‘Bir Ömür Ki’ Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in ‘Başarı Öyküsü’nü anlatan Mehmet Sadık Bozkurt tarafından kaleme alınan, idealist bir insanın bir şehrin kaderini nasıl değiştirdiğini anlatan kitabını zevkle okudum. Bu kitabın ‘Porsuktan Venedik’ başlığıyla kaleme alınan bölümünü siz okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz. Çünkü Yeşilırmak’da Amasya ve Taşova’nın ortasından geçiyor.
Porsuk çayı Sakarya nehrinin en uzun kolu. Eskişehir’in ortasından geçiyor.
1970’lerden sonra önce pis kokusu ve çamuruyla akla gelen, nehirlikten çıkmış olan Porsuk’a insanlar sırtını dönüyordu. Kentin içinde olsa da kentten kopmuş, bataklık halinde, akıp gitmekten vazgeçmiş, acınası, utanası, var yok bir Porsuk duruyordu karşımızda.
Eskişehir’in sembollerinden olan Porsuk çayında suların çekilmesiyle ortaya çıkan görüntüler, görenleri şaşırtıyordu. Akar sular kentlerin en değerli hazineleriydi ama adı hazine olan bir yeri pislik götürebilir mi? Hazineyi bulan ‘üf be’ deyip burnunu tıkar mı? Burada balık mı yaşar yoksa atılmış eski ayakkabı mı?
70 li yılların başına kadar Eskişehir halkının yüzebildiği yüzme öğrendiği, hatta kadınlarının eski zamanlarda çamaşır bile yıkayabildiği Porsuk çayı, zamanla kirleniyor. AGİT raporlarına göre yaklaşık 25 yıldır zararlı bakterilerin dışında hiçbir canlının yaşamadığı bir akarsu oluyordu. Kısaca çok değil daha 20 yıl önce, kendisini bir türlü bulamayan, rengini bir gün ala bir gün mora boyayan Porsuk vardı karşımızda. Bakılmaya bakılmaya kentin onur payesi, yürek yaresi olmuştu.
Güzellikler şairleri harekete geçirir, dizelerinde genellikle güzel şeyleri dillendirse de bakın bu yürek yaresini, Porsuk Çayı’nın acınası halini Rabia Barış şiirinde nasıl dile getiriyor:
Sendin bu şehrin onur payesi/Gördüm ki duruşun yürek yarası/Yok mu beyler bu yaranın çaresi.
Yok olmaya doğru akıp giden Porsuk’un 1990 yılı fotoğrafına aitti bu dizeler. Porsuk çayı açık kanalizasyona dönmüştü denilebilirdi bir başka şair: ‘Vurgun dedim vurgun, Porsuk çayı balığına/ Kükredi sazanlar, çığlık çığlığa hep bir ağızdan/ Ah dediler, gömdünüz bizi şu Porsuk’un çamuruna/Siz kıydınız, şehvet dolu etimizin tadına.
Porsuk çayını kanalizasyon olmaktan, yürek yaresi olmaktan çıkarıp Porsuk’tan Venedik çıkarabilecek bir kahramana acilen ihtiyaç vardı. Bu kadar sorunlu ve zor işe kim soyunurdu? Sonunda o kahraman 1999 seçimleri sonrası çıka geldi. O kahraman, Porsuk için kolları sıvadı. Zira Porsuk acilen önlem alınması gereken şehrin en önemli sorun kaynaklarından biriydi.
Yılmaz Hoca’nın Avrupa Yatırım Bankasından temin ettiği krediyle Porsuk çayında iyileştirme çalışmalarıyla şimdilerde çimenlerde oturup gülüp eğlenen, Adalar keyfi yaşayan insanlarla dolup taşıyor. Üzerinde etkinlikler düzenleniyor, çevresinde insanları buluşturan bir inci gerdanlık gibi Eskişehir’i süslüyor. Anadolu’nun bozkırında üzerinde su sporları yapılıyor, kano yarışmaları düzenleniyor, üzerinde gezen bot ve gondollarıyla ilgi çekiyor.
Porsuk çayı kıyıları artık manzarasıyla yerli ve yabancı turistlerin ellerinde fotoğraf makineleriyle gezdikleri yer oluyor. Büyükerşen’in hayata geçirdiği Porsuk çayı projesiyle Türkiye’nin Venedik’i olarak gösterilen Eskişehir, şehir Turizminin önemli bileşenlerinde birini oluşturuyor taraflı tarafsız herkes, yaşanan dönüşümün ve değişimin Eskişehir’i örnek şehir yaptığı fikrinde birleşiyor Porsuk, başka kentlerdeki nehirlere, çaylara, göllere de iyi niyetini akıtıyor, vaat olma konusunda örnek oluyor.
Uzun zamandır temiz bakımlı bir Porsuk çayı hayal ettiğini ifade eden Büyükerşen şöyle diyor:
‘Hayallerimi gerçekleştirmeseydim huzursuz olurdum. Porsuk çayına kısa sürede hayat verdik. Kentin en önemli değerlerinden olan Porsuk, hak ettiği görünümü kazandı Porsuk’un önceki kötü görünümünü vatandaşlara unutturduğumuz için övünüyorum.’
Gerek toplu balık ölümlerinden, gerek kirliliğinden ve gerekse HES’lerden dolayı dereye dönen görüntüsünden duyduğumuz rahatsızlığı dile getirdiğimiz Geçmiş zamanlarda ‘Yeşilırmağa Sahip Çıkalım’, ‘Yeşilırmağa Kim Sahip Çıkacak’, ‘Amasya Sevdası’ başlıklarıyla Yeşilırmak ve Taşova Gazetelerinde yayınlanmış olan yazılarımızda Yeşilırmak la ilgili endişelerimizi belirtmiştik.
Yosun tutmuş, balığı ölmüş, nilüferi solmuş, çöplük suyu olmuş Porsuk’tan deniz yaratan, plaj yapan Eskişehir’e Avrupai bir görüntü kazandıran Yılmaz Büyükerşen’i okuyunca Porsuk kelimesi geçen her cümleye ‘Yeşilırmak’ sözcüğünü koyarak Porsuktaki görüntünün ve değişimin bize de nasip olmasını diledik çünkü bizim nesil yüzmeyi Yeşilırmak’ta öğrenmişti, annelerimiz kilimlerini Yeşilırmak’ın adı gibi yeşil suyunda tokaçlamıştı.
Belediye Başkanlarımızdan Yüzmeyi öğrendiğimiz, buğdayımızı yıkadığımız eski Yeşilırmağı tekrar herkesin görmeye geldiği bir yere dönüştürmelerini ve de Yeşilırmağa hakettiği görüntüyü tekrar kazandırılmalarını ve kötü görünümünü bizlere unutturmaları için övünecekleri icraatlarını bir an önce görmeyi arzuladığımızı belirtmek istiyoruz.
Görmek niyazıyla…