Devlet görevlerinin en şerefli mesleklerinden biridir hakimlik. Halk nazarında mesleğin yüksek bir değeri vardır. Hatırlıyorum  çocukluğumun  ilçesinde Çağpar Caddesinde dükkan önlerinde oturan esnaf, hakim veya savcı geçtiğinde ayağa kalkar saygı gösterirdi. Bu gelenek adalet dağıtan hakim veya savcıya hangi gözle bakıldığının kanıtıydı.

Ancak izlediğim bir televizyon kanalında ‘Adalete güveniyor musunuz?’ sorusuna cevap veren yurttaşlarımız maalesef geçmişte saygı duyulan yargı için karamsar yanıtlar verdiler. Pazar günü aldığım bir gazetenin baş sayfasında ise şu başlık yer almıştı. ‘Paran varsa dışarıdasın’

Devletin en esaslı vazifelerinden biri değişmeyen bir hakikat olan adalet dağıtmaktır. Yargıçlarımız, demokrasinin en kuvvetli teminatı olan adaleti, her zaman her türlü tesirden etkilenmeden yerine getirmeye çalışırken bugün bu inanç zayıflamıştır.

‘Tatbikatta 30 sene fiili yargıçlık yapmadıkça birinci sınıf yargıçlığa yükselmenin imkansız olduğunu bugün Yargıtay da bulunanları geçirdikleri safhaları ve çektikleri zorlukları sicillerine baş vurarak anlamak kolaydır. Demek ki; Kemal devresine gelmiş ve nazari ve tatbiki bilgilerle olgunlaşmış bir yargıçtan ortalama bir hesapla ancak 50 yaşından sonra tam bir randıman almak mümkün olabilecektir’ anlayışı ve anlatısı bugün Danıştay başkanının kızı için farklı yorumlanmış meslekte hızla terfi ve kısa sürede kıdem alarak Kemal devresini de  jet hızıyla tamamlayıp tayin olduğu yere dahi gitmeden Yargıtay üyesi yapılmasında hiçbir sakınca görülmemiştir.

‘Feto borsası’ bir iktidar milletvekilinin şikayetidir. Feto davasında milyon dolarlarının döndüğü,parası olanın özgürlüğüne kavuştuğu iddiaları adalete olan güveni sarsmıştır.’Berlin ‘de hakimler var’ cümlesi adalete olan güveni çağrıştırırken, ‘Avukat tutma Hakim tut’ cümlesi adaletteki erozyonu ve güvensizliği hatırlatmaktadır.

Hakimlerin yasaya, hukuka ve vicdan kanısına göre hüküm vereceği yasama ve yürütmeye karşı bağımsız olacağı, hiçbir makamın veya organın veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında, hakimlere emir ve talimat veremeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı anayasada yazılı olması gerçeği ülkede yaşananları takip ediyorsanız size ne kadar inandırıcı geliyor?

Enflasyon, işsizlik, ekonomik sıkıntılar ülke gündeminin baş meseleleri. Adalete güvenin azaldığı, adalet işlerinin aksak gittiği ülkelerde iktisadi refah görülmemiştir. Ne acı ve hazindir ki son iki haftada üç aile ekonomik istikrarsızlık, geçim darlığı ve işsizlik nedeni ile siyanürle yaşamlarına son vermişlerdir.

Hakim, hukuk kuralları ve vicdan yerine idare adamlarının ve menfaatin etkisi altında kalarak karar verirse bu karar bir zulüm belgesi olur ve bütün toplumun huzurunu bozar, toplumun adalete olan güveni azalır. Kutsal  Kitabımızda insanlara adalet üzere davranmalarını emrettiği, hüküm verenlerin tarafların fakirlikleri veya zenginlikleriyle meşgul olmaksızın adalete göre hüküm vermek zorunda oldukları, bir kimsenin hüküm verirken kendi yakınlarının zararına bile olsa sadece adaletle hüküm vermesi gerektiği, Tanrı’nın adil olanları sevdiği bir çok ayetlerde bildirildiği gibi büyük İslam Peygamberinin bir ülkenin küfürle ayakta kalabileceğini ve fakat adaletsizlikle, zulümle ayakta duramayacağını, adaletin ülkenin temeli olduğunu, bir saat adaletle hüküm vermenin 60 yıl ibadetten daha değerli olduğunu söylediği  kutsal kitabımızda yazılıdır.

Adalet ve onun temsilcileri de bayrak milli marş gibi mukaddes ve yüce tutulan değerlerimizdendir. Haksızlığa karşı adalete başvururuz. Onun yardımını isteriz. Adaleti en kuvvetliye karşı en zayıfı dahi koruyacak kudret ve kuvvette tutmalıyız. Kuvvetli ondan çekinmeli, zayıf ona güvenebilmelidir.

Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu toplumlarda siyasal iktidarlar geçicidir. Kalıcı olan devletin varlığı ve vatandaşımızın güven duyacağı, ekonomik rahatlığın sağlandığı sürekli bir toplum düzeninin varlığıdır. Bu nedenle milletimiz adına yargı yetkisini kullanan hakimlerimizin tarafsız, inandırıcı ve güven verici kadrolarının oluşturulmasında özen gösterilmelidir. İnsanımız bugün teknolojinin maddi imkanlarından daha çok, adaletli, sevgi dolu barışçı bir dünya ya hasret ve ihtiyaç duyuyor.

Şair Nabi XVII. Asırda devlet idaresinde adaletin önemine ışık tutmuş…

Olmasa adl reaya turmaz

Adl süz çetr ikamet kurmaz

Adl dür asl-ı nizam-ı alem

Adl süz saltanat olmaz muhkem

 

(İdarede adalet olmazsa halk idare edilemez; nitekim adaletsiz (dengesiz) olunca çadır bile ayakta durmaz. Alemdeki düzenin aslı adalettir. Adaletsiz saltanat sağlam olmaz)

Naci KONYAR