Hiç bir Anne, gümüş kelebekli kolyelere, pahalı hediyelere değer vermeyeceğini bilmelisiniz. Onların tek ihtiyacı yaşarken onlara sımsıkı sarılmanızdan başka bir şey beklemezler…
Annem, en büyük okulumdu benim.
O bana; yaşama tutunmayı, çalışmayı, sevmeyi, iyiliği daha birçok fasikülü olan kalın bir kitap hediye etti.
Kapak sayfasında ” MERHAMET” yazıyordu.
Son sayfasının veczi ise en büyük kalemin öğüdü idi;
“Evlat; anaya babaya itaat ve muhabbet Allah’a muhabbettir” sakın bunu unutmayın diyordu.
Annemin, benim gibi ne Akıllı telefonu, ne Sosyal medya hesapları ne de taşıdığı bir para cüzdanı yoktu…
O dostluklarını; insanlara yardım ederek, onların gönüllerine kurduğu gerçek sevgi bağıyla, maddiyatın olmadığı paranın kağıt parçasından başka bir değer taşımadığı ilkeler üzerine kurmuştu. İşine koşmadığı insan yoktu onun.
Şimdi düşünme zamanı!
Biz nasılız, insanlarla ilişkilerimizi hangi manevi ve beşeri değerler üzerine inşaa ediyoruz acaba?
Bu sorunun cevabı şimdilik meçhul. Bizide bu fani dünyadan göç ettikten sonra sevenlerimiz ve arkamızda bıraktıklarımız bir merhaleye oturtacaklardır elbet. Önemli olan ilahi adalet terazisinde anaya babaya itaat edenlerin kefesinde yer alırız inşallah.
Mevsimin bir suçu yok annem, yokluğun çok soğuk.
Burnunun direği sızlamış, boğazına birşeyler düğümlenmiş annelerini benden önce kaybetmişler aşinadır bu acıya. Ramazan’da , cuma günleri ve Kandil gecelerinde aradığınız Anneleriniz varsa kendinize bir tokat yapıştırın hemen şimdi…
Onların senede üç beş sefer aramanıza ihtiyacı yok. Gidin sarılın koklaşın ona sımsıkı sarılın hemen. Basın bağrınıza, öpün ellerini. İleride çok özleyeceksiniz, hazır sağ iken cennetle müjdelenmiş, ayaklarının altından öpün annelerinizin…
Acıyı, mukedderat deyip soğutan Rabbime sığınarak, duamız ebedi alemde annelerine koşan yavrular, yavrularına koşan anneler nasip etsin hepimize.
Acımıza koşan, gelen, sarılan, arayan, soran, gönül yaramızı paylaşan tüm büyüklerimizden, dostlarımızdan, sevdiklerimizden Allah razı olsun.