Aşık Turgut’la Taşova Gazetesi vesilesiyle tanıştık, dost olduk. O şiir yazıyordu ben de deneme. Memleket meselelerine duyarlıydı. Saygı sevgi güven ve samimiyete dayalı bir dostluk gördüm şair Turgut’tan. Taşova’da uzun yıllar Milli Eğitim Müdürlüğü yapan, şiir etkinlikleri düzenleyen, şair sevgili Ali Rıza Atasoy beyin taziye yazısında belirttiği gibi şiire tutkulu, kalender bir kardeşimizdi Şair Turgut. Onu tanıyanlar elinde bez çantasıyla Taşova’da gördüklerinde yazmış olduğu yeni şiirini vermek amacıyla geldiğini bilirlerdi.
Şair Turgut’un şiirlerini severek okuduk. Şair yaşadığımız dünyanın güncel konularını ele almıştır. Ülke dertlerini şiirin hiciv türü ile dile getirmiştir. Şair Turgut Taşova’nın Alpaslan köyünde ülkesinin kederi, sevinci ile yaşayan şairlerimizdendir.
Günümüzde dünyayı, ülkemizi Taşova’mızı, Alpaslan köyünü rahatsız eden konuları birer birer dile getirerek insanımızı duyarlı olmaya davet etmiştir.
Şair Turgut Türkçemizi özellikle halkın konuştuğu halk dilini güzel bilen, hem halkın sevdiği, hem de halkın dilinde yazan bir şairimizdi.
Ele aldığı her meseleye bizim penceremizden yerli pencereden bakmış, halkın kullandığı Türkçeyi dizelerinde kullanmış, düzenin düzensizliklerini hiç çekinmeden delikanlı bir üslupla dile getirmiştir.
Şair Turgut halkın aynasıydı. Toplumu ilgilendiren her şey onu da ilgilendirdi. Son şiirinde Sivas’ta Madımak Otelinde yakılan ozanların dramını dile getirmiştir. ‘Tarihte kara bir leke/Unutulmaz içimizde/Yananlara sevgiyle/Madımağı yakacaklar’ dizeleriyle toplumsal bir acımıza değinmişti.
Öğrenciler hep evlerde/Eğitimi tevelerde/Faydası ne derece/Ekonomi sallantıda dizeleriyle korona salgınının gerçeklerini dile getirmişti.
Hızlı tren çoktur ölen/Yok mu sinyal yok mu fren/Hesabını sormuyorlar dizeleriyle tren kazasında ölenler için dertlenip hesap soruyor.
Tıpkı annem babam gibi/Sanki ablam abim gibi/Bize sevgi bize ilgi/Gösterdin sen öğretmenim dörtlüğüyle öğretmenine güzelleme yapıyor.
Şair orman yangınları, Hes’ler ve çevre konusunda duyarlıdır: ‘Turgut derki çok anlattım/Belaları hatırlattım/Çözümleri sıraladım/Dinlemezsen afat olur. Dizeleriyle uyarıda bulunuyor.
Ve şair çözülmeyen sorunlardan dertlidir; ‘Sivil toplum örgütleri/Sinmiş çıkmaz hiç sesleri/ dilsiz şeytan olmuş hepsi/Sorun asla çözülmedi.
Zamlar, geçim darlığı, köylünün fukaralığı onu derdi olmuştur; ‘Bir çuval un yüz liradır/Bir büyük tüp yüz liradır/Yem gübre pahalıdır/Zorlanıyor fakir, fakir.
Sırbistan’dan et ithalatından tutun Usulsüzlük, yolsuzluk, adaletli yönetim, emekçi kadınlar günü, basın özgürlüğü, terör, yargı, yoksulluk, demokrasi, ekonomi, birlik beraberlik, işsizlik, ayrımcılık gibi ülke gündeminde olan her konuda yazmış olduğu dörtlüklerde şairin dünya görüşünü ve siyasi duruşunu şiirlerinin muhtevasından anlıyorsunuz.
Onun şiirlerini okuduğunuzda halksızlığın, adaletsizliğin acının sözleri hep kaleminin ucunda olduğunu hissedersiniz. Ülke gündemini yorumlayan şiirlerinin beğenilmesini arzulardı ve ara sıra açtığı telefonda hal hatır sorduktan sonra şiirini nasıl bulduğumu sorar, paylaşmayı severdi.
Evet herkesi aldığı gibi şairler de ölümü aramızdan aldığı, bizleri üzüntülere saldığı fani insanlardır. Ancak onların ölümleri biraz farklıdır. Çünkü onların hayata bıraktığı şiirlerden dolayı sevenleri vardır.
Ölüm tebdil-i mekandan başka bir şey değildir. İnancımıza göre insan öldüğünde yok olmaz. Yunus Emre’nin ‘Ten fanidir can ölmez, çün gitti geri gelmez/Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil.’ Dizeleri bu gerçeği dile getirir.
Şair’in ölümü de şiirin ölümü gibidir. Şairler ölünce yazdıkları köşeler de öksüz kalır. Taşova internet sitelerinin güzel isimlerinden biri olan şair Turgut Yıldız erken göçtü bu fani dünyadan. 1960 yılında Taşova’nın Alpaslan köyünde doğmuştu. Evli ve dört çocuk babasıydı. Hak ve adalet savunucusuydu. Şimdi onu hatırlatacak eşi, çocukları, dostları, yazmış olduğu şiirleri ve saz öğrettiği öğrencileri kaldı bu dünyada.
Uzun bir süredir tedavi görmekte olan şair Turgut Yıldız’ı 4 Ekim 2020 Pazar günü kaybettik. Şair aynı gün Alpaslan köy camiinde kılınan cenaze namazından sonra köy kabristanlığına defnedildi.
Edebiyat aleminden, ebediyet alemine göç eden Aşık Turgut’a Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhu şad, Mekanı Cennet olsun Sevenlerin başı sağ olsun…