DESTEK ÇAYI VADİSİ
Bir yanda Destek Çayı Vadisi Öbür yanda Yeşilırmak Vadisi.
Destek Çayı Vadisi Kavakluca ve Soğanlı'dan başlayarak Çılkıdır köyü (Osmanlı Devleti 19. yüzyıl kayıtlarında Çalkadir Çiftliği ) Zuday Dereköy Gemibükü Milkbükü Sonusa ve Andıran köyünde Kelkit Vadisi'ne karışıyor.
Devamında Erbaa Ovası (Antik adı: Tonorova) ve Kelkit (Antik adı: Lykos) Çayı Vadisi başlıyor.
Tarihte Destek Çayı Vadisi'nin umumî adı bir dönem Sonusa Kazası'na tabi FELENBEL nahiyesi idi.
Strabon'un Pandöksen olarak ifade ettiği bölge, Yeşilırmak Vadisi'nin adı ise TAŞABAD nahiyesi olarak geçer tahrirde.
Felenbel nahiyesinin merkezinin Hüvelen Kale köyü olduğuna dair bir düşünce hakim ancak, esas itibariyle o dönemde Nefs-i Sonusa dışında kalan nahiyelerin bir merkeze tabi olmaktan ziyade, bölgeyi kapsadığını, bölgenin adını ihtiva ettiğini söylemek yerinde olacaktır.
Yine de FELENBEG nahiyesinin merkezi KALE köyü olsun varsın...
Kale köyü deyip de geçmek kolay değil. Daha hakkında hiçbir araştırma yapılmamış KAL'A orada duruyor. İki bin yıllık tarih demek bu kale. Pontos ile bağ kurduğum için; ya evveliyatı da varsa...
Sonusa kazasının 1840 yılından itibaren idari manada yetki ve selahiyeti Sonusa, Taşabad, Karayaka ve Erek'e dağıtılmış ve paylaştırılmış olup kazanın genele şayan adı "Nevahi-i Erbaa" olarak tayin edilmiştir.
Bugün Soğanlı Ladik ilçesine bağlı olduğundan mütevellit doğal olarak vadinin hem içinde kalacak, hem dışında olacak. "Kılıçaslan" diye bilinen yerde -Taşova'dan Ladik'e giderken Ladik Gölü'nün ilk göründüğü tepenin adı- 45 sene evvel Karakol vardı. Bu geçitte tabelada "Amasya Vilayet Sınırı" yazar.
Taşova'dan gidenler "Samsun İl Sınırı" yazdığını görecekler. Aklımın erdiği yıllarda Kavakluca dediğim yerleşim yerinde 2 hane ikamet ediyordu ve bunlar kardeş idiler. Diğer evlerde oturan olduğunu görmedim. Fakat yaz aylarında yaylacıları görmek mümkündü.
Dedem ev kiralamıştı da Kavakluca'da güzlekte kalmıştık; bir ay mı iki ay mı şimdi bilemiyorum.
Zannederim Kavakluca, Aktaş köyünün yaylasıdır. Amasya sınırının içinde mi Samsun'a mı bağlı, bunu ne araştırdım, ne de biliyorum. İl sınırına göre sanki Taşova tarafında kalmış gibi.
İKİ haneden bahsettim. İki kardeştiler dedim. Kardeşlerden büyüğünün adı Mehmet, küçüğün adı ise Muttalip idi. Mehmet'in tanıdığım oğlunun adı Bedir olup benimle akrandı. Ortaokul yıllarımda Taşova'da eski sinemanın kapısında yaşlı bir adamla beraber bilet kontrolü yaparken görüyordum.
Hatıranın üstünden tamı tamına neredeyse 45 sene geldi ve geçti. Sinemanın tam karşısında Beyaz Hasan'ın işlettiği bir kahvehane vardı. Öğretmenler zaman zaman akşam saatlerinde kahvede oturup sinemaya giren talebeleri takip ediyorlardı; rahmetlik "Süren" bunlardan sadece biriydi. Kahvede oturduğunu gördüm dersem belki yanlış olmaz hatta hafızam da hayır demiyor; hocayı gören arkadaşlar vasıtasıyla haberdar olduğumu anımsıyorum.
Bu da dikkat edilecek demekti akşam sinemaya gidilecekse. Vefat ettiğini nereden biliyorum? Amasya'da yaşayan Taşova doğumlu bir öğretmen "Amasya Günleri" haftasında Feshane'de oturup laflarken söyledi; üzüldüm tabii olarak...
Güzel bir ilahi öğretmişti:
"Milk-i bekadan gelmişem fani cihanı neylerem
Ben dost cemalin görmüşem hur-i cinanı neylerem"
Muttalip:
Kendisi Tekelüze köyünden evlidir. Büyük oğlu Mehmet'in Kırkpınar'da ve diğer meydanlarda güreş tuttuğunu biliyorum. Öteki oğlunun ismi ise Aziz olacak. Şahsı sordum, yaşadığı haberini aldım. Karısının adını hatırlayamadım. Soyadları da aklıma gelmedi.
Kavakluca'da, doğu tarafında gözü de yüzü de kuyusu da bembeyaz bir pınar vardı. Adı da özelliğine ve güzelliğine yakışıyordu:
Aksu!
Yıllar var ki ne gittim ne de gördüm. Ömür bazan bir defa sunuyor ikincisine müsade etmiyor!
Vadinin Taşova'ya bağlı köylerine ve mezralarına gelince:
-Destek
-Karamuk
-Ahilu
-Alçakbel
-Karlık
-Kavaloluğu
-Kozluca
-Kozlucaalan
(Telis ayağı, Terussuyu)
-Şeyhli
(Barcın, Fındıcak, Gücükgeriş, Sakarat, Serniç)
-Boraboy
-Kırkharman
-Mercimek
-Yeşilyurt
-Yayladibi
-Sepetli
-Arpaderesi
-Gürsu
-Çalkaya (Kale, Hüvelen kal'a)
-Karsavul
-Gökpınar
(Orusu, Sıtmapınarı, Zana, İkipöhre)
Bir gün nasip olur da bu köylere yolum düşerse...
Oralarda saklı hikayeleri anlatabilirim belki dilim döndüğünce...
Kim bilir?