-01-1970 02:00 KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN! 01-01-1970 02:00 ILICA KIRKHARMAN SERNİÇ Gel suyunu Kavaloluğu'ndan iç! 01-01-1970 02:00 KALEKALE KÖYÜ 01-01-1970 02:00 TARİHİ SUNA ŞEHRİ 01-01-1970 02:00 DECCAL (B) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK-I ANDIRAN 01-01-1970 02:00 Unsur Aha Bu Börk… 01-01-1970 02:00 “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” 01-01-1970 02:00 Şimdilik bu kadar yeter.. 01-01-1970 02:00 TANIMADIĞIM İNSANLAR 01-01-1970 02:00 ASIRLIK HATIRALAR 01-01-1970 02:00 HATIRALAR Hayali cihan değer!.. 01-01-1970 02:00 SELE SEPET TOP KANDİL 01-01-1970 02:00 KUH-İ KARAKUŞ 01-01-1970 02:00 TAZE EKMEK Bayat Ekmek 01-01-1970 02:00 Sana Kızıyorum Öğretmenim! 01-01-1970 02:00 İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 Enver Seyhan – Kadıköy 01-01-1970 02:00 Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu 01-01-1970 02:00 HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SONUSA (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) 01-01-1970 02:00 Köy Minibüsü 01-01-1970 02:00 Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 HASBİHAL (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) 01-01-1970 02:00 Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) 01-01-1970 02:00 OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR 01-01-1970 02:00 MANİ Manici (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RADYO (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI 01-01-1970 02:00 PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 BİR ZAMAN SİZİN KÖY 01-01-1970 02:00 HAYAT BİR HİKAYEDİR 01-01-1970 02:00 GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR 01-01-1970 02:00 TAŞABAD 1840 01-01-1970 02:00 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ 01-01-1970 02:00 ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞE DAİR YENİDEN 01-01-1970 02:00 YERKOZLU KÖYÜ 01-01-1970 02:00 YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR 01-01-1970 02:00 MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN 01-01-1970 02:00 İnsanlar ve Bayramlar 01-01-1970 02:00 “Yol özgürlüktür!” 01-01-1970 02:00 HATIRA DEFTERİ 01-01-1970 02:00 TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 YAŞAM - GEÇİM 01-01-1970 02:00 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya 01-01-1970 02:00 AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim 01-01-1970 02:00 "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" 01-01-1970 02:00 Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler 01-01-1970 02:00 Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz 01-01-1970 02:00 ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 KARYE-İ SEYYİDLÜ 01-01-1970 02:00 TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: 01-01-1970 02:00 GELENEKLER ve KÖYLER 01-01-1970 02:00 AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER 01-01-1970 02:00 YEŞİL DOMATES: KAVATA 01-01-1970 02:00 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları 01-01-1970 02:00 Mehmet Akif'in Annesi 01-01-1970 02:00 TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? 01-01-1970 02:00 Taş Medeniyettir! 01-01-1970 02:00 AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA 01-01-1970 02:00 Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... 01-01-1970 02:00 AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ 01-01-1970 02:00 BİLEYİ TAŞI 01-01-1970 02:00 TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- 01-01-1970 02:00 Kıtlık Kapıyı Çalmadan… 01-01-1970 02:00 BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... 01-01-1970 02:00 BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… 01-01-1970 02:00 SONİSA KAZASI TARİHİ-3 01-01-1970 02:00