Bu toprakları can vererek vatan yaptık. Çanakkale de 253 bin şehit verdik. Kurtuluş savaşının ardından Cumhuriyetimizi kurduk.

         Avustralya’lılar Çanakkale savaşlarını kendileri için ‘ Ulusal bilincin uyanışı’ olarak kabul edip, savaş tarihinin beşte birini Çanakkale’ye ayırmışlar.

         Atatürk 1934 yılında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya aracılığıyla Anzak törenlerine şu mesajı göndermiş.

         ‘ Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar!

         Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat, rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.’

         Atatürk’ün bu mesajının İngilizce çevirisi Avustralya’nın pek çok anıtsal yerine ve baş köşelere asılmış ve de Anzak gazilerinin çocukları, torunları sadece Avustralya ve Türklerin üye olabildiği bir dernek kurmuşlar. Türklerin bu derneğe neden üye kabul edildiğini de şöyle açıklamışlar:

         ‘Öyle bir lider çıkaran ülke insanının üyeliğinden şeref duyarız’

         Bu tarihi anektodu niçin hatırladık, hatırlattık;

         Resmi bayram ve kutlamalarla ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikler dolayısıyla bu yıl ilk defa ‘ Bamya Festivali’ niteliğinde(!) 19 mayıs Atatürk’ü ‘ANMA’ ve Gençlik Spor Bayramı idrak ettik.

         Atatürk’ün kendi sesiyle ‘ Ne Mutlu Türküm Diyene’ mesajının arkasından ‘ Ankara’nın bağları, kıvrım, kıvrım yolları’ adlı meyhane müziğinin çalınması bu bayramın ruhuna özüne uygun olmadığı gibi bize vatan bırakanlara da hürmetsizliktir.

         Mustafa Kemal’i dünyanın bir ucundaki düşmanları dahi takdir ederken 19 Mayıs bayramının meyhane müziğiyle kutlamak ne kadar doğrudur?...

         Bir milletin yetişmekte olan nesillerine atalarının şanlı geçmişini ‘Ankara’nın bağlarıyla mı’ anlatacağız.

         Milletimizin yalnız istikbali için değil, o istikbale biçim ve yürüyüş verecek olan milli heyecanları, atalarımızın kahramanlıklarını ‘ ne çabuk sarhoş oldun, kaldıramıyon kolları’ ile mi anlatacağız gençlerimize…

         Günümüz bayramlarının eski ruh ve heyecanla kutlanamadığı bir realitedir. Ancak bayramlar ayrıştırmak için değil, milleti kaynaştırmak için yapılan etkinliklerdir. Bu itibarla iktidarın muhalefetin de rızasını aldığı, mecliste bulunan tüm partilerimizin onay vereceği bir yeni yönetmelikle bu eksikliğe çare aranamaz mıydı?

         Parti kongrelerini statlarda yapma kararı alan siyasi iradenin, 19 Mayıs gibi bir büyük bayram etkinliğini dar alanlara taşıyan yönetmeliğini de doğru bulmadığımızı söyleyelim. Bu topraklarda 92 yıldır gençliğimizin yapmaya alıştığı bu bayram herhalde parti kongrelerinden daha önemlidir.

         Mazilerini tanımayanlar, istikballerini düşünemezler. Bir millet tarihiyle ayakta kalır. Geçmişinden güç almayan topluluklar millet olamazlar.

         Bu vatan coğrafyasında dokuz asırdır bir arada yaşayan kederde, sevinçte, tasada hemhal olan insanlarımıza diyeceklerimiz var;

         Kendinize ister laik ister dindar deyin ama yaşadığınız toplumun değerlerini ayrışma ayrıştırma, çatıştırma sebebi haline getirmeyiniz. Belki siyaseti dizayn eden siyaset mühendisleri parti saflarını sıklaştırmak, aidiyet duygusunu pekiştirmek adına bu yolu tercih edebilirler ama bizler etmeyelim.

         Bir yabancı Bernard Levis- Bir milleti imha nesilleri mazisinden, tarihinden bilhassa milli ve manevi değerlerinden koparmakla mümkündür. Diyor.

         Bizi mazimizden koparmayınız. Bizim millet olarak bir birimizle kucaklaşmaktan, yardımlaşmaktan ve bir birimizi anlamaya çalışmaktan başka çıkış yolumuz yoktur.

         Bu bayramı içimize hiç sindiremedik… Değerli beden öğretmenlerim Süheyl bey, Rona bey, Kemal Akkuş bey bu günleri görselerdi ne gibi duygular içinde olurlardı acaba?...

         Ya siz değerli öğretmenlerimiz içinde olmadığınız bu bayramı izlerken içinizde bir burukluk hissetmediniz mi?...

         Ya sizler geçmişte okul yıllarınızda, 19 Mayıs Bayramı hazırlıklarında mayıs güneşinin yüzünüzde ve sırtınızda yanıklar oluşturduğu o gençlik günlerinizi, kasa minder hareketlerini, ateş çemberini, öğrenci kulelerini hatırlayanlar Allah için bu bayramı içinize sindirebildiniz mi?        

 

03.06.2012