Mart gapıdan baktıru, gazmayı, küreği yaktıru derlerdi bizden evvelkiler. Köy yerlerinde doğmuş, yaşamış olanlar çok iyi bilirler eskiler bir şey dedimi mutlaka olurdu çünkü onların hayatları hep olmuş olayların tekrarı üzerine kuruluydu.

 Bir yandan cemreler düşerken diğer yandanda bembeyaz karlar yağardı toprağa yorgan misali.

  Tabiat küllerinden yeniden doğmaya hazırlanırken bazen hazırlıksız yakalandığı olurdu yalancı baharın tuzağına düşüp yanar kül olurlardı ağaçlar ve dallarında meyveye açan çiçekleri.

Mart meyve gomadı yaktı,emme su bolardı tarladaki ürünler bıldırdan daha  bereketli olur derlerdi eskiler umutlarını hiç yitirmeden.

Belkide bu umuttu onları ayakta tutan ve yaşama sımsıkı bağlayan.

Çünkü onların lügatında isyan,şükürsüzlük, pes etmek,umutsuzluk yoktu.

Azına bereket derlerdi ve o az görünen gerçekten bereketli olurdu.

Mart onlar için bir filmin tekrarıydı ve onlarda genelde bu filmin başrol oyuncularıydılar.  Soba üstlerinde tısır, tısır gaynayan çaydanlığın çıkardığı sese karışırdı kendilerinden öncekilerin miras bıraktığı şu meşhur dizeler Mart gapıdan baktıru, gazmayı, küreği yaktıru.

Evet bu kışa hazırlıksız yakalananlara ve üç çiçek açtı diye bahar geldi sanıp aldananlara söylenmiş bir sözdü ve hiç yanıltmadı bunca yıldan beri.

Zamanın behrinde diye başlayan ocaklık başı hikayelerine bir yenisini daha eklerdiler bacadan içeri düşen kar tanesinin eteşi söndürmesine fırsat vermeden.

Eteşe bir kütük daha atın derdi dedem ocak söyünmesin, olmadı mağın cereklerini yakın çağa,çoluk hasta olmasın.

Ve şu sözler çınlardı kulağımda yaru uykulu  yaru uyanık hal üzereyken

Mart sözünün eri çıktı, dert olmasa bari.

Mart gibi mert,sözünün eri olan herkese selamlar, saygılar yolluyorum.

Anlatıp gidenlere Cenabı Allah'tan rahmet, eşitenlerede hayırlı ömürler diliyorum.

Mart ayı,dert ayı derdi eskiler

Gazmayı, küreği yaktıru derler

Bacadan, bekniden baktıru derler

Muhanete muhtaç ettirü derler

Dependen dumanı tüttürü derler

Gıl çulu üstüne örttürü derler

Toprak beyaz libas giyer, bolaru sular

Yanar dalda meyveye durmuş çiçekler

Kanar suya ,hasret kalmış çorak tarlalar.

Bacasından duman tüten, kerpiç yapılar

Ocaklık başında yanar,goca kütükler

Anlatırdı ehtiyarlar dinler küçükler.

Hakkı BİÇER

30 Mart 2023

İstanbul Bahçeşehir