Hatırlarsınız bir kuş gribi vakası olmuştu yıllar önce (2003) ‘Bugün’den sonra artık köy yumurtasını unutun’ denilerek sorunun çözümü için ne kadar kanatlı hayvan horoz, tavuk, demeden katledip kene sayısının patlamasına neden olunmuştu.

Gıda ihtiyacına katkı amacıyla evinde hayvan besleyen bir ülke olarak, kuş gribi krizinde sorunun tek çözümünün hane halkının temel gıdasını karşıladığı ya da evin ekonomisine katkı yaptığı tavuğu horozu yok etmek gibi bir yolu çare olarak görmüştük.

2020 yılında korona virüs denilen bir bela ile karşı karşıyayız. ‘Sorun küresel,  mücadele ulusal’

Belki çareyi değil ama ‘Geç kalmamayı’ işaret eden bir yorumu ABD’li eski bir Sağlık Bakanının söyledikleri ile konuyu paylaşalım.

‘Pandemi (Salgın) olmadan önce yapılan söylenen her şey gereksiz ve panik yaratıcı olarak yorumlanır. Pandemi başladıktan sonra ise ne yapsanız yetersiz bulunur.

Çin, İtalya, iran gibi ülkelerde yaşananları izledikten sonra korona virüs bize gelmez vurdum duymazlığını terk edip gerçekleri görmeye başladık. Virüsün yayılmasını yavaşlatma ve öldürücülüğünü önlemenin başarı olacağını kabullenerek okulların tatili, konser, kongre iptalleri kahvelerin kapatılması, 14 gün karantina gibi tedbirlerle koruyucu önlemler alınmasını yapılması gereken doğru kararlar olarak destekliyoruz.

Korona virüs den korunma ve buna karşı önlem alma konusunda halka yönelik bir eğitim kampanyasının uzmanlarca bir seferberlik tarzında yürütülmesini ve de Sağlık Bakanımız Fahrettin KOCA’NIN konuyla ilgili olarak yapmış olduğu gerçekçi açıklamaları halk sağlığı için güven verici açıklamalar olarak görüyoruz.

Dünya sağlık örgütü (DSÖ) kolayca buharlaşan ve ölümlere neden olan virüsün yayılmasını durdurmak ve salgının ülkelerdeki seyrini değiştirmek için yapılacak en önemli önlemin ‘Sosyal mesafelenme’ yani virüse yakalanmamak veya yaymaktan kaçınmak için diğer insanlardan, kalabalıklardan uzak durarak ve de kişisel hijyene uyarak enfeksiyona maruz kalmanın en aza indirilmesini tavsiye ediyor.

Uzmanların teması azaltın uyarısına göre artık tokalaşmayacağız, kucaklaşmayacağız ama ruhsal alanda yanlızlığımıza, çaresizliğimize desteği ihmal etmeyeceğiz.

Korona virüs belası ile insanlığın acımasız yüzünü gördük. Sağlık Hizmeti olarak adlandırılan hizmetlerin sağlık kavramı üzerinde sürdürülen bir ticarete dönüştüğü ve de sağlık alanına ticaret ilişkisi girdiği zaman toplumda oluşan güven krizini de neden olduğunu fark ettik.

‘Krizi fırsata çevirmek’ cümlesi kapitalizmin sloganlarından biridir. Emeksiz, alın tersiz kestirmeden zengin olmanın yolu anlamını taşır. Kriz kurtları dumanlı havayı severler. Bu tür krizlerde iktisatçılar krizin borsaya etkisini tartışırlar. Okullar açıldığında kırtasiye ürünleri zamlanır, ramazanda gıda ürünleri pahalanır, depremde kiralar artar, yağmurda şemsiye pahalanır, donda buzda taşıt zincirlerinin fiyatı artar yani talep artıkça fiyatları da artırırlar.

Şu sıralar arayıp da bulamadığımız maskeler; sağlık bakımı sırasında kullanılan, hastaların da solunum yolu enfeksiyonlarına ait belirtiler olduğu zaman başkalarını hastalıktan korumak için kullanılması önerilen tıbbi maskeler şu salgın döneminde yaygın kullanıma sokulup arz ve talebe göre fiyatı belirlenen ticari bir metaya dönüştü. Deterjanların, dezenfektanların, kolonyaların fiyatları korona tehditi algısındaki artışla birlikte fiyatları da arttı.

Ev ve işyerleri için ilaçlama kampanyaları başlatıldı. Ez cümle aşırı tehdit ve korku olgusu bu tür kampanyalarla yeni bir korona pazarı yarattı.

‘Kapitalizmde bir adam ölürken onun tabutundan para kazanması liberallere göre ekonomik verimliliktir’

Evet kazanan insan ama çürüyen insanlık. Elbette kriz fırsata çevrilmelidir ama bu bir ders çıkarma, ders alma tarzında olmalıdır. Kar ve servet hırsı dizginlenmeli, insanlık paylaşmayı ve dayanışmayı ilke edinmiş bir cemiyet nizamının hakim olduğu bir hayatı benimsemelidir. Yoksa görünüyor ki sağlık alanına ticaret ilişkisi girdiği zaman toplumda güven krizi meydana geliyor.

Sağlık Bakanımızın doğru, anlaşılabilir, şeffaf açıklamalarını izliyoruz. Bu salgın bir milli güvenlik sorunudur. Medya, basın yayın organları ciddi bilim adamlarını çıkararak ne gibi tedbirler alınmasını gerektiğini, nasıl korunma gerektiğini vatandaşlarımıza anlatmaya devam etmelidir. Bakanlığın önerdiği 14 kurala mutlaka uyulmalıdır. Alınan her tedbir, uyulan her kural normal hayata dönüşümüzü hızlandıracaktır.

Korona virüs gibi bir tehditle karşı karşıya olarak normal hayata dönmemiz için fedakarca çalışan sağlık mensuplarımıza kolaylıklar diliyoruz. Sağlık emekçilerine çok şey borçluyuz.

Yazımıza Amasyalı Cerrah Hekim Şerafettin Sabuncuoğlu’nun 1400’lü yıllarda hastalarına yapmış olduğu tanıdık tavsiyesiyle son verelim:

Elleruni onat yu (Ellerini iyice yıka)

Galebalige girme (Kalabalığa girme)

Selamı uzakça vir (Selamı uzaktan ver)

Eyü yi eyü iç (İyi ye ve iyi iç)

Hasta isen yatı vir (Hasta isen yat dinlen)

Taşra çıkma yüzin ört (Dışarı çıkma, çıkarsan yüzünü ört)

Biiz nillah nesne tokunmaz (Allahın izniyle nesne dokunmaz)