Türk Dil Kurumu sözlüğünde aldatma sözcüğü için; aldatmak işi, al, hıyanet tanımları yapılmaktadır. Aldatılma ise; aldatma işine konu olmak şeklinde tanımlanmaktadır. Tanımından yola çıkarsak, aldatılmanın hoş bir durum olmadığı açıktır. Gerçi son zamanlarda TDK’nın sözcük tanımlarında skandal açıklamalara rastlanabilmektedir. En son “müsait” sözcüğünün tanımlamasında, sadece kadınlar açısından flörte açık diyebilmesi utanç vericidir.
Konumuza dönelim.
Aldatılmak.
Yaşar Nuri Öztürk’ün “Allah ile Aldatmak” kitabında aldatılmak için bir çok tanım yapılmaktadır. Tüm tanımlar ayetlere dayandırılarak yapılmıştır. Örneğin;
“Yaldızlı-süslü laflarla aldatma, aldanma (En’am, 112)” tanımı, en çarpıcı olanıdır. Günümüz siyasetinde en sık karşılaştığımız durumdur bu. Bu durumun en vahim olanı ise, dinin siyasete alet edilmesidir.
Sonuç,
kitlelerin etkisizleştirilmesi, körleşmesidir.
Gerçekleri gizlemenin en kolay ve etkili yoludur. Çünkü Müslüman kişi bilir ki Allah’ın ismini ağzına alan, yalan söyleyemez, kötülük yapamaz. Zaten gerçek Müslümanın en zayıf noktası da burasıdır.
Aldatılma eylemi, sonuçları itibari ile değerlendirilmelidir.
Sonuç sadece aldatılanı veya ilgili bir kaç kişiyi etkiliyorsa, saflık, masumluk, cahillik veya tecrübesizlik olarak değerlendirilerek geçiştirilebilir. Ancak sonuç bir ülkeyi, devleti, devletin kurumlarını ve bir ulusu ilgilendiriyor ve etkiliyor ise bunu tecrübesizlikle geçiştirmeyip, daha ciddi yaklaşmak gereklidir. TDK’nun tanımları arasında ki “hıyanet” burada aranabilir.
Aldatmanın yapılma amacı genelde kişisel çıkarlardır. Aldatan veya aldatılanın konumu veya çıkarı ne kadar büyükse, sonuç o kadar vahim olur. Gizli tutulması zorlaşır, deşifre olunduğunda ise taraflar bir birine ağır ithamda bulunabilirler. Yakın tarihimizde örnekleri çoktur.
1932 yılında büyük önder Atatürk, istikbal göklerdedir derken, uçak üretilmesini ve Türklerin 2000 li yıllarda mutlaka uzayda olması gerektiğini vurgulamıştır.
Nitekim Türkiye uçağını üretmeye başladı. Devletin ilk uçak fabrika atölyesi Sivaslı iş adamı Nuri Demirağ tarafından 1936 yılında Beşiktaş ta kuruldu. Üretime başlandı. Mükemmel sonuçlar elde edildi. Yurt dışından talepler yağmaya başladı. Amerikan uçaklarından daha fazla havada kalabiliyordu. 1941 yılında her şeyiyle Türk malı olan uçak dahi üretildi.
Sonuç.
Aldatıldık.
Yıl 1950.
Dönemin başbakanı Adnan Menderes, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. Fırsatçıların oyununa geldi. Aynı uçakların dışarıdan çok daha ucuza alınabileceğine inandırıldılar.
Aldatıldılar.
Ulus olarak aldatıldık.
17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile yurdun dört bir yanında Köy Enstitüleri açıldı. Amaç köy çocuklarını yetiştirmek, köylere öğretmen olarak göndererek halkı bilinçlendirmekti.
Çok da başarılı oldu.
Vatanını, milletini seven, ırkçı ayrımcılığı, bağnazlığı yok edilmiş, ilerici, çağdaş ve bilime yatkın nesiller yetişmeye başladı.
Sadece ilk altı yılda köy enstitülerinde;
15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştır.
Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmiştir.
1.200 dönüm bağ oluşturulmuştur.
Ayrıca 150 büyük inşaat,
60 işlik, 210 öğretmen evi,
20 uygulama okulu,
36 ambar ve depo,
48 ahır ve samanlık,
12 elektrik santralı,
16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştır. Bunların tamamını öğrenciler yapmıştır.
Sonuç.
Aldatıldık.
Yıl 1954.
Dönemin başbakanı Adnan Menderes, Cumhurbaşkanı Celal Bayar. Fırsatçıların oyununa geldi. Bu okullarda komünist yetiştirildiği gerekçesi ile kapatıldı.
Amerika, bir zafer daha kazandı.
Okul binaları, ezberci eğitimin başlangıcı, öğretmen okullarına dönüştürüldü.
16 Haziran 1961 yılında devlet başkanı Cemal Gürsel emriyle ilk otomobil yapılması emredilir. 23 Türk mühendisi görevi üstlenir ve hemen çalışmalara başlarlar. Çalışma mekanı olarak Devlet Demiryolları'nın Eskişehir'deki Cer Atölyesi seçilir.
Süre çok kısadır.
130 günde tamamıyla el yapımı iki otomobil üretilir. Adı Devrim’dir. Süreye ve imkanlara bakılırsa gerçekten bir devrimdir.
Tarihinde kısa süre uçak yapabilen bir ulus için 130 gün yeterli bir süre olmuştur.
Sonuç.
Aldatıldık.
Yıl 1961.
Dönemin başbakanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel. Cumhuriyetin 38. Yıl dönemi kutlamaları için tören alanına Devrim arabaları ile gitmek ister, benzini biten araç durunca;
“Garp kafası ile otomobili yaptık, şark kafası ile benzin koymayı unuttuk” sözüyle, tarihe geçer.
Devrim bitti.
Amerika ve projeyi halk gözünde itibarsızlaştırmaya çalışan Ali Kemal zihniyeti gazeteler kazandı.
Bu üç önemli tarihi olay, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin dönem noktalarıdır. Ancak bunlar ne ilkti, ne de son olacaktır. Günümüz siyasilerine bakınca durum daha net anlaşılabilmektedir.
Hatta bugün, bir kaç örneğini görmek için gazetelere bakmamız yeterlidir.