BİZ NEY’İZ… (Naci Konyar)

Ney ile alakalı bir şeyler yazmak istiyorsanız Mevlana’nın Mesnevisi’nden bahsetmemek olmaz. Mevlana’nın 700’ü aşkın yıl önce yazmış olduğu Mesnevi dünyanın her yerinde okunmaya devam ediliyor. O kadim kitapta Mevlana söze “Dinle Ney’den” diyerek başlar. İlk on sekiz beytine “Ney Mesnevisi” denir. Mevlana bu on sekiz beyti kendisi kaleme almış, geri kalanını Hüsamettin Çelebi’ye anlatarak yazdırmıştır. O kadim kitap ve de Mevlana’nın Mesnevisi için Molla Cami “Peygamber değil ama kitabı var” demiş. Kitabın ve Mevlana’nın kıymet derecesini vurgulamıştır.

“Dinle Ney’den, kim şikayet etmede/Ayrılıklardan hikaye etmede… /Kamışlıktan kesildikten beri, inlemem ağlattı cümle alemi.”

Ney’i dinlediğinizde, sesini işittiğinizde ne dediğini kelimelere dökemezsiniz ama ruhunuzun o sesle beslendiğini hissedersiniz. Radyo tiyatroları ve televizyonlarda anlatılan velilerin hikayelerinin, Türk filmlerinin acıklı sahnelerinin, mezarlık görüntülerinin, eski Osmanlı eserlerinin tanıtımının, Ramazan akşamlarının iftar programlarının kısaca nostaljinin fon müziği, ruhumuza işleyen Ney’in o içli sesidir.

Bir Ney sesi gibi gelip geçiyor zaman. Bizler hayata hüzünlü bir bahtiyarlıkla gülümseyenler sırları anlatan, ruhumuzu besleyen, acısı koyuların müziği olan Ney sesine vurgunuz. Onu dinlerken huzur buluyoruz.

Sufî felsefesinde Ney çok değerlidir. Çünkü Ney insana çok benzer. Ney’in kamışlıktan kesilip Ney haline getiriliş yolculuğu insan yolculuğuyla örtüşür. Ney’in kemale erişmesi, insanın kemale erişmesini anlatır. İnsanın kamil olma yolculuğunu anlatır.

Bir Osmanlı şairi tarihçi yazar Gelibolulu Mustafa Ali “Mecalisün –nefais”de insanı gaflete düşüren sazlar arasında doğru yolu gösteren tek “Ehl-i hal” (Hal erbabı) sazın Ney olduğunu söyler. Kamışlıktan koparıldığı günden beri ayrılıklardan şikayet eden bu garip sazdan o kadar gür ve etkili sesler çıkıyor ki şaire;

Olmakta derununda hava ateş-i suzan

Nayın diyebilmem ki ne hâlet var içinde.

Cümleleri ile bu sırrı merak ettiren sözler yazdırmıştır.

Bayrak şairi Arif Nihat Asya da Ney dörtlüğünde Ney’e övgüler düzmüştür.

Sesi en tatlı çalgısın ey Ney

Gece gündüz… her üflenişte yeni…

Hayli yüksek de olsalar senden

Tanırım bin sesin içinde seni!

Bestekar Sadettin Kaynak aynı zamanda bir hafızdır. Üstad, insani duyguların iletilmesi için kullanılan dil, kalem, fırça, musiki olarak dört vasıta olduğunu, bunlardan en etkin olanının ise musiki olduğunu söylemiştir.

İnsanın keyifli hevesata meşru olmak kaydı ile ihtiyacı vardır. Durum böyle iken musikiden çekinilmiş, belki de bu kapı açılırsa şerre giden yollar kolaylaştırılmış olur gibi yersiz bir endişe ile musiki dini alana sokulmamıştır. Hayatımızda mübah olan her davranış kullandığımız her alet, istenirse kötüye de alet edilebilir. Marifet onu hayra iyiye yönlendirmektir.

“Taassup, ibadette musikiyi men ederken, tekke hayır, ben Tanrı’ya musiki ile sesleneceğim demiştir. Taassup “Raks”ı günah sayarken, tekke “Sema”ı yaratmıştır. Taassubun hatta şiiri men ettiği zamanlar olmuşken, tekke Allah’a her şeyden çok şiirler, ilahilerle seslenmiş, onunla inanmıştır.”

Hatırlama bir buluşma biçimidir. Amasya’mızın yetiştirmiş olduğu İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim görevini ifa ederek emekli olan değerli hemşehrimiz arkadaşım, kadim dostum Udi Vedat Gençtürk’le beraber üniversite yıllarında İstanbul Harbiye’de ki evinde ziyaret ettiğimiz Türkiye’nin en büyük Neyzenlerinden rahmetle anıyoruz Aka Gündüz Kutbay’ın hediye etmiş olduğu Ney’i kıymetli bir hediye olarak saklıyor muhafaza ediyorum. Üstadın üflediği Ney’leri kendi elleri ile yaptığı, Neyzenlerin deyimiyle kendi neyini açtığı bir odada duvara dayalı Ney kamışlarını ve çalışma tezgahındaki alet ve edavatını görmüştük. Üstad’tan ricamızla kısa da olsa enfes bir Ney taksimini dinlemiştik sevgili Vedat’la birlikte. Ve Ney’in kutsal bir enstrüman olduğunu, üflemeye başlarken Besmele çekerek üflenmesi gerektiğini söylemişti bize Aka ağabey…

Aradan yıllar geçti. Amasya Belediye Konservatuvarının Bimarhane’deki Ney kurslarına katılarak Neyzen Osman Yıldız hocamızdan Ney üflemeyi öğrendik. Mütevazı, şefkatli tebessümü ve temiz yüzü ile elinin değdiği Ney’de bir başka sada olan değerli Neyzen Osman Yıldız Hoca bize Ney’le birlikte sabrı ve azmi de öğretip içimizdeki potansiyeli çıkarmaya rehber olarak Ney üflememize vesile oldu. Öğrencisi olarak kendisine minnettarız.

Yazımıza HZ. Mevlana’nın sözleri ile son verelim.

“Aşk neye benzer? Dedi. Aşk bir Neyzene benzer dedim. Aşk bir Neyzense biz neyiz? Evet dedim çok doğru söyledin, aşk bir Neyzense biz Ney’iz.” Hz. Mevlana