Gürsu Köy Muhtarlığı ve İstanbul Gürsu Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği şenliğinin üçüncüsü yapıldı.

Ne zaman?

10-11 Temmuz’da.

Şenlik, eğlence anlamına gelir.

Türk kültüründe eğlence ise dinlenmek, nefeslenmek anlamındadır.

Peki Türk kültüründe şenlik var mıdır?

Kesinlikle evet.

Çünkü;

Türklerde doğum, ölüm, evlenme, Tanrı’dan yardım, ihsan dilenmek, ihsan için şükran arz etmek, ölüleri anmak, hastaların sağlığa kavuşmaları, çocuğun dünyaya gelmesi, verimli hasat gibi özel günler ve bayramlar, şenlik havasında görkemli ve ziyafete dayalı cömert bir şekilde olur.

Diğer yandan;

Karagöz, meddah, orta oyunu, köy seyirlik oyunları, kukla ve çengi gibi oyun türleri spontane diyaloglu, geleneksel halk tiyatrosudur ve şenlik havasında gerçekleştirilir.

Yani şenlik kültürü, Türk kültürünün özüdür.

Metin And, sözsüz seyirlik oyunlarının yani halk tiyatrosunun Osmanlı şenliklerinde uygulanan cambazlık, gözbağcılık, dans, akrobasi ve denge numaraları, hayvan eğitimciliği gibi sirk sanatı içinde yer alan gösterilerden meydana geldiğini belirtir. 

Tıpkı günümüz eğlence ve düğünlerinde yer alan ritmik çökmeler, zıplamalar, takla atmalar, denge hareketleri, davulcu şovları, güç gösterileri gibi.

Yani farkında olmasak da özde sirk performansı gösterileri yapıyoruz zaten.

Yani, Çorum Hattuşaş bölgesinde ortaya çıkan bulgular, sirk gösterilerinin en az 4.000 yıldır bu topraklarda yapıldığını gösteriyor.

Yani ne şenlikler ne de sirk, bu topraklara ve Türk kültürüne yabancı değil.

Ne yazık ki İslamiyet sonrasında bu kültürel geleneğin bir çoğu yok oldu.

Kadın-erkeğin dinen aynı alanda bulunamayacağı, sonrasında ise bazı gösterilerin caizliği tartışmaları, bu kültürü yok etmiştir.

Oysaki Türk kültüründe kadın erkek aynı ortamdadır ve birlikte karar alır.  Türk kültüründe kadın, hatundur.

Yani sultandır. Karar mercidir.

Erkeğine saygılıdır ama kararını söylemekten çekinmez.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Ey kahraman Türk kadını!” diye başlayan öz deyişinin altındaki gerçek budur.

Tekrar konumuza dönelim.

Gürsu köyü şenliklerine.

Her zaman olduğu gibi şenlik düzenleyicilerin en büyük gurur kaynağı ne yazık ki protokol oldu.

Halkı para kaynağı görülmesinin dışlında çok fazla umursadıkları söylenemez.

Şenlik düzenleyicileri, halka ne isteğini, beklentisini sormadığı gibi halktan hiç kimseye de söz hakkı vermedi. 

Şenliklerin genel değerlendirmesini yapmadı, halkın fikrini almadı.

Bir sonraki şenlik planlamasına zemin hazırlanmadı.

Muhtarın ve kimsenin tanımadığı birçok dernek başkanının sırayla yaptığı konuşmalardan kimsenin aklında bir şey kalmadı. Çünkü halkı ilgilendiren, gelecek vaat eden, vizyon aşılayan kayda değer hiçbir şey söylenmedi.

Çünkü her şey protokola göre hazırlanmış ve sunulmuştu.

Protokol denen şeyin kurallarının temeli Yunanlılar tarafından atılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde ilk kez Fatih Sultan Mehmet döneminde teşrifat kuralları belirlenmiş, Kanuni Sultan Süleyman döneminde “Teşrifat Nizamnamesi” düzenlenmiştir.

Hatta sarayda Teşrifat Nazırlığı kurulmuştur.

Öyle ki,

16. Yüzyılda İngiliz ve Fransız sarayları Osmanlı saray protokolüne özenmiş ve eğitim almak üzere görevlilerini İstanbul’a göndermişlerdir.

Yani?

Yani protokol denen şeyin kökü de bize dayanmaktadır.

Yani, şenlik düzenleyicilerin davranışlarını yadırgamamak gerekiyor.

Ancak sadece protokolü kayla almak büyük hatadır.

Şenliğin protokol öncesi ve sonrası şeklinde iki farklı frekansta oluşması hatadır.

Taşova’yı ve Gürsü köyünü bilmeyen, tanımayan iktidar partisinin vekilinin, şenliğin tek adamı gibi karşılanması, algılatılması hatalıdır.

Ancak protokolde Taşova Beledisi Başkanını kutlamak gerekir. 

Sayın Bayram Öztürk’ün, sayın vekili yolcu edip tekrar şenliğe katılması çok dikkat çekici ve önemlidir.

Çünkü bu bir değer göstergesidir.

Şenliğin de amaçlarından biri olan saygı göstergesinin en etkili yoludur.

Zira Türk kültüründe şenliklerin amaçları vardır.

Ancak bu şenliğin amacı hiç vurgulanmadı, açıklanmadı, amaç doğrultusunda program hazırlanmadı. Bir sonraki şenlik için görüş alınmadı.

Katılımcılara yapılan hoş geldin seremonisi ise ayrı bir drama dönüştü.

Davul zurna eşliğinde iki kişiden biri, heybesinden çıkarttığı bir avuç çerez ile misafirleri bahşişe zorladı.

Üstelik hiç de hijyen olmayacak şekilde.

Üstelik misafirin parasının olmayabileceği ihtimali hiçe sayılarak.

Üstelik bahşiş alamadığında yüz ifadesi sertleşerek.

Aslında heybeli ve davul zurnalı geleneksel kıyafet, oldukça otantik bir sunum şeklidir. Ancak bu sunum, dernek veya muhtarlık logolu kantite gramajlı ve ambalajlı çerezlerle yapılmalı ve bahşiş beklenmemelidir.  Beklense de ısrarcı olunmamalıdır.

Türk kültüründe şenlikler, eğlenceler, festivaller halkın en yoğun olduğu günlerde değil, bölge için, ilçe için, köy için, bir ürün veya tarih, kişilik için yapılır. Halkın şenlik tarihlerinde, bölgede olması özendirilir. Bölgeye ekonomik katkı sağlanır. Sadece düzenleyenlerin değil, halkın, esnafın da faydalanması amaçlanır.

Yani şenliğin bir pazar oluşturması amaçlanır.

Amaç pazar olunca, isim de “Festival” olarak değişebilir.

Örneğin Uluslararası Gürsu Kadıram Köy Festivali,

Uluslararası Gürsu Köyü Yöresel Lezzetler Festivali,

Uluslararası Gürsu Dayanışma ve Yardımlaşma Festivali, Gürsu Köy ve Yayla Festivali gibi kapsayıcı bir isim kullanılabilir.

Elbette bu isimler zenginleştirilebilir.

Şenlik veya festival mutlaka uluslararası boyutlara çekilmelidir.

Yabancı ülkelerin folklor ekipleri davet edilebilir, yöresel ve ulusal ses sanatçıları ile daha zengin sahne yaratılabilir. Böylece davet edilen ses sanatçılarının olası hayal kırıklığı yaratma ihtimali ortandan kalkar.

Festival duyurusu birçok kanaldan yapılmalıdır.

Festivalden birkaç gün önce bir iki döviz afişle yapılan duyuru yeterli olmayabilir.

En az 35X50 cm boyutlarında afişler ve şenlik program broşürü bastırılmalı, mümkün olan her yere dağıtılmalı ve asılmalıdır.

Hatta Amasya ve ilçelerine asılmalıdır. 

Gürsu köyü şenliğinin belki de en ilgi çeken etkinliği eşya piyangosu, sürpriz olmaktan çıkartılmalı mutlaka afişlerde duyurulmalıdır.

Sadece şenlik alanına asılan sponsor pankartlarının, sponsor listesi olarak sahne arkasında da yer alması sağlanmalıdır. Böylece sahne daha renkli ve ilgi çekici hale getirilebilir.  Sponsor firmalar daha etkili bir şekilde tanıtılmış olur. 

Ayrıca sponsorlar kategorize edilmelidir.

Mesela,

Ana sponsor,

Destek sponsoru,

Sanat sponsoru,

Yemek-otel sponsoru,

Piyango sponsoru,

Ulaşım sponsoru,

Stant sponsoru gibi ihtiyaçlara yanıt veren guruplar yapılmalıdır.

Sponsor logolarına afişlerde, e-davetiye ve basılı davetiyelerde, şenlik program broşüründe ve şenlik resmî web sitesinde mutlaka yer verilmelidir.

Festival alanında stantlar açılmalı, kiralanmalı, satışlara zemin hazırlanmalıdır.

Yöresel gıda standı açılmalı ve satış yapabilmelidir. İstekli kişi ve kurumlara stant kiralanmalıdır. Gürsu Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği standı açılmalı, dernek logolu eşyalar, takvimler, anahtarlıklar gibi hatıra nitelikli ürünlerin satışı yapılmalıdır. Hatta vizyoner bir yaklaşımla sonraki festivallerde yine dernek logo ve ambalajlı yöresel organik gıdaların satışı yapılabilir.

Şenlik programının ciddi bir zaman dilimini alan ve sıkıcı olan Şenlik Ağalığına son verilmelidir. Katılımcıları zorla sahneye davet edip, hatta mahcup edilerek birkaç kuruş bağış almaya çalışmak doğru değildir. Bu yaklaşım hem katılımcı sayısını hem de dernek prestijini olumsuz etkileyebilir. Bu tür organizasyonlarda en büyük gelir kaynağı, doğru planlanmış sponsorluk sistemi, stant kira ve satışları olmalıdır.

Şenlik alanı düzenlenmeli, planlanmalı ve mutlaka resmi otopark görevlileri olmalıdır. Araçları yönlendirerek, düzenli park sağlamalı ve şenlik alanı dağınıklığı engellemelidir. Sahnenin görülmesini engelleyecek şekilde, sahne yanına yapılan araç parklarına son verilmelidir. Otoritenin şenlik düzenleyicilerinde olduğu hissettirilmelidir.

Elbette bu yazılanlar, dernek yöneticilerince arzulanmış hatta planlanmış olabilir. Elbette tüm bunlar için ciddi zaman ve personel ayırmak gereklidir. Ancak şenlik veya festival işine girilmişse, en iyi şekliyle yapılmalı, bir öncekinin eksikleri görülebilmeli ve giderilebilmelidir.

Tüm bu eleştiri ve önerilerin ötesinde Gürsu Köyü bireyi olarak, Gürsu Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği yöneticilerini ve köyümüz muhtarını kutluyor bir sonraki şenlik planının hemen yapılması gerektiğini hatırlatıyorum. İlk iş olarak dernek yönetimi içinde “Şenlik planlama ve hazırlama komisyonu”nu kurarak başlamalarını öneriyorum.