TARİHİN DİLİNDEN

Enver Seyhan

07-11-2024 14:30

 Bazan dalar giderim. Uzunca gezer dolaşırım dünde. Özellikle aklımın erdiği 70'lerden başlayarak on senelik bir zamanda dolanır dururum. Bimafir şurada bimafir burada, dağda taşta tarlada, yaylada, şârde, ovada, bayırda, evde. Çağıl çağıl akan ırmaktan bacağımı dizime kadar sıvar geçerim. Oña buña gücerim...

1831 yılı Nüfus kayıtlarını okurken Dere Çiftlik -Dereköy köyünde Hebiçler boyuna rastladım. 2275 numaralı defterde yoklar. 2267 numaralı defterde kayda geçmişler. Demek ki göç halindeler. Yeni gelmişler bölgeye. On dokuzuncu asırda Zuday köyünde nüfus çok kalaba. Çevredeki bütün köylere göç veriyor. Ayrıca Sonusa kazası civarında 19'uncu asır başında yeni yeni kurulan köyler var:

Oba, Mercimek, Çılkıdır, Mahallebükü gibi.

Koramu köyü ise bu yüzyıl içinde göç alıp veriyor; göç halindeki insanların geçici eğleşme barınma dağılma yeri sanki. Taşova kazası kurulduğunda mahallesi olduğunu gösteren cetvelde adına rastladım ama sonra silindi gitti. İnsan hayatı basite alınamaz. Dini ırkı milliyeti fark etmez; dünkü insanlar olmasaydı bugünkü insanlar olmazdı. Sonusa kazasına tabi olan bütün yerleşim yerleri göç aldı göç verdi. Onlar çok çektiler. Vara yoğa çıkarılan savaşlardan çektiler. Yanlış politikalardan çektiler. Üst üste konulan vergilerden çektiler. Salgınlardan çektiler. Emniyetsiz kalmaktan çektiler. Afetlerden felaketlerden çok çektiler. Benzer meselelerden dolayı oradan oraya çok göçtüler. Akdağ, Sakarat Dağları ve Canik Dağları ile sarılıp kuşatılan toprakları, vadileri, ovaları, yaylaları, ırmakları, pınarları, dereleri, bağları, bahçeleri beğendiler, sevdiler, yaşamaya değer buldular ki yerleştiler. 

Helbette bölgenin kendine has özellikleri bulunuyor:

Bunlardan ilki tarıma, ekip biçmeye, yaylacılığa elverişli olmasıdır. Tabii ki insanlar geldikleri  diyarlardan yaşama dair kültürleriyle gelenekleriyle adetleriyle göç ettiler, bir yandan da geldikleri bölgeye uyum sağlamak da zorundaydılar.

Bölgenin diğer bir özelliği Kelkit Irmağı ve Yeşilırmak vasıtasıyla sulak arazi yapısını oluşturmasıdır.

Üçüncü bir özellik de pirinç pamuk zeytin ve üzüm üretimine el vermesidir. Bugün üzüm ve az çok pirinç üretiminin devam ettiğinden söz etmek lazım fakat zeytin ve pamuk üretiminin tamamen yok olduğunu söylemekte beis olmasa gerek.

Olumsuz tarafı ise, bölge tabii afetlere açık bir bölgedir. Bilim, bölgenin tabii afetlere açık yapıda olduğunu ispat etmiştir. Sağlam yapılar sağlam binalar sağlam yollar inşa etmek bölge için elzemdir, mecburiyettir. 

Girişte dediğim gibi...

Daldığım, daldığım yerde kaldığım oluyor. Oysa girişten hemen sonra Darma ve Dereli köylerinin eski veya komşu ören yeri "Cenüklü" hakkında yazmak istiyordum. Rahmetlik Arkeolog Ali Önder ile yazışırken bu konulara girdiğimiz olurdu, bir neticeye varamasak da. Zira "Cenüklü" ören yeri hakkında yazılı bir kaynak yok. Eğer varsa da elimizin altında değil. "Darma" adı Şeyh Nurettin Alpaslan Vakfiyesi'nde geçiyor. Neredeyse Bin Sene demek oluyor. Daha evvelinde ise Roma var, Pontos var. Daha daha evveliyatı var. "Cenüklü" adıyla bilinen ören yeri komşu köylerdeki insanlar tarafından biliniyor. Hikayesi dilden dile anlatılıyor. Arkeolog A. Önder anılarında bu hususlara değiniyor. Bu da demek oluyor ki burada bir yerleşim yerinin olduğunda şüphe yok. Roma İmparatorluğu'nun tam da bu mevgıda askeri kışla kurduğu belirtiliyor. Adına tarihte lejyon (askeri birlik veya tümen) diyorlar. Kadadu - Ladik yol ayrımının bulunduğu yer çok değil elli sene önce verep dar kör bir geçitti.

Bu geçitten mütevvellit inşa edilen Amasya - Taşova karayolu Türkmendamı köyünün altından Mercimek köyü önünde Samsun yoluyla birleşmekteydi. O yıllarda şehirlerarası yollara "şose" derlerdi. Adını bilmediğim için kendimce Lâdik yol ayrımını "Kale Çevrüğü" olarak adlandırmayı uygun buldum. Andan yolun ucu geniş bir ovaya çıkıyor. Ta ki Kuzgeçe geçidine kadar. Bu geniş ovaya, Darma ovası denilse yeridir; sanırım öyle de. Yazılarımda Darma -Therma ovası olarak anıyorum. Çünkü Darma ismi ve yerleşim yeri Roma dönemini işaret ediyor. Coğrafyacı Strabon bu geniş ve verimli düzlüklerin ve vadilerin "Pandoksen" adıyla bilindiğini ifade ediyor.

Sözün bu noktasında dikkatimi çeken şudur: . Şeyh Nurettin Alpaslan Vakfiyesi'nde geçen Türkçe yer adlarının durup dururken, anlık veya elli senede oluşmadığı gerçeğini görmek lazım. 

Asırlar evvelinde buralarda Türk milletinin yerleşik olma, kültür oluşturma ihtimali yüksektir. Kimmerler, Sakalar, Kaşkalar ve hatta bir müddet Sümerler buralıdır. Kültür, yaşam biçimidir; dildir, konaktır, halaydır, müziktir.

Yazının ikinci öznesi Eupatoria şehri olacakken konu kendiliğinden dağıldı şaştı doldu taştı genişledi birbirini kovaladı. Eupatoria kentinin zannımca yeri seçilirken Boğazkesen kal'ası -kalesi dikkate alındı. Kentin emniyeti önemliydi. Bugün yerinde yeller esiyor. Nasıl oldu da ovanın ortasındaki koca şehir harap oldu? Kalıntıları dahi yok oldu? Eskiden malum olduğu üzere şehirlerin etrafı surlarla örülüyordu; şehrin savunulmasında surların önemi tartışılmaz. Romalı komutan Pompeius bölgeyi ele geçirince şehrin adını Magnopolis olarak değiştirdi. Dönemindeki tarihçilerden alıntılarla şehrin kuruluşunu ve yıkılışını değerlendirmeyi arzu ettiğim yazı başka bir zamana kaldı. M.Ö. 71 yılında Eupatoria şehri bugünkü Kale Boğazı'ndan üç km içeride yerleşmişti. Boğazkesen Kalesi, her iki ırmağın kavuştuğu yerde, "Ulu Yol" geçidinden ve şehrin

güvenliğinden sorumluydu. Romalı komutan Lucullus M.Ö. 71 yılında Amisos -Samsun seferinden sonra Kabeira -Niksar şehrini muhasara altına aldı. Eupatoria kentiyle Kabeira- Niksar arası kuş uçumu 250 stadia - 45 km mesafedir. Eupatoria halkı tereddütsüz şehrin kapılarını general Lucullus'a açtı. Altıncı Mithridates Armenia ülkesine, damadı Tigranes'in yanına kaçtı. Kral Mithradates M.Ö. 68'de ancak geri dönebildi ve Pontos devletinin kuruluş tarihi henüz tespit edilemeyen bu görkemli kentini cezalandırdı. Yaktı yıktı ahaliyi kılıçtan geçirdi. Roma ve Pontos uzun yıllar savaştılar. MS 60 gibi Roma bölgeyi tamamen ilhak etti.

Not olarak:

Pontos Krallığı, M.Ö. 3'üncü asırda Amaseia'da Birinci Mithradates tarafından kuruldu. Başkentleri veya kralların ikametgâh şehirleri Amaseia, Sinope ve Kabeira -Niksar'dır.

Güncel:

Benim yıllarca takip ettiğim iktisatçı bir yazar genelde her makalenin sonuna bir "Son söz" bırakır. Bir cümlelik bir "Son söz." İlgili olup olmadığına bakmadan uzunca bir "Son söz" ile sözümü nihayete erdirmek istiyorum ben de.

Gelişmişlik ve zenginlik ayrı şeylerdir. Mesela Saudi Arabia zengin bir devlettir. Krallık ailesi, idareciler ziyade zengindir. Batıda hepsinin hesabı villası köşkü sarayı vardır. Günlerini gün ederler. Kimse karışamaz. Fakat Arabia asla "gelişmiş" bir ülke değildir; ne devlet olarak, ne fikir olarak, ne düşünce olarak, ne iktisadi olarak, ne de kültürel olarak. Düzen bir sömürü düzenidir. Gazze türküsü çığıran toplumlar neyin hikayesini okuyorlar? Saudi Arabia kralı petrol vanasını kapatsa, Haifa limanına ticaret gemileri demirlemese İsrail adım atamaz. Anlamak için arif olmaya gerek yoktur!

Yeri geldikçe "Andan" kelimesini kullanıyorum. Yunus Emre şiirlerinde "sonra" anlamında kullandığı için.

Advert
DİĞER YAZILARI HEBİÇLER (Hebişler) 01-01-1970 02:00 AKLIM YORULUYOR.. 01-01-1970 02:00 ALPASLAN KÖYÜ 01-01-1970 02:00 BOLADAN KÖYÜ SÜLALE İSİMLERİ 01-01-1970 02:00 (Rum eşkiyalar ve vahim olaylar) 01-01-1970 02:00 SENE 1983 01-01-1970 02:00 KULACANOĞULLARI 01-01-1970 02:00 ”HEY KALABALIKLAR DURUN BİRAZ DURUN” 01-01-1970 02:00 TARİHE DERKENAR 01-01-1970 02:00 YADIMA DÜŞER BAZI BAZI.. 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri 01-01-1970 02:00 GELDİ TEKRAR ANLATTI… (Eski Yazılar) 01-01-1970 02:00 GUŞEYH Kuşuf 01-01-1970 02:00 2000 YILINDA DÜNYA NASIL OLACAK?.. 01-01-1970 02:00 HAYAT TABİAT VE BİR USTA 01-01-1970 02:00 ESKİ YAZILAR 01-01-1970 02:00 KIZDIRDILAR DEMEK Kİ… 01-01-1970 02:00 NE DEMEM GEREKİR 01-01-1970 02:00 GEYDOĞAN KÖYÜ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 DERELİ KÖYÜ (Kasımoğlu Sülalesi) 01-01-1970 02:00 KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN! 01-01-1970 02:00 ILICA KIRKHARMAN SERNİÇ Gel suyunu Kavaloluğu'ndan iç! 01-01-1970 02:00 KALEKALE KÖYÜ 01-01-1970 02:00 TARİHİ SUNA ŞEHRİ 01-01-1970 02:00 DECCAL (B) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK-I ANDIRAN 01-01-1970 02:00 Unsur Aha Bu Börk… 01-01-1970 02:00 “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” 01-01-1970 02:00 Şimdilik bu kadar yeter.. 01-01-1970 02:00 TANIMADIĞIM İNSANLAR 01-01-1970 02:00 ASIRLIK HATIRALAR 01-01-1970 02:00 HATIRALAR Hayali cihan değer!.. 01-01-1970 02:00 SELE SEPET TOP KANDİL 01-01-1970 02:00 KUH-İ KARAKUŞ 01-01-1970 02:00 TAZE EKMEK Bayat Ekmek 01-01-1970 02:00 Sana Kızıyorum Öğretmenim! 01-01-1970 02:00 İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 Enver Seyhan – Kadıköy 01-01-1970 02:00 Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) 01-01-1970 02:00 KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu 01-01-1970 02:00 HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SONUSA (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) 01-01-1970 02:00 Köy Minibüsü 01-01-1970 02:00 Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 HASBİHAL (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) 01-01-1970 02:00 Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) 01-01-1970 02:00 OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR 01-01-1970 02:00 MANİ Manici (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RADYO (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI 01-01-1970 02:00 PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) 01-01-1970 02:00 DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) 01-01-1970 02:00 BİR ZAMAN SİZİN KÖY 01-01-1970 02:00 HAYAT BİR HİKAYEDİR 01-01-1970 02:00 GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR 01-01-1970 02:00 TAŞABAD 1840 01-01-1970 02:00 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ 01-01-1970 02:00 SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA 01-01-1970 02:00 ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞE DAİR YENİDEN 01-01-1970 02:00 YERKOZLU KÖYÜ 01-01-1970 02:00 YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR 01-01-1970 02:00 MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN 01-01-1970 02:00 İnsanlar ve Bayramlar 01-01-1970 02:00 “Yol özgürlüktür!” 01-01-1970 02:00 HATIRA DEFTERİ 01-01-1970 02:00 TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 YAŞAM - GEÇİM 01-01-1970 02:00 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya 01-01-1970 02:00 AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim 01-01-1970 02:00 "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" 01-01-1970 02:00 Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler 01-01-1970 02:00 Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz 01-01-1970 02:00 ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 01-01-1970 02:00 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 KARYE-İ SEYYİDLÜ 01-01-1970 02:00 TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: 01-01-1970 02:00 GELENEKLER ve KÖYLER 01-01-1970 02:00 AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER 01-01-1970 02:00 YEŞİL DOMATES: KAVATA 01-01-1970 02:00 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları 01-01-1970 02:00 Mehmet Akif'in Annesi 01-01-1970 02:00 TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan 01-01-1970 02:00 TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? 01-01-1970 02:00 Taş Medeniyettir! 01-01-1970 02:00 AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA 01-01-1970 02:00 Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... 01-01-1970 02:00 AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ 01-01-1970 02:00 BİLEYİ TAŞI 01-01-1970 02:00 TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- 01-01-1970 02:00 Kıtlık Kapıyı Çalmadan… 01-01-1970 02:00 BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... 01-01-1970 02:00 BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… 01-01-1970 02:00 SONİSA KAZASI TARİHİ-3 01-01-1970 02:00