Kaldı mı Bunlardan
Eski evler vardı kerpiç duvarlı ocaklık başlarında koca koca kütükler yanan bacalarından beyaz dumanların gökyüzüne yükseldiği.
Eski insanlar vardı elleri nasır tutmuş gözlerinin feri kaçmış alınlarında yol misali kalın çizgiler olan
Ve eski oyunlar vardı eski evlerin, tozlu yolların, taş duvarların kimi zaman içinde ,kimi zamanda üzerinde oynanan.
Ve tabi ki eskiden tüm olumsuzluklara rağmen mutlulukları gözlerinden okunan çocuklar vardı. Hatta çocuklar vardık elmayı, armudu burnunu sildiği koluna silip afiyetle yiyen.
Çocukluk oyunlarımız vardı hepsi birbirinden muhteşem başta kızak kaýınmak, teker salmak, çember çevirmek, enek (misket) oynamak gibi.
Çelik-çomak, isgor, birdir bir, uzun eşek, saklambaç, üçtaş, beştaş, tabur, karakoyun kızdı, yüzük saklama, sek sek evcilik oynayan çocuklarıydık o yoksul zamanların.
O günleri yaşayan ve yaşatanlara selamlar, saygılar yolluyorum.
Sahi insan neyle yaşar, kaldı mı bunlardan eser.
Evler eski, kerpiç duvar
Yel estikçe, tozar yollar
Yamalıydı pantolanlar
Gara lastik, kramponlar
Siyah önlük yakalıklar
Sırta kadar çamur sıçrar
Kol kolaydı arkadaşlar
Perçem, örgü, sırma saçlar
Yüzlerinde tebessümler
Gönüldendi hep gülmeler
Hem sevip hem sevilmeler
Gittiler bak, üçer, beşer
Kaldı mı bunlardan eser
Sahi insan neyle yaşar.
Hakkı BİÇER
İstanbul Bahçeşehir