RECEP ABİ (POT RECEP)

Herkes doğduğu, büyüdüğü yeri sever. Gidecek bir yeriniz bir dostunuz arkadaşınız vardır. Yaşadığınız yer sizi rahat ettiren emin bir yerdir. Yıllardır tanıdığınız caddeler, sokaklar, köprü, ırmak gibi şehrin tanıdığınız kıyı bucağını ezbere bilmeniz size bıkkınlık hissi vermez. Büyük bir şehir, denizi olan bir şehir olmasa da bir şehri sevdiren orada yaşayan insanların birbirlerine olan aşinalıklarıdır. İşte Recep Abi nam-ı diğer Pot Recep Taşova ilçemizin aşinası olduğumuz renkli kişiliklerinden biridir.

‘Pot’ bir kumar terimidir. Recep Abinin bir yönünü açıklamaya yeter. Ama daha çok onu tanınır kılan iki rekat namaza 45 gün hapiste yatmasıdır. Gelin onun bu güzel hikayesini kendi dilinden dinleyerek paylaşalım;

“Ben içtim, alkollüydüm, namaz abdest hiçbi şey youdu. Geçmişte çok sarhoş olduğumu anlayan polis jandarma beni eve götürüyodu. Yalınız 45 gün namaz kıldım, 45 inci gün Cuma sabahı namazdan çıktım. Siyah bir taksi geldi, namaz kıldığımız hocalar beni Kozluca köyüne davet ettiler. Hocalara “Ne demek hocam siz nereye giderseniz ben de giderim” dedim. Kozluca köyüne gittik. Yanımızda ki zat köyün imamını çağırın dedi. Gelen imam yaz tilkisi gibi bilader, kravat yok gömlek saç sakal birbirine karışmış bu nasıl imam diyom aklımca içimden…

Cami kapısı açıldı. Gurp girdik otuduk. Sayıyom tam 18 kişi. Herkes kravatlı filinta gibi, en yolsuz, ütüsüz bir gömlekle ben. O zat dedi ki herkes 2 rekat namaz kılacak. Ben yeni heves ya 2 rekat az gelü diyom. Neyse 2 rekat namazı kıldık. İçimizden bir zat “ Arkadaşlar 5 dakika sonra yakalanıyok deyince içimden diyom ki “Lan camide demi yakalanacauk”

Dediği çıktı. Taksilere bindik. Darmadağan olduk. Yolda takside “Allah Hu, Mevla Hu” diyenlere içimden birazdan “Allah Hu, Mevla Hu” yu göreceniz diyom. Taşova’ya endük. Santralin karşısında karakolun önüne Jandarmalar dizilmiş, süngüyü çektiler. Durun durun! Atlan lan aşağı. Patır patır atladık. Jandarmalar “Se de siz misiniz lan Müslüman” deyip 18 imizi de içeri aldılar. Karakolda 18 kişinin en ufağı benim. En sonda duruyom. Jandarma önden başladı “Siz misiniz lan Müslüman, sizden başka yok mu lan” diyerek öteden arı çat çat, önden girerse arkaya kadar yorulu diye bir şamarla kurtuluruz diye düşündük ama “ Sıçtın, kumar oynadın, içtin anca mı Müslüman oldun lan diyerek lastik topu gibi hoplattılar beni. Sopayı yedik. Salarlar diyok. Jandarma savcılığa dedi. Ne savcılığı lan Kozlucayı mı kırdık diyom ben içimden.

18 kişi savcılığa çıktık. Katip yazıyo. Tak tak… Hakim soruyo “Ne aradın orda” “İmamım anası öldü de baş sağlığına gittik. Biz Hu’cuyuz diyen yok. Aklımdan bunların hepsi mi yalancı diyom. Sıra bana geldi. “Sen ne aradın.” “Ben yedim içtim, sarhoştum, kumar oynuyodum, içki içiyodum polis jandarma beni eve götürüyodu. İki rekat namaz kıldım şimdi nereye götürüleceğimi bilemiyom.”

62 den yargılandık. Gurp Amasya’ya. Koyuncuların otobüs har har çalışıyo. 18 imizin de elleri kelepçeli. Rahmetli hanımım köşeden bizi annaklıyor. Otobüse bindim kendime değil de camdan hanımımın o haline acıdım.

Hapishanede böyük yazıynan “Buranın Allah’ı yok” yazıyor. Lan buranın Allah’ı yoksa biz buruya niye giriyok. 18 imiz içeri girdik. Gardiyanlar copu alan geliyor. Gardiyan müdürü gardiyanlara “Bunlar sizin dediğiniz adamlardan değil savuşun” deyip hoş geldiniz geçmiş olsun diyor ve berberi çağırıyor. Mamağın acemi askeri gibi hepimizi tıraş ettiler. Şimdi ne sıvatlayacağınız dedim içimden. Sonra bizleri koğuşlara ayırdılar. Yakalandığımız hoca beni yanından ayırmadı. 3 üncü koğuşta hoca ranzanın üstüne geçti, ben ranzanın altına kuyruğunu kıvırmış kedi gibi kıvrıldım.

Öteden arı eli tespihli, ayakkabılarının topuğuna basmış koğuş ağası “Kardeş, geçmiş olsun” “Sağol abi” Suçunuz. “ Camiden geldik dedim. “ Get lan Allahsız. 35-40 senedir ben burdayım kimi kandırıyon sen. Camiden adam geldiğini ben görmedim” dedi. Adam öldürmedik, kız kaçırmadık, adam bıçaklamadık adam da haklı. Savuştu gitti adam.

Mahkemeler açıldı. İfadeler aynı. Mahkemeye gidiyok. Ha bu arada ben hapishanede ezan okuyom. Herkes namaza başladı. İnsanların ihtiyacı varmış. Her şey o kadar tatlı oldu ki. Bu 18 kişilik grubun arkası kalaba. Tarikatçı hocalar kalaba. “İçerdekiler, camidekiler ziyaretçiniz geldi” deyince 18 kişi birden dışarı çıkıyok. Yalınız kumpanyanın insanları içerdekilere para yardımında da bulunuyorlardı. İdareci hoca, tarikatçı hoca Recep garibanın gömleğinin cebine güp parayı atıyodu, yeme içmeyide hükümet görüyodu.

45. gün ifadeden çıktık. Taşova’daki aynı ifadeler son mahkemede karar beraat. Bu gece evdeyük dedik. Allah düşürmesin de para işinden dolayı 45 gün daha yatsak oraya gidipde ne yapacaz Taşova’da diye içimden geçirdim. O kadar beslendik ki burda Necdet Tosun gibi şişdik.

Eve geldik. ‘Derviş Recep hoş geldin’ ‘Geçmiş olsun’ diyenler, uzatmıyak iki rekat namaza 45 gün yatan benim…’

Recep abiyle bizim de not aldığımız bazı anılarımız var. 1.10.2018 tarihinde sağlık ocağına gidip doktorların mesaisi bittiğinden kimseyi bulamadığı için eczanede söyledikleri; ‘Akşam evi karanlıkta zor buluyorlar erken getmişler, güneş aşmadan evi bulak demişler’.

‘Yine 16.05.2018’de ‘Ekonomik krize ‘Pot Recep’in cevabı diye tuttuğum notta şunları söylemiş Recep abi; ‘Ben rahatım, ne para veren var, ne para isteyen. Büyük paraya zaten aklım ermiyor. Görmedim, bilmedim.’

Recep abiyle son anımızda şöyle;

Bir gün eczanenin önünde Recep abi birden düştü. Hemen yanına koştum. Recep abi geçmiş olsun neyin var dedim. Yattığı yerden sesini çıkartma hiç bişeyim yok. Numaradan düştüm. Bakalım kaç kişi gelecek diye merak ettim. Bi tek sen geldin. ‘Taşova kaybetti’ dedi.

Evet Taşova ramazan ayı gibi güzel bir ayda kadir gecesi gibi kutsal bir gecede ve Cuma günü gibi hayırlı bir günde güzel bir insanını kaybetti. Mekanın cennet olsun, Allah’ın rahmeti üzerine olsun sevenlerinin başı sağolsun nurlar içinde uyu Recep abi…