KALEKALE  KÖYÜ

Başlıktan hemen sonra Kalekale köyünün tarihine dair önceki bir araştırmamda yer verdiğim parağrafı buraya aldım.

"Dörtyol:

1928-Kalekale

535 -Koloe

5. yüzyıldan itibaren piskoposluk (kaza) olan Koloi / Xoloe adlı yerdir. Adının, Türkçe'ye üzerinde kurulduğu tahmin edilen ve kalıntıları halen mevcut olan kaleden uyarlanmış olabileceğini düşünüyorum. Bugün dahi köyün halk arasındaki adı Galala'dır."

YERKOZLU KÖYÜ

Bölgemize yönelik yazdığım yazılara yapılan yorumlarda, yorumcuların kendi köyleriyle alakalı suallerine ve taleplerine muhatap oluyorum. En yakın tarih olarak 1840 yılı itibariyle Nevahi-i Erbaa köylerinin geçmişlerine ve mazilerine dair olup biteni öğrenmek ve bilmek umuduyla araştırma irdeleme inceleme konusunda istek ve arzumu daima taze ve canlı tutuyorum. İmkanlarım hayli kısıtlı elbette. Bilgiye erişme konusunda yine de imkanları zorluyorum. Yararlı ve faydalı olabiliyorsam ne mutlu bana!

Bugün Yerkozlu -Yer kızdı köyü ve Kali Kal'a  -Kalekale köylerinden söz edeceğim.

1520 yılında tahririne başlanan ve 1530 yılında tamam edilen Rum Eyaleti Mufassal Defteri'nde Yir kızdı adıyla ve Abdülgani Çiftliği sıfatıyla YERKOZLU köyü kaydı yer alıyor. Bu da gösteriyor ki köy arazisinde köy ile beraber veya köyden ayrı bir çiftlik de bulunuyor. Köy veya çiftlik; adı ve konumu her ne olursa olsun, mevcut Yerkozlu köyünün, o devirde (1530 yılında) yerinde meskun ve yerleşik durumda olduğu şüphe götürmüyor.

Hicri 917/ Miladi 1511 yılında Hacıhamza Sinan Paşa Vakfiyesi'nde yer alan kaydın Kalekale ve Yerkozlu köylerinin geçmişini aydınlattığına inanıyorum.

Türkçe'ye tercüme edilen ve Amasya Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi'nde yayımlanan Vakfiye kayıtları şöyle:

"Sonisa'ya bağlı Kali Kal'a köyü tüm sınırları, dahili ve harici yerleri, şurb hakkı -su hissesi, sularının yatağı, zikredilsin ya da edilmesin köy çevresinin tüm hakları, imar edilmiş ya da edilmemiş yerleri, ovaları, dağları, dereleri ve su kaynakları, kerestelikleri ve odunlukları, yazlık ve kışlık yerleri, Türkçe'de "Dinkhane" denilen çeltik dövme yeri, aşağısında değirmen ve Türkçe'de saray denilen kasır, hamam, bahçe ve otlak..."

"Yine aynı bölgede Sonisa'ya tabi Yir kızdı köyünde bulunan bir Çeltik dövme yeri (dinkhane) köy halkı tarafından bilinen tüm sınırları ile..."

Vakfiye nazarında Kalekale ve Yerkozlu köyleri 1511 yılında dört başı mamur köyler olarak karşımızda duruyor. Vakfiye'den anlaşılan budur.

Dört başı mamur bir köyün en az Yüz İki yüz  sene de evveliyatının olması gerekiyor. Zira köyün kurulması yerleşmesi ve yaşanılır bir çevre meydana getirilmesi ha deyince olacak bir iş değildir. Beş yüz sene evvelinde köyün bulunduğu civarda çiftlik kurulması bitkel ve mümbit bir arazi sathına sahip olduğunun da delilidir.

Bu vakfiyeyi kaleme alan El Mevla Ahmed bin Şuca'i'dir.

Mezkûr Şehr-i Sonusa 1848 yılına değin bölgenin idare merkezi konumunda idi. Yazılarımda bu konuyu defalarca işledim. Hatta bir önceki yazımın başlığını "Tarihi Suna Şehri" olarak seçtim.

SİNAN PAŞA:

(Ölümü: H. 927 / M. 1521)

Şahıs Amasya tarihinde önemli bir şahsiyettir. "Yularkıstı" lakabıyla maruftur. Hızır Paşa'nın kölesi iken azad olununca devlet kademesinde hızla yükselmiştir. 2. Bayezid'in oğlu Amasya Valisi Şehzade Ahmed'in vezirliğini yapmıştır. 1512'de şehzade Ahmet Amasya'da saltanatını ilan etmiş ve adına hutbe okutmuştur. İşlerini yoluna koyduktan sonra yanındaki efradına ve erkanına güvenerek Sultan Selim'in üzerine yürümüş, muharebede mağlup olunca Sultan Selim tarafından boğdurulmuştur. Mezarı Bursa'dadır.

Sinan Paşa Baba Zünnun isyanında Hacıhamza Kasabası muhafızı olmuş ve oraya yerleşmiştir. Orada camii, imaret ve hamam inşa ettirmiştir. Kasabayı mamur bir hale getirmiştir. Bayezıd Paşa'nın Amasya'daki hamamını tamir ettirince hamamın adı Sinan Paşa hamamı olarak anılmaya başlanmıştır. 1519 yılında Amasya Muhafızı tayin edilmiştir.

Adı geçen şahısların kimliğine gelince:

Bu şahıslar Çelebi Mehmet, 2. Murat ve 2. Bayezıd ile bağlantılı olarak Amasya şehrinde yetişmiş devlet adamlarıdır. Amasya Sancağı bu üç padişahın memleketi konumundadır. Çelebi Mehmed, Fetret Dönemi'nden sonra Osmanlı Devleti'ni Amasya'da yeniden bina etmiştir. Osmanlı'nın ikinci kere kurulduğu şehirdir. Aynı zamanda başşehridir. Amasyalı bu önemli hadiseyi yadsımamalıdır. Önemlidir.

Peki İktisat tarihi zaviyesinden bakınca; bunca olayın bunca hadisenin içinde o zamanki adıyla "reaya ve tebaa" yani halk ne yapardı ne ekerdi ne biçerdi, ne yer ne içerdi? Geçimini nasıl temin ederdi?  Hayat şartları nasıldı?

Bölge tarihine gönül vermemin, merak etmemin bir nedeni de budur.

Enver Seyhan

İlk yazım tarihi: 15. 02. 2022

Düzenleme tarihi: 10 Mayıs 2024