Cep telefonlarının olmadığı o asude zamanlarda insanlar yeni yıl dileklerini tebrik kartlarıyla iletirdi birbirlerine. 1970’li yıllarda Prof. Dr. Mehmet Kaplan beyin bir arkadaşına gönderdiği manzum bir tebrikte söylediği gibi:
Çok isterdim amma bitmemesini
Ne çare bu yıl da tez bitti gitti
Sanmayın yalınız elbisemizi
Bizi de bir hayli eskitti gitti.
Biz eczacıları da Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) uygulamaları eskitti. Sanıyoruz uygulamaya konulan SGK yasasının ağır yükünü sağlık kurumları içinde en çok eczaneler dolayısıyla eczacılar çekmiştir.
Sağlık uygulama tebliğlerinde sık sık yapılan değişiklikler, çalışmayan bir provizyon sistemi, ödeme gecikmeleri, haksız reçete kesintileri, ilaç fiyat farkları, katılım paylarından dolayı vatandaşla karşı karşıya gelişimiz, üzerimize vazife olmayan tahsil işi biz eczacıları bir hayli eskitti bu yıl...
Ülke gündemini işgal eden ve halkımızı da yakından ilgilendiren sorunlar yaşıyoruz. Ülke genelinde tüm eczacılar ilaç fiyatlarında yapılan %50’lere varan indirimle sermayelerinde kayıplar yaşadılar. Yapılan haksız uygulamaya karşı bir günlük kepenk kapatma eyleminden dolayı SGK ile olan anlaşmalarımız kurum tarafından tek taraflı olmak üzere feshedildi.
Bir eczacı olarak halkımızın şunu bilmesini isteriz ki ilaçların ucuzlamasından eczacıların bir rahatsızlığı yoktur. Daha doğrusu ilaçların pahalanmasında yada ucuzlamasında eczacının bir dahli yoktur. Bu tasarruf bizim dışımızdadır. Bizlerin sıkıntısı makul bir süre verilip ilacın elden çıkışına yardımcı olunmamasıydı.
Bir gecede %50’lere varan indirim zaten zor şartlarda yaşayan binlerce eczacıyı zora sokmuştur. Zararın firmalar tarafından karşılanacağı vaadinde aradan bir ay geçmesine rağmen hiçbir gelişme olmamıştır.
Hükümetin ilacı ucuzlattık vurgusu siyasete yöneliktir. Parayla ilaç alan mı kaldı ki ilaç fiyatından şikayeti olan olsun. İlaç almada zorlanan bir kesim vardı onlarda şimdi hepsi yeşil kartlı. Burada mesele hızla yoksullaşan halkın artan yeşil kart miktarıyla tükettiği ilaç giderinden devletin duyduğu rahatsızlıktır.
Bizler devletimizin eczacıların sermayesini bir gecede yarı yarıya indirmesini haksızlık olarak değerlendiriyoruz. Bunun için de 4 aralıkta yapılan bu haksızlığa karşı bir gün eczanelerimizi kapatarak eylemde bulunduk. Ancak devletimiz bir meslek gurubunun haklı eylemine anlayışla yaklaşmadı. Eylemde hiçbir vatandaşımızı ilaçsız bırakıp mağdur etmediğimiz halde ‘ Suyu neden bulandırdın’! bahanesine benzer bir yaklaşımla anlaşmalarımız tek taraflı olmak üzere feshedildi.
Bununla da yetinilmedi eylemden sonra her ne hikmetse denetimler başladı bir hafta eczane çalışanlarının sigorta denetimleri yapıldı, bir diğer hafta kalabalık bir görevli gurubuyla çekmecelerimiz yoklandı eczanelerimiz arandı. Bir başka gün başka bir kurum mamaların denetimini yaptı.
Biz eczacılar denetleme ve şeffaflığın demokrasinin olmazsa olmazlarından olduğunun bilincindeyiz. Ancak bu denetlemelerin eylemden hemen sonra arka arkaya yapılmasını mesleğimize yapılan bir baskı olarak görüyor, bu yapılanları denetleme olarak değil, kenetleme olarak değerlendiriyoruz.
Düşünüyoruz; denetim, ceza ve vergi baskısı ile suskun yılgın bir toplum mu yaratılmak istenmektedir. Bu baskılar bize geçmişte yaşanmış bir vakayı hatırlattı:
Abdülhamit döneminde gazete yazarı Ebuzziya Tevfik sert muhalefeti nedeni ile Mısır’a sürgün edildiğinde, oğlunun ilkinde ‘ baba gazete kapatıldı’ ikincisinde ‘ baba matbaaya el koydular’ mektuplarından sonra;
(oğlum, zulüm eşyaya intikal ettiyse zeval (çöküş batış) yakındır. dediğine benzer bir yorumla biz de eczacılar olarak eylemden sonra eczanelere yapılan denetimleri zulmün eşyaya intikali olarak değerlendiriyoruz.
Ve vergisini tam veren bir meslek gurubu olarak yineliyoruz:
Biz ilacın ucuzlatılmasından rahatsızlık duymuyoruz. Yapılan uygulamaların eczanelerin yaşamasını zorlaştıracağını söylüyoruz. Ucuzluğu vatandaşın lehine yaptık diyenlere dünyanın en pahalı benzinini tüketiyoruz onu da ucuzlatın diyoruz. Elektrik bütçemizi zorluyor onu da ucuzlatın diyoruz. Doğalgazı yakmaya korkuyoruz onu da ucuzlatın diyoruz.
‘bir ciklet al ekonomi canlansın) ilanı verenler 24 bin Anadolu çocuğunun ve onların yanında evine ekmek götüren çalışanlarıyla bir meslek gurubunun yok olmasına yarayan kararlarını bir kez daha gözden geçirerek TEB ve SGK’nın bir an önce gerekli adımları atarak vatandaşlarımızın ve eczacılarımızın beklentileri doğrultusunda bir protokolle hastalarımızın ilaçsız kalma korkusuna son verecek müjdeli kararın en kısa zamanda açıklanmasını bekliyoruz.
06.01.2010