YAZMAK BİR TUTKUDUR

Naci Özkan

02-06-2020 10:19

“Yazmak harika, aynı zamanda korkunç bir şey. Hafıza kuyusunun, yıllar boyu sıkıca kapalı duran kapağını açıveriyor.” diyor…
Stephen King

Yazıyı bir Bahçıvan’ın bahçesine, kalemi ise Bahçıvan’ın küreğine, çapasına veya makasına benzetebilirsiniz…
Bir Yazar; Yazdıklarının okunacağını umduğu için yazar.

Bahçıvan, Küreği ile bir bahçenin toprağını kazıp ve toprağı nasıl parçalıyorsa, bilin ki iyi bir Gül veya Çiçek açması içindir. Bir yazarda yazısında; Her şeyi paramparça ediyor ve yerden yere vuruyorsa! aynı toprak gibi düşünebilirsiniz. Bilin ki, o parçalardan mutlaka güzel bir Hikaye, Anı, Şiir veya Roman çıkacaktır. Bu çıkan yazıyı veya hikayeyi Bahçıvan’ın yetiştirdiği, budayıp bir hizaya soktuğu Gül bahçesine benzetebilirsiniz.

Ancak,

Her yazar yazısının, Şair ise Şiir’inin mutlaka okunacağını düşündüğü için yazma ihtiyacı hisseder. Yazmak, gizemli, tutkulu ama çoğu kez yorucu bir serüvendir; bu yüzden aşka benzer. Yazmak, aynı zamanda avazı çıktığı kadar susmak, söylememek, sesini kesmek demektir, gürültüsüz haykırmaktır.

Yazar, yazının okunmadığını bilir ve hissederse, aynı susuz bırakılmış Gül bahçesinin gülleri gibi boynunu büker, bir yetim kalmış çocuk gibi yapayalnız kalır ve ölür oracıkta. Bir Yazar için kalem aklın dilidir. Aslında kaleminle düşünen o insanları asla yalnız bırakmayın. Onlar tarihi yazdılar, geçmişi yazdılar, insanı, hayatı ve bu gün kolayca yaşadığınız her şeyi size basitleştirdiler. Yazmak için okudular, yazdılar ve hepimize aktardılar. Halbuki bundan bir çıkarları bile yoktu.

Bir çok yazıya geçmiş düşüncenin değeri vardır; geri kalanlar boş çırpınmalardan, rüzgarın alıp götürdüğü bir anlık hayallerden, başka bir şey değildir.

Yazılarda; rüzgarın ve dalgaların sesini, kuşların cıvıltısını, bir aşkın duygusunu, kalp atışını, bir yağmur tanesini, güneşin doğuşunu ve batışını, bir hüznü veya sevinci, ölenin ağıtını, doğanların sevincini işte aklınıza gelen bin bir duygu ve düşünceyi görebilirsiniz.

Yazmak için illa bir yazar olmak gerekmez. Herkes bir hikayesini günlüğüne veya bir ajandasına not edebilir. Biliyorum ki, bir çok günlüklerden çok hayat hikayesi,film ve roman çıkmıştır. Bazı deneyimleri veya kazanımları yazmak ise Bilimsel deneylere örnek olabilir.

Bilirim yazmak, mutlak bir yalnızlıktır, kişinin kendi benliğinin soğuk boşluğuna düşmesidir. İçsel yaşanmışlıkların dışa vurumudur. Bir Atasözü; “Söz kulağa, yazı uzağa gider.” der.

Yazarın; “Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa, bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler” demesi bile daima dilinin ucuna gelmeyenleri bile yazma gayretidir.

“Oysa ben… Senin gözlerinsiz edemem bilirsin” diyen Cemal Süreya gibi hepimizin bir nedeni olmalı yazarken.

Bende; aynı Can Yücel gibi, yaşamayı bu soğumuş cehennemde, ölü bir dost gibi içim titreyerek değil sade, yaşamayı yaşamak istiyorum!

Lütfen yazılarımızı mutlaka okumaya çalışın. Bizi öksüz ve yalnız bırakmayın bu dünyada…
Çünkü okunmayan her yazımız, bu dünyada ufak ufak ölümümüzdür bizim. Özellikle yazdığım köşe yazılarını okuyan bir avuç dostuma teşekkür ediyorum. “Siz” olmasanız “Ben” olmaz ve yazmazdım…

Sevgi ile kalınız..

Advert
DİĞER YAZILARI “Her nefis ölümü tadacaktır” 01-01-1970 02:00 Yitirdiğimiz Değerlerimiz, “Komşuluk” 01-01-1970 02:00 TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ 01-01-1970 02:00 DAYAKLI EĞİTİM MODELİ 01-01-1970 02:00 MİZANDA BELLİ OLACAK 01-01-1970 02:00 Ömürdediğin 01-01-1970 02:00 ÖMÜR DEDİĞİN… ( NACİ ÖZKAN) 01-01-1970 02:00 ❗ Dünyamız bir fay hattı ile yırtılıyor. 01-01-1970 02:00 ÇİFTÇİYE ACİL MAZOT DESTEĞİ VERMELİYİZ 01-01-1970 02:00 HAYDİ GÜLÜMSE... 01-01-1970 02:00 BAYRAM SEVİNÇTİR…. 01-01-1970 02:00 SAMİMİYET İSTİYORUM ARTIK 01-01-1970 02:00 İçine Karanlık Düşerse!.. 01-01-1970 02:00 RÜŞVET ALIP VERME (Ramazan Sohbetleri 4) 01-01-1970 02:00 TEVAZU GÖSTERMEK (Ramazan Sohbetleri 3) 01-01-1970 02:00 GÜNAHTAN KAÇINMAK (Ramazan Sohbetleri 2) 01-01-1970 02:00 HAK DOSTLARI (Ramazan Sohbetleri-1) 01-01-1970 02:00 ZERAFET 01-01-1970 02:00 YAĞMUR YAĞSIN SEN GÜLÜMSE BANA 01-01-1970 02:00 Boğaziçi Erdoğan için neden önemli? 01-01-1970 02:00 ZÜBÜKLER 01-01-1970 02:00 Bugün hava memleket gibi kokuyor burnuma … 01-01-1970 02:00 ÇOCUKLUĞUN ÖĞRETİSİ 01-01-1970 02:00 BİR ANNENİN ARDINDAN 01-01-1970 02:00 İzin Vermeyeceğiz 01-01-1970 02:00 TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE 01-01-1970 02:00 Küçük Bir Dünya Kur Kendine... 01-01-1970 02:00 DAĞLIK KARABAĞ ve PKK 01-01-1970 02:00 HAYAT ZORDUR BE DOSTUM 01-01-1970 02:00 TÜRKİYE’DEKİ İLAÇ ŞİRKETLERİNİN AMACI NE? 01-01-1970 02:00 KARABAĞ NEDEN ÖNEMLİ? 01-01-1970 02:00 ŞEYTAN MI? ŞIH MI? 01-01-1970 02:00 Vay Be! Adam Yazmış 01-01-1970 02:00 Tarabya’daki Ev 01-01-1970 02:00 KIZILDAN MAVİYE 01-01-1970 02:00 HAYATIN GERÇEĞİ... 01-01-1970 02:00 EVİMİZDE BURUK BİR BAYRAM 01-01-1970 02:00 ÖZGÜRLÜK TAZE BİR BAHARMIŞ 01-01-1970 02:00 TOPLUMSAL DEĞİŞİM 01-01-1970 02:00 FIRSATÇILIK… 01-01-1970 02:00 Farklı bir açıdan: CORANA VİRÜS 01-01-1970 02:00 Sonsuz Aşk: Hayat Sonsuz Zannedilen Bir Klişe… 01-01-1970 02:00 Enfes Bir Hikaye:BANA NE’CİLİK! 01-01-1970 02:00 İNSAN ve BİR NEFES MUTLULUK… 01-01-1970 02:00 'Nasip ve Nasipsizlik üzerine iki hikaye' NASİP… 01-01-1970 02:00 KÖYLÜ DE OLAMADIK ŞEHİRLİ DE !.. 01-01-1970 02:00 KİME KALMIŞ BU DÜNYA ? 01-01-1970 02:00 HAYATI GÜZELLEŞTİRMEK ELİNİZDE 01-01-1970 02:00 ANGUT KUŞU 01-01-1970 02:00 IŞIĞA DOĞRU YÜRÜ 01-01-1970 02:00 Yenikapı'da Amasya Rüzgarı 01-01-1970 02:00 İyilik 01-01-1970 02:00 Amasyalı Olmak 01-01-1970 02:00 Bir Şehri Sevmek 01-01-1970 02:00 Taşova’da Bir Köy ... 01-01-1970 02:00