Hoş Geldin Son Güz (KASIM)

Küçükler sevilirdi ve kollanırdı ekseri o daha küçük ellemeyin, o bizim güzleğimiz son beşiğimiz derlerlerdi bizim zamanımızın böyükleri.

Hem her şeyin bir ilki vardı bir de sonu ortası bek aranmazdı varsa, yoksa başıyla sonuydu meselenin hikmeti, hakikati.

Bizlerde uç çocuklardık o vakitler dur durak bilmeyen ve hayatı hep koşturmaca içinde geçen.

Hayatın her türlü değişimine hızla ayak uydurabilen aynı zamanda hayat dolu çocuklarıydık bir dönemin tunç misali çelikten.

Ve doğanın hızla dönüşümüne şahit olurduk ilkle son arasındaki değişimi görürdü gözlerimiz ilk kar taneleri düşmeye başladığında, gökyüzünden.

İsli demlikte süzgeçten geçirilmeden içilen iki bardak çay demekti Kasım şekeri muhabbetin ta kendisi olan ve insan eliyle ikram edilen.

İnsan unutan demekti bunu hatırlardık yine, yeniden ve Kasım insana benziyordu hem unutan, hem de unutulan cinsinden.

Hoş geldin son güz…..

 

KASIM

Yağmur yağar çise, çise

Dağ başları doyar sise

Vedasıdır güzün, yaza

Kışa yoldur, adım, adım

Hoş geldin sevgili Kasım.

 

Son baharın, son beşiği

Kıştan önceki eşiği

Eylül, Ekimin küçüğü

Omuza yaslanan başım

Hoş geldin sevgili Kasım.

 

Ağaçlarda son yaprağım

Toplanmış tasım, tarağım

Buluttan düşen göz yaşım

Bazen hısım, bazen hasım

Hoş geldin sevgili Kasım.

 

Hakkı Biçer

06/11/2023

İstanbul Bahçeşehir