Gerçekten bakır ve kalay alaşımı sayesinde bronz çağına ulaşmak insanlık için bir inkılap yani bir büyük devrimdir. Daha sonra Demir Çağı. M.Ö. 1200’lü yıllar ve devam eden asırlar. Malum olduğu üzere Hz. Davud’a demirden zırh yapması bu devirde öğretiliyor. İnsanlık savaş sanatını bu yıllarda daha da geliştirmiş olmalıdır. Zira dünyadaki büyük savaşlardan birisi Ramses ile Hattuşili arasında Suriye topraklarında meydana gelen Kadeş savaşıdır. (M.Ö. 1274)
Erbaa yani eski adıyla Sonusa bölgesi yeri belirlenen, incelenen ve tarihlenen 17 maden ocağından birine Gümüşlük Eski Maden İşletmesi’ne ev sahipliği yapıyor. (Ekim 1996 –
MTA Tabiat Tarihi Müzesi)
Ergun Kaptan
MTA Uzmanı
E. Kaptan, eski maden ocakları konusunda uzman olup yazdığı makale ve bilgilendirme yazıları ile de alanında kendisine yer edinmiştir.
Diyor ki:
“Türkiye’de şimdilik eski yeraltı madenciliğine ait en eski kalıntı Tokat – Erbaa – Kozlu Gümüşlük Eski Madencilik mevkiinde saptanmıştır. Burada eski madenciler tarafından -çağın kesici aletleri ile- yontularak işlenmiş çam ağacından bazı buluntular ele geçmiştir.
Radyokarbon tarihlemesine göre, buradaki bakır cevheri işletmesinin ilk üretim evresinin M.Ö. 3789 artı eksi 109 (kalibrasyon eğrisine göre düzeltilmiş yaşının M.Ö. 4650 artı eksi 109) olduğu belirlenmiştir.”
Bakır cevher olarak işlenmeden önce bir işe yaramayacağına göre, insanlık âleminin emrine sunulmak üzere maden evvela işlenecek ve muhtelif işleme tabi tutulacaktır. Maden nasıl işleniyordu? Madenin cevher halinden kullanıma elverişli hale getirilmesi sürecinde nasıl bir yol takip ediliyordu?
Gümüşlük Eski Madenlik Bakır İşletmesine yakın yerde, Erbaa -Ezebağı (Azapağa) köyünde eski dönemlere ait bakır curufları arasında cevher zenginleştirmede kullanılan bir taş alet bulunmuştur. Bu alet çok çukurlu Taş Havan olarak tanımlanmıştır.
Bu aletin ön yüzünde 33, arka yüzünde 9 adet kırma – ezme çukuru bulunur. Yüzde 15 gibi bir oranda kalay katılarak bakır sertleştiriliyor. Sert bir maden olan tunç bu şekilde oluşuyor.
Mezkûr dönem için Kaptan, M.Ö. 4’üncü bin yılın başları ifadesini kullanıyor. Başka bir cümlede ise doğrudan doğruya diyor ki: “Anadolu’da nabit bakırın ilk kullanıldığı tarih günümüzden yaklaşık olarak 9000 yıl öncesini kapsamaktadır.”
Görünürde Gümüşlük Eski Maden İşletmesi Anadolu’da tarihlenen ilk bakır cevheri çıkarma ve işleme -ergitme alanı olduğuna göre, belirttiği 9 bin yıl için Sonusa bölgesini işaretlemek hiç de mübalağa olmayacaktır.
Amasya:
“Amasya bölgesi eski metalürjik ekinliklerin fazla olduğu bir bölgedir. Mesela Merzifon – Büklüce köyü Subaşı bakır curufu birikiminin
M.Ö. 2000 yılı başlarına ait olduğu belirlenmiştir. Bu eski bakır curufu birikimleri arasında, yine aynı devire ait cevher ergitme fırınında kullanılmış ve pişmiş topraktan yapılmış körük üfleçleri bulunmuştur.”
İlk Tunç Devri M.Ö. 3000 yıllarına isabet ettiğine göre, bu devirlerde bakır madeni çıkarıp kalayla işleme tabi tutarak tunç haline getiren insanlık âleminin buralara yerleşerek iskan olduğu muhakkak. Birdenbire bakır istihsali de mümkün olmadığına göre yerleşimlerin daha eskilere dayandığı konusunda fikir üretmek kadar doğal bir şey olamaz.
Enver Seyhan