Süleyman gidince Şeytan, padişahlar padişahı olur! Akıl ve sabır gidince nefs-i emmare başkaldırır. Seni emir kulu yapar. Sana kötülükler günahlar işletir. Sen sanır mısın ki, aslanlar da köpekler gibi kapı dışında can verir?

Son günlerde milletin ayaklarının dibine serilen sefil meczubu, Uşşaki Tarikatının su katılmamış kaşarı 58 yaşındaki Fatih Nurullah olarak tanınan Eyyüp Fatih Şağban 12 yaşındaki bir kıza istismardan tutuklandı.

2016 yılında Uşşaki tarikat üyeleri, sapık şeyh Eyyüp Fatih Şağban’ın Umreden dönüşü sırasında el öpmek için sıraya girmişti. “Bir gün uçaktan inerken millet beni karşılıyor elimi öpmek istiyor, ben çekince de diyorlar ki ‘Niye çekiyorsun elini? Elini öpen cennete girecek” Be edepsiz sen kimsin ki? Elini öpen cennete gidecek. Senin “Din Tüccarı” olduğunu bilmeden eline sarılan akılsızlar bugün ne düşünüyorlar acaba?

Bu leşe, yağlı ballı şeyleri az verin! Çünkü tenini besleyen kişi, şehvetine, nefsani arzulara kapılıyor; sonunda da rezil olup gidiyor. Halbuki, ruha manevi yiyecekler veren kişi Allah’a sevgilisi oluyor.

Ey Yusuf, gözleri görmeyen Yakup’a gel. Ey gözlerde gizlenmiş olan îsa, sen de şu gök kubbenin üstünden bir görün. Ey Muhammed, Ey yer yüzünün nuru ile cihanı aydınlatan sevgili. Seni gözleyen gözümüzle, gamınla sana müştakız. “Biz seni ancak alemlere rahmet
olarak gönderdik.” ayetinin sırrı ile gel de o dağınık saçların arasından yüzünü göster!… Bu Allah deyip, 12 yaşındaki bir çocuğu dudaklarından öpüp, kalçasını okşayan bu sapığa bir ses ver. Gök kubbe yıkılsın bu zındığın cesedine. Tüm sapıkların geberdiği gün olsun inşallah. Bu minicik bedenlere dokunan kirli eller ve buna izin veren kahpe dünya yıkılsın. Mahşere kalmasın bu ceza.

Bir çocuğun çıkaramadığı ses olamıyorsak; bu kadar çürüdüysek ve birer kefenden farksız bedenlerimize bu denli sakladıysak yıkılsın bu dünya, kahrolsun bu insanlık… Çok şey yazdım, sildim lakin doğru kelimeleri hakaret edemeden anlatamadım. Kopsa da kıyamet yerin dibine girsek bari.

Ne zaman ki milletçe tepki koyamadık..

Cinayetler… Tecavüzler… İstismarlar… Şiddetler… Sapıklıklar…

Hırsızlar… Tacizler… Hep arttı… Arttıkça meşrulaştırılıyor… Sustukça batıyoruz…
Battıkça yok oluyoruz… Artık

Yeter!

İnsanlık bitmiş… Caniler hak ettikleri cezayı çekmedikçe de hiçbir şey düzelmeyecek.
Gözler önünde öyle bir ceza ve acı çekmeli ki bu sapkınlara, bir daha kimse aklından bile geçirmesin bunları… Çocuklara uzanan o aşağılık elleri yok edecek bir “adalet” yok mu? İnsanlık çürümüş bitmiş, kıyamet bugün kopmayacaksa ne zaman kopacak? Dokunulmazlık Milletvekillerine değil, artık çocuklara verilmeli! Küçücük savunmasız bir çocuğa zarar vermenin ne yargılanması ne de savunması olur, yeter artık bıktık usandık, bunların hak ettiği cezayı alması için kaç kurban daha verilmesi gerekiyor? Gelecek nesillerimiz gittikçe yok ediliyor. İdam sa? İdam! Sizi korkutan nedir ey Milletvekilleri? Avrupa’dan mı çekiniyorsunuz çünkü. Ne diyecekler diye hesaplar yapıyorsunuz. Avrupa kapısından bizi içeri almazlar diye korkuyorsunuz elbette. Yahu almazlarsa varsın almasınlar. Sanıyor musunuz ki alacaklar. Bizim değerlerimizi yok etmeden asla… asla… asla olmayacak zaten.

Hadi artık baht gelsin, önümüzü yolumuzu aydınlatan Sultan gelsin, Devlet gelsin. Elinde ne varsa dağıtıp duran, herkese mutluluklar bağışlayan, böyle şeytanları azletmek, kovmak için bir Süleyman gelsin, tahta otursun artık.

Ey gönüllerimiz!

Sen güzelsin, o Hüsrev’in yüzünden büsbütün güzelleş, eğer hoş bir Hüsrev’sen, o güzel Şirin’in Hüsrev’iysen gerçek aşka düş de Ferhat ol! Cehenneme odun olacak mel’unları başımızdan def eyle ya Rab!

Naci Özkan