Öyle sanıyoruz ki, bizim insanımıza, yerine getirmiş olduğumuz ibadetleriniz arasında daha fazla severek ve haz duyarak yaptığınız hangisi diye sorsak alacağımız cevap Ramazan ayı ve Oruç olacaktır.
 
Bu dinin inanmışları bir emri yerine getirmenin huzuru içinde bu hazzı bir ay boyunca tadarlar. Ve ona “On bir ayın sultanı” adını vererek “Hoş geldin ya Ramazan” diyerek karşılarlarmış.
 
Çocukluk yıllarından yaşlılığa erişenlerin manevi dünyalarında en unutamadıkları anılar, küçüklükte yaşadıkları ramazanlar ve oruçla ilgili hatırladıkları güzel zamanlardır.
 
Hangimiz yaşamadık o “Hayali cihan değen” geçmişi… Çocuklukta yaşanan ramazanların tadı unutulmuyor her nedense. Oruç tutmaya özenip, annemizden ısrarla sahura ‘beni de uyandırın’ diye mızmızlandığımız, iftar saatlerinde topun atılışını izlediğimiz, sofra başında o sabırlı bekleyiş ve sonrası akranlarımızla camide yaptığımız teravih kaynatmaları hatırlanan ramazan güzelliklerinden…
 
Çocukluk günlerinin ramazanlarından hatırladığım bir anı da her çocuk gibi, şimdi rahmetle andığım babamın, ‘ramazanda insan sümsük oluyor, canı her şeyi çekiyor’ diyerek elleri dolu gelişini, ahşap evimizin ikinci katından yola bakan penceresinden izlediğim o hayal günlerdi.
 
Teravih ve sahur arası eskilerde kahvelerde öldürülen zaman, şimdilerde ramazanın ağustos ayına rast gelmesi münasebetiyle çay bahçelerinde verilen müzik ziyafetiyle değerlendiriliyor.
 
Teravih sonrası camilerden boşalan kalabalıklar namazın ve orucun tatlı yorgunluğunu, çay evlerinin önlerinde küçük oturakların yaklaştırdığı içten dostluklarla kümelenerek ardı ardına içilen çaylarla çıkarmaya çalışıyorlar.
 
Özellikle İstanbul ve onun gibi büyük şehirlerde yaşanan ramazanlar ve daha küçük yerleşim birimlerinde yaşanan ramazanların toplum hayatına yansıyan zengin hatıralarını her nesil “nerede o ramazanlar” hayıflanışı ile anlatıyor. Yaşı elliyi devirenlerin “Ah nerede o eski ramazanlar” diyerek iç geçirmelerini eskiye duyulan özlem olarak mı değerlendirmek lazım, yoksa yaşanılan zamandan duyulan rahatsızlık olarak mı değerlendirmek lazım?
 
Her nesil kendi ramazanlarının zor geçtiğini söyler. Bunda bir gerçek payı vardır. Şadırvanda abdest alırken iki kişi arasında geçen konuşmaya kulak misafiri olan amcam anlatmıştı:
 
İftara kaç saat var diye sorana diğeri sus işareti yapar ve şunları söyler: “Siz şimdi şu gölge altında tuttuğunuz orucu oruçtan mı sayıyorsunuz? Biz yine böyle uzun günlerde kızgın güneşin altında orak biçtik, düvenin üzerinde saatlerce dönerek susuzluktan dilimiz bir karış dışarıda harman döverek oruçlar tuttuk. Otur oturduğun yerde, şükret bu günlerine…”
 
Bu satırları okuyup da bu günün şartlarında tutulan orucun kıymeti ile, o şartlarda tutulan orucun değeri arasında bir kıyaslama yapacak olanlar sanırız bu gün tutulana Allah affetsin, bizimki onun yanında özürlü kalır değerlendirmesini yapacaklardır sanıyoruz.
 
Yaşanan zamanlar, köylerden şehirlere olan göçler, örf, adet ve kültürümüz üzerinde değişimlere sebep oldu. Küçük kasabalar ve köylerde yaşanan ramazanlarla şehirlerdeki ramazan hayatında farklılıklar oluştu.
 
Meclis Başkanı Cemil Çicek’in zengin iftar sofralarına ve oraya giden aynı yüzlere koyduğu tavır ve öfkede haklılık vardır. Bu gün çok yıldızlı otellerde, lüks lokantalarda verilen sosyetede davetlilerin katıldığı şatafatlı iftar yemekleri yeni bir ramazan kültürünün ve onay verilmeyen değişimin ibretlik örnekleridir.
 
Afrika’nın yoksul ülkelerinden Somali’de açlık yüzünden son üç ayda otuz bin çocuk can verirken, beş yıldızlı otellerde, lüks lokantalarda iftar açmak insanlık ayıbıdır. Bu yapılan rahmet, mağfiret ve yardımların daha çok yapıldığı ramazan ayının ruhuna ve felsefesine aykırıdır. Bu tür ramazan sömürülerine son verilmelidir.
 
Bu az da olsa olumsuz görüntülerine rağmen ramazan ayı, asırlar boyunca kendine has gelenek ve görenekleriyle töre haline gelmiş, Türkiye’mizde oruçlusuyla, oruçsuzuyla kendine has yeni bir ramazan geleneği oluşturarak “on bir ayın sultanı” olmaya devam etmektedir.
 
Ağustos ayının bu sıcak günlerinde daralan ruh dünyamıza ferahlık veren güzel iftar akşamlarında açtığımız oruçlarda Somali’de yaşanan insanlık dramını aklımızdan bir an olsun çıkartmayalım.
 
Ramazanınız mübarek olsun.
 
19.08.2011