ORDU VE SİYASET

 

Bir ordunun cevheri ne olursa olsun siyasete karışırsa birlikte hareket ve savaşma kabiliyetini esasından kaybeder ve vatanın müdafaa gücünü hiçe indirir. Siyasete karışmış bir ordunun karışmadan önceki disiplinli halini ve savaşma kabiliyetini yeniden kazanabilmesi için çok zaman ister.

                                                                                                                                 ATATÜRK

                                              

                                  

                                  

                                                                                  

            Vatandaş olmanın iki erdemi vardır. Biri boyun eğmek diğeri direnmektir. Vatandaş boyun eğmek suretiyle düzeni, direnmek suretiyle hürriyeti korur.

            Hürriyet, düzen olmadan yürümez, düzen hürriyet olmayınca hiçbir işe yaramaz.

            Demokrasilerde boyun eğiş bireyin yasalara uyması, kurumlara saygılı olması manasını taşır.

            Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın bir siyasi toplantıda ordu ve siyaset konusunda söyledikleri (1) içinde doğrularda olsa üslup olarak yanlış olmuştur.

            Doğrudur, müdahaleler siyasi istikrarı bozmuştur. Osmanlı döneminde yüz on defa türlü şekilde müdahale olmuş, Abdülhamit’i tahttan indirmek üzere Halaskaranı Zabıtan gurubunun yayınladığı beyanname ile 12 eylül 1980 Kenan Evren’in bildirisi arasında sadece üslup farkı vardır. Her ikisinin de gerekçesi vardır. Her ikisi de Türkiye’nin hızla bir uçuruma gittiği iddiasını ileri sürer.

            En son olarak da milletin göz bebeği ve millet tarafından seçilmiş büyük bir başbakanı, Menderes in katli ile milletin kalbinde dinmez yaralar açan darbe hareketleri, hep aynı mantık aynı ölçü ve ucuz iddialarla yapılmış ve dolayısıyla sonu hüsran olmuştur.

            Yanlıştır, milletin en çok güvendiği ve sevdiği bir kurumun savunma gücü hakkında tereddüt yaratacak bir üslubun meclis başkanlığı yapmış bir hukukçu tarafından bir siyasi toplantıda siyasete konu yapılması yanlış olmuştur.

            Bütün bunları düşünerek, bizim memleketimizde, devlet idaresinde vazife alan ister politikacı ister iş çevreleri olsun, isterse asker ve sivil bürokrat olsun, sahip bulundukları bütün imkanları, her türlü hissi ölçülerin dışında milli şuura sahip insanlara yakışacak şekilde ve herkesin yerinin ne olduğunun idraki içinde kullanmalıdırlar.

            Bu ölçüler samimi olarak kabul edildiği zaman memleketimizde politik güç, ekonomik güç ve bürokratik güç arasında ahenk sağlanacak, asker-sivil dengesi kurulacaktır.

            Herkes yerinin ne olduğunu bilecek, ağırlığının nerede olduğunu anlayacak ve ancak bu suretle memleketimiz sık, sık meydana gelen asker-sivil çatışmasından kurtulacaktır.

            Türkiye’nin etrafı ateş… Büyük tehlikelerle çevriliyiz. Ordumuz milletin ordusudur. Bu ülkenin değişik yörelerinden gelen çocuklarımızdan oluşan bir ordudur. Ordu siyasi bir parti değildir. Ordu her türlü polemiğin dışında tutularak tartışma içine çekmekten kaçınılmalıdır.

            Güvenliğimizin temeli olan bu büyük kurumu kendi işlerini yapmaları için bırakalım, rahatsız etmeyelim.

            Demokrasilerde başarısız hükümetlerin çaresi vardır. Biri gider, öbürü gelir felaket olmaz…

            Ama ordumuzun yedeği yoktur.

 

            (1) Arınç’ın Ergenekon soruşturmasında yargılanan paşalar için: ‘ Allah’a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa girmemiş. Yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar.’ Demişti.

 

17.03.2009