MERAL AKŞENER-KENAN EVREN
Bir haber kanalında iki gazeteci konuşuyorlar; “Cemaat’in elinde Meral Akşener’in kaseti varmış.”
“ Bir kadına yakışmayacak türden” kaseti olduğu şeklinde çirkin bir iftiraya maruz kalan Meral Akşener iftirayı atanlara gerekli cevabı verdi. Sevenlerinin de vereceğini ona gösterilen ilgiden anlıyoruz.
Bu olay bize yıllarca yandaşlık yapıp işler bozulunca yurt dışına kaçmak zorunda kalan iki gazetecinin başına gelenleri hatırlattı.
İki gazeteci iş bulmak amacıyla yurtdışına giderler. İş aramaya başlarlar. Beğendikleri bir iş bulamazlar. Paraları da suyunu çekince ne iş olursa yaparız derler. Kimliklerini gizleyerek bir çiftlikte iş bulurlar. Çiftlik sahibi gazetecilere ahırın önünde bulunan öbek halinde duran hayvan pisliklerinin temizlenmesini söyler. Gazeteciler akşama kadar ahırın önündeki hayvan pisliklerini temizleyerek tertemiz yaparlar. Çiftlik sahibi gazetecilerin bu çalışmasını beğenir onları çiftliğin yumurta deposunda görevlendirir. Onlara yumurtaların iyisini, kötüsünü, temizini, kirlisini, çürüğünü, sağlamını ayırarak yürüyen bantlara dizmeleri vazifesini verir.
Akşam yumurta deposuna gelen patron bir bakar ki yumurtaların büyük bir kısmı kırılmış ortalık parçalanmış yumurtalar ile dolu. Gazetecilere kızgın bir şekilde döner, sizler der daha önce ne iş yapıyordunuz?
*Gazeteciydik.
Çiftliğin patronu devamla belli belli der:
*Bok atmayı iyi beceriyorsunuz ama temizi kirliyi sağlamı çürüğü ayırmayı bilmiyorsunuz…
Yüce kitabımız Ku’ranı Kerim’de insan olarak tarif edilen Eşref-i Mahlükat’tır. Eşref-i Mahlükat mertebesinin hakkını vermeyenler, iftira atanlar; “ Esfel-i Safilin” (Çukurundibi) olarak adlandırılırlar.
Dünyaya adalet terazisiyle bakmalarını gerektiren bir inanç sistemine bağlı olanların Meral Akşener’in mağduriyetine gereken duyarlılığı göstermelerini bekliyoruz.
Dünya Kenan Evren’e de kalmadı. Kenan Evren öldü. O kara günleri yaşayanlar hatırlayacaklardır. Düşman kamplara ayrılmış, kan gölüne dönmüş bir ülkede yapılan askeri darbe, milletin kahır ekseriyetinin oh çekerek karşıladığı Kenan Evren anayasasını da %92 ile kabul etmişti.
Kenan Evren yaşarken ona çok methiyeler düzüldü. Okullara, caddelere, parklara hatta kasabalara Kenan Evren ismi verildi. Kemalizm’i yepyeni Kenanizm’le değiştirerek ilerlemeliyiz diyenler bile oldu.
“Yaşaması gerekenleri öldürdü. Çok bile yaşadı.” “Diktatörlüğü miras bıraktı” eleştirileri geldiği son noktayı anlatıyordu.
12 Eylül’ü ve Kenan Evren’i yasalar yargılayamadı ama tarih yargılayacaktır.
Üzüldüğümüz nokta şudur ki bugün Kenan Evren’in arkasından eleştiri yapanlar, demokrasi havarisi kesilenler 12 Eylül şartlarında Evren’in her sözünde keramet arayan, her sözünden bir gündem maddesi yaratan iki yüzlü şakşakçılardı.
1982’de Ankara hudutları içinde bir belde halkı toplu halde İç İşleri Bakanlığına başvurup adı “Çıkınağıl” olan belde isminin değiştirilip, yerine Evren isminin verilerek beldelerinin gururlandırılıp onurlandırılmasını talep ediyor. Beldeye Evren ismi veriliyor. 1990 yılında da ilçe yapılıyor.
Birkaç yıl önce Evren’in yargılanması gündeme gelince aynı yöre halkı bakanlığa başvurup “İlçemize faşist, diktatör Evren isminin verilmesinden utanç duyuyoruz” diyor. Evren isminin değiştirilmesi talebinde bulunuyor.
Biz bu muyuz? Bizim halkımız bu mudur? Yazan şairin yüreğine kalemine sağlık. Sanki bizi anlatmış.
Ecevit öldü / Hepiniz solcu oldunuz
Barış Akarsu öldü / Hepiniz rockçı oldunuz
Hırant Dink öldü / Hepiniz ermeni oldunuz
Muhsin Yazıcıoğlu öldü / Hepiniz ülkücü oldunuz
Türkan Saylan öldü / Hepiniz laik oldunuz
Allah’ım sen Bülent Ersoy’a uzun ömürler ver ya Rabbim…
Devlet adamlarımızın Kenan Evren’in ölümünden sonra arkasından yazılanlardan çıkaracağı dersler olmalıdır.
YAZAR : NACİ KONYAR