Memleketi kurtarmaya soyunan çok. Ancak küçük meselelerle de birileri ilgilenmeli. Eleştirinin sağlık işareti olduğuna inananlardanız yeter ki garazdan sıyrılmış bir kalp ve ilim kafasıyla yapılsın.

“İçki bütün kötülüklerin anasıdır” Hadis-i şeriftir. Statlarda, spor kulüplerinin duvarlarında “İçki öldürür, kumar süründürür, spor güldürür” yazısını okursunuz. Yeşilay, 1920’den beri içki sigara ve her türlü uyuşturucu maddelere karşı faaliyette bulunan, milli ve ahlaki değerleri önceleyen, alkol bağımlılığı ile mücadele amacıyla kurulmuş, dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşlarımızdan biridir…

Gelin biz de biraz isyan edelim. Önümüzde konulan her yemeği yemek zorunda kalmayalım. Katılmadığımız şeyler hakkında fikirlerimizi “ Acaba ne derler” korkusuyla kendimize saklamayalım.

Ülkede yaşanan bazı gerçekleri görmezden gelemeyiz, yok sayamayız. Eski tabirle müskirat yani içki bir toplum gerçeğidir. Tarihi bir geçmişi, kültürü adabı vardır. Romanın, hikayenin, şiirin konusu olmuştur.

“ Meyhane mukassi görünür taşradan amma bir başka ferah letafet var içinde…” Dizesini şair Nedim’e yazdıran saik nedir dersiniz.

Şair Necip Mirkelamoğlu’nun “Rakıname” Adlı şiiri rakının ilaç prospektüsü gibidir.

“Bir münasip miktarı muhabbet anahtarı/ Kaçırırsan ayarı, cana cezadır rakı”

Ruh’i baba neşe ve mutluluğunu, meyhanede bulduğunu söyler;

“Nice bir dağ dağa-i dehr ile berbad olalım

Yürü meyhaneye zahid biraz abad olalım”

Edip Harabi helal ve harama yeni bir ölçü getirirken, olgunluğunu meyhaneye bağlar.

“ Ehline helaldir, na-ehle haram/ Biz içeriz bize yoktur vebali

Aklın ermez senin bu başka hesab/ Meyhanede bulduk biz bu kemali”

Şair Metin Eloğlu’na da yaşamayı sevdirendır.

“Şişede durduğu gibi durmaz ki kafir/ Tutar insana yaşamayı sevdirir”

Şair Orhan Veli işi “Rakı şişesinde balık olsam”a kadar götürür.

Rakı ansiklopedisinden öğrendik. “Ramazan’da oruç tutan yahut rakıdan uzak duran akşamcıların bayram kutlamasına “arife selası” denirmiş. Yine Ahmet Rasim’in şehir mektuplarında “ Bıçak silimi” Diye bir tarif geçer. Müslüman Akşamcıların ramazan başlamadan önce meyhanelerde yaptığı son içki âlemidir. “ Defter kapama” da denir.

Hem dinine bağlı bir Müslüman, hem de adabıyla içen bir rakıcı olan Ömer Rıza Doğrul, akşamcıların arife günü alışverişe çıkıp damak tadına uygun mezeler alıp rakı sofrasına hazırlanma durumuna “arife sefası” adını vermiş. Ömer Rıza Doğrul’un Mehmet Akif Ersoy’un damadı ve İslam ve dinler tarihi üzerine çalışmalarıyla ünlenmiş bir gazeteci yazar olduğunu da ekleyelim.

Filozof Halil Cibran’ın Sarhoşa bakışı da filozofçadır. “ Hapishaneye gönderilen bir insan gördüğünde, içinden şöyle de: “ Belki daha sıkı bir hapishaneden kurtuluyor” Ve sarhoş bir adam gördüğünde şöyle düşün: “ belki daha kötü bir şeyden kurtulmaya çalışıyor”

İçki yasağına Memo Dayı’nın da serzenişi vardır.

İlçemizde uzun yıllar kahveci esnaflığı yapan gençliğini hızlı yaşamış, güngörmüş, gönül ehli herkesin sevip saydığı Memo Dayı (Mehmet Darıcı) içkinin yasak edilişini kendi yorumunu da katarak anlatırdı.

“Lan arkadaş bu içki eskiden haram değilmiş. Peygamber efendimiz (sav) yeyip içen neşe içinde eğlenen bir grubu görüyor. Ne güzel eğleniyorlar diye düşünüyor. Aynı yerden birkaç saat sonra geçerken grubun kavga ettiğini görünce içkiyi yasaklıyor. Haram kılıyor. Mehmet abi olayı bu şekilde anlattıktan sonra asıl söylemek istediğini “lan oğlum yarım saat daha bekleyemedinz mi? Peygamberimiz geçene kadar sabretseniz ne vardı?” cümleleriyle tamamlar, latife yapardı.

Niyetimiz içki güzellemesi yapmak değil. Var olan bir kültürü hatırlatmak. Ülkede yaşanan gerçekleri, memleketin yaşayan, yaşatılan bir kültürünü Görmezden gelerek alınan kararlar tasvip görmüyor. Tasvibi kalabalıklardan değil de kafasında terazisi, elinde endazesi olan irfan ehli yöneticilerden bekliyoruz.

Kara kaplı defterimin bir sayfasına okuduğum bir kitaptan şöyle bir not yazmışım;

“Kaliteli bir İtalyan restoranında domates soslu makarnaya ödemeye razı olduğumuz para, ürünün maliyetine göre çok yüksektir. O yüksek marji bize ödeten ise restoranı yaratan kültürdür”

Evet Ali Kaya restaurant Bir kültürdür yöresel yemekleri, çorbaları, Tokat kebabı ile 70 yıllık mazisi olan bir lokanta kültürü…

“Sağı kaya, solu kaya / ortada bir Ali Kaya” Sözleri Turizm şehri Amasya’mızı tanıtan bir slogan olarak dilimize yerleşmiştir.

Her yasak yasaklanana güç kazandırmıştır. Münakaşa hakikati birlikte aramaktır. Bilinir ki tartışma yeneni yenileni olmayan Gerçeği birlikte bulmak için yapılan bir imecedir.

Bu kültür yaşatılmalıdır. Sayın valimizin Ali Kaya’nın kapatılması ile ilgili Yazılı basın da paylaşılan önerilere kulak vermesini arz ediyoruz.

Ali Kaya Amasya’nın sembolüdür

Yaşatılmalıdır.