Yazma tutkusu ile aramıza zaman girse de şairin dediği gibi “ Kalemle hukukum sabavettedir / Yanımda ruz u şeb sohbettedir. “ Şu demeye geliyor ; Kalemle ilişkimiz çocukluk yıllarında başlamıştı. O yüzden gece gündüz benimle sohbettedir.
Çoğumuzun dikkatini çekmeyen elli yıl sonra bulunan bir bestenin haberini okumuştum bir gazete köşesinde. Haber şöyleydi:
“ Radyonun düğmesi açıldığında cızırtılı bir ses yükselirdi . “ Mazi Kalbimde Bir Yaradır”. Tangonun Arjantin’den çıkıp dünyaya ve ülkemize de geldiği, en çok dinlendiği zamanlar. İlk Türk tangosunu besteleyen Necip Celal Andel’in unutulmaz eseri” Mazi Kalbimde Bir Yaradır” bestecinin klasik müzik besteleri çalınmıştı . Bestecinin bazı besteleri 50 yıldır açılmayan bir sandıkta tesadüfen bulundu”.
Yıllar geçse de sevenlerin yürüklerinde aynı heyecanı uyandıran ruha ve gönüle hitap eden, her cümlesinde sevenlerin kendilerini bulduğu dinlemekten bıkmadığı, gözlerini yaşartan gönül tellerini titreten bu tangonun sözleri :
Ben de gönül çektim eskiden / Yandı hayatım bu sevgiden / Anladım ki bir aşka bedel / Gençliğimiş elimden giden.
Mazi kalbimde bir yaradır / Bahtım saçlarımdan karadır / Beni zaman zaman ağlatan / İşte bu hazin hatıradır.
En tatlı zamanı bu hayatın, sevdiğimiz musikiyi dinlemekten geçirdiğimiz zamanlardır. Eskiler öyle derlerdi. “ İnsanın keyifli hevesata meşru olmak kaydıyla ihtiyacı vardır”. Rahmetle andığım Taşova gazetemizin kurucusu ve sahibi Sevgili Ali Rıza Günaydın abimiz bir Türk sanat musikisi hayranıydı. Fasılları zevkle dinler sanat musikimizin sevilen bestelerini en güzel şekilde okurdu.
Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var diyor Yahya Kemal. Bazen eski bir şarkıda içimiz cız eder, yüreğimiz burkulur yıllar ötesine götürür bizi nağmeler sözler birşeyler hatırlatır maziden eski deyimle dersek bir zevk_i tahattur ‘dur şarkılar …
“Hüsnüne güvenme ey ruy-i mahım .” “ Ne yeşili ne siyahı gözümde hep gözleri var. Seviyorum diye beni aldattınız yalan yıllar “ şarkılarını özellikle bilgisayardan buldurur ve beraberce tattığımız bir tatlı coşkunluk zamanını paylaşırdık Ali Rıza ağabeyle…
Yitip gidene, bir daha geri gelmeyeceğini bildiğimiz anılara karşı bir sevgi ve özlem duyarız.
Mazi hatıralarının yed-i eminidir Türküler, şarkılar, tangolar. Ve eski şarkılar eski zaman sevdalarının şahididir.
Şarkılar iç çekenlerin hikayesini anlatır. Kaybolan yılların, gençlik günlerinde gidilen yazlık sinemaları, transsistörlü radyo günlerini, bahçeli evlerimizi, fesleğen dikilmiş vita kutularını, önü hasırlı iri düğmeli ahşap radyolardan dinlediğimiz platonik aşk rüzgarlarının estiği cebimizin fakir yüreğimizin zengin olduğu günlerimizi hatırlatır şarkılar. ..
Geçmişe bakarken değişen dünya ile beraber kaybolan yıllarda sadece gençliğimizi değil sevdiğimiz her şeyin yok olup gittiğini görüp derin bir hüzün duyarız.
Biz geçmişte güzel olan ne var ise yanımıza aldık, kalbimize gömdük. Şarkıları dinleyip hüzünleniyorsak eğer bize hatırlattıklarından…
Evet musiki ruhun gıdasıdır. Musikişinasın bahçesidir. Aç kalan ruhumuzu bu şarkılarla doyuruyoruz.Cızırtılı bir sesle eskilerin radyolarında dinlediğimiz Necip Celal Andel’in unutulmaz eseri “ Mazi Kalbimde Bir Yaradır” tangosu 50 yıldır açılmamış bir sandıkta bulunmuş, bu şarkı maziyi silemeyenlerin geceleri yastığa başına koyup hayal kuranların, zaman geçse de yürek yangını geçmeyenlerin kalbinde hala acı duyanların şarkısı, eskimeyen bir şarkı…
Her yaşın özellikle gençlik çağın bir şarkısı vardır. Yıllar geçse de şarkıyı dinlerken duygular değişmiyor. Yaşanan sıkıntıları duydukça böyle güzellikleri dinlemeyi özlemişiz.
Fuzuli “ Aşk imiş her ne var alemde / ilm bir kıyl ü kal imiş ancak … “ Dünyada her ne varsa aşk imiş. İlim ancak bir dedikodudan ibaretmiş diyor.
Hayat diyorlar adına. Bizler için eski zamanlar. Ve yıllar sonra geriye bakarak iç çekerek anıların izini sürüp avutuyoruz yüreğimizi kayıp yılları düşünerek;
Kapalı kalbimiz bütün aleme
Ne mevki, ne ikbal ne para hırsı
Bize bu uzlette en tatlı nağme
Yaprak hışırtısı, kuş cıvıltısı
Sevda tarlasına dikilen aşk tohumları filiz vermediği müddetçe karasevdalıların hasreti şarkılarla, türkülerle, tangolarla söylenmeye devam edecek.
Dikili’den selam ve sevgiyle…