Gazetelerimizde, televizyon ekranlarında zengin hikâyelerini her gün, yoksul haberlerini kara günlerinde okuyoruz izliyoruz ama onur, haysiyet ve sorumluluk için hiçbir cana zarar vermediği halde köprü halatının kopuşunu kendi görev ihmali olarak değerlendiren Japon mühendisin intihar haberi geçen hafta yazdığımız milli şuur ve milli ruh konusunda Japon milletinin bu ruhu ve şuuru kazanım ve inanma noktasında geldikleri ve bulundukları yeri göstermesi açısından bizlere vereceği dersler olduğu düşüncesindeyiz.
“Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem.” Diyen “Türk’e düşman olarak İslam’a dost olunamayacağını” öğreten istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy Japonlardan bahisle;
“ Size şunu söyleyeyim ki, o ülkede yüce dinimizin feyizli ruhu yayılmış… Yalnız, şeklen Budistler. Siz gidin saffet-i islamı Japonlarda görün. O küçük boylu büyük milletin fertleri adeta müslümandır da yalnız “ Tevhid” leri eksiktir. Doğruluk, sözünde durmak, şefkat, acizin hakkını korumak, azla kanaat etmek, kimsenin ırzına, namusuna yan bakmamak…
“ Öleceksin” denilen yerde, mertçe sebat, şahsi çıkarını, umumun menfaatine kurban etmek, hep Japonlardadır. Japonya’ya medeniyet yalnız fenni ile girebilmiştir. Batı’nın maskaralıklarını kapıdan kovmuşlardır.
Gece gündüz açık evler, kapılar mandalsız
Herkesin sandığı meydanda, bilinmez hırsız
Gelelim ülkemizde yaşanan facialara ve yaşatmaya devam ettirdiğimiz sorumsuzluk örneklerine:
Hatırlarsınız 2004 yılında Pamukova da hızlandırılmış tren raydan çıkmış 41 vatandaşımızı kaybetmiştik. Ne ulaştırma bakanı ne de devlet demir yolları genel müdürü istifa etti.
13 Mayıs 2014, Soma da kömür madeninde 301 vatandaşımızı yitirdik. İstifayı bırakın bir bürokrat vatandaşımızı tekmeledi.
İstanbul’ da inşaatı devam eden 36 katlı binada yaşanan asansör faciasında 10 işçimiz öldü sorumluluk üstlenen olmadı.
Ermenek’te 18 madenci kömür madeninde boğularak öldü cesetleri haftalar sonra çıkarılabildi.
İzmit Körfezi geçiş köprüsünde halat kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon Mühendis “Kishi “ nin “Benim Hatam” yazılı not bırakarak intihar etmesi milletimizin vicdanında kişiymişsin be “Kishi” dedirtti. Bizde yaşanan bunca olaya rağmen hadi bizim inancımız intihara cevaz vermiyor istifa denen bir mekanizmanın varlığını da mı hatırlamıyor bu sorumsuz sorumlularımıza.
Ülke adına gayesi olan, eli kalem tutan herkesin irfanın söz geçiremediği, dalalet ve gafletin alıp başını gittiği bir noktada görüş ve tespitlerini yaşadığı cemiyete bildirme sorumluluğu vardır.
Evet, Türkiye’nin en büyük meselesi milli eğitimdir. Maariftir. Ülkenin ekonomisi de siyaseti de askeri ve sosyal kaderi de bu kurumumuzun politikasıyla şekillenmektedir. Japon milletinin maddi ilimle manevi ilmi at başı yürüterek kazanmış olduğu bu ruh Japonya’yı bugünkü saygın seviyesine taşımıştır.
Ama biz maarif olarak ne yaptık. “Öğrenci Andı” nı kaldırdık. Bir daha hatırlayalım;
“ Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene !”
Türk kelimesinin bir ırkı değil, TC sınırları içinde yaşayan dili, ırkı, cinsiyeti, mezhebi, siyasi görüşü ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızın ortak adı olduğunu ve Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın Türk vatandaşı olduğunu anlatamayıp birilerini gönüllemek adına bu ülkenin genç dimağlarına milli şuuru, vazife bilincini, sorumluluğu hatırlatan kalkınmanın şuurlanmanın manifestosu olan andımızı kaldırdık.
Böyle olunca da insanlığın şekli formu içeriği değişti. Değeri haz, mutluluğu da tüketim olan yeni bir insan türü ortaya çıktı. Anne baba katilleri, tecavüzcüler, uyuşturucular böyle bir dünyanın ürünü oldular. Sosyal pazarda yiyicilik, yağmacılık, bölücülük en çok satan kavramlar haline geldi.
Bu ülkenin gençlerini, çocuklarımızı en körpe çağından itibaren milli şuurla nafakalandırmaz “Andımız” gibi kudret kaynaklarını onların ruhunda yeniden meşalendirmezsek bu sosyal sızlanmamız ve dertlenmemiz devam edecektir.
Yıllar önce Japon ilim heyetinin rahmetli Özal’a sunduğu raporun neticesi “ Sizde milli ruh yok” cümlesi üzerinde milletçe çok düşünmeliyiz çok…