Bu da nerden çıktı dediniz mi?

Belki!

Gözümüzün önünde akıp giden kültürlerimizden sadece biridir Simsim.

Konfüçyüs, bir devleti yıkmak isterseniz önce dilini tahrip edin demiş.

Ne alakası var değil mi?

Çok alakası var. 

Peyami Safa bir açıklamasında aynen şöyle diyor: Bir milleti yok etmek isterseniz askeri istilaya gerek yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısı ile manevi değerlerini, ahlakını bozmak ve soysuzlaştırmak kâfidir.

Büyük Atatürk ise “dil ile milli birlik arasında büyük bağ vardır” der.

Yani?

Kültür.

Yukarıdaki büyük düşünürlerin üçü de kültürün önemine değiniyor.

Kültürün anahtarı olarak dili görüyor.

Çünkü Türk kültürünün temelini aile oluşturur.

Aileye verilen önem, devlete verilen önemdir.

Neden?

Dil, önce ailede öğrenilir de ondan.

İngiliz Raymond Williams, kültürün tanımının en güç kavramlardan biri olduğunu söylerken, kültürün dilden geleneklere, aile yapısından, toplumsal geçmişe kadar birçok faktörle bağlantılı olduğunu anlatmak ister.

Bu nedenle Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültür der.

Dilimizi bozmak,

Kültürümüzü unutturmak,

Türk ırkına “sentezdir” demek,

Türk yerine, Türkiyeli kavramlarını yerleştirmek,

Arap özümüze dönelim diyenler ile Anayasadan Türk kavramını çıkartmak isteyenlere inat, gelenek, görenek ve halk oyunlarının yaşatılması gerekir.

İşte Taşova Simsimi bu nedenle çok önemlidir.

Yozlaşmadan, dejenere olmadan farklılaşan simsim, Türk kültür ve geleneğini yansıtan önemli bir halk dansıdır.

Bu nedenle simsim, Anadolu’da farklı isimler altında çok geniş bir coğrafyada oynanır.  

Ankara, Çorum, Kayseri, Sivas, Tokat, Yozgat’ta “sinsin”, Malatya’da ise “simsime”, olarak bilinir.

Oynanma şekline göre sinide, çındır ve yumruk oyunu gibi farklı isimlerle de anılan simsim, 2013 yılında UNESCO tarafından “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi” uyarınca koruma altına alınmıştır.

O halde, biz Taşovalılara ve Taşova Belediyesine önemli bir iş düşmektedir.

“Taşova Simsimi”nin coğrafi tescilini almak.

Neden mi?

Dünyaca ünlü Taşova çiçek bamyasının tescilini Amasya aldı.

Hiçbir raporda, makalede veya katalogda Taşova’nın adı geçmez.

Taşova’nın Borabay Gölü, Amasya’nın gölü olarak kayıtlı.

Amasya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü kayıtlarında Amasya’nın gezilecek doğa güzellikleri başlığı altındadır.

Taşova ismi ise sadece mesafe tanımlanması için kullanılmış.

Enver Gökçe’nin şiirine konu olan Taşova tütünü, üretimin yasaklanması nedeniyle kayboldu gitti.

Tütün olmayınca, şiirin de anlamı pek kalmadı.

Dünyanın en büyük online ansiklopedisi Wikipedia, Taşova’nın turistik bölgesi için Esençay Boğalı yaylasını yazıyor.

Açıklamasında ise festival yapıldığı için diyor.

Şimdi daha somut düşünmek gerekir.

Taşova’nın müzesi yok,

Kütüphanesi yok,

Sineması yok,

Kültür evi yok,

Festivali yok,

Gençlik merkezi yok,

Tiyatro salonu yok, konferans salonu yok, haliyle adı da yok.

Ama, Taşova simsimi var.

Bu kadar geniş coğrafyada oynanan simsim oyunun bugüne kadar tescillenmemiş olması bile bir şanstır.

Haliyle onu korumanın tam zamanıdır.

Çünkü Taşova simsimi, diğer coğrafyada oynananların aksine, kadın ve erkek birlikte oynanır. Hatta Merzifon’da sadece erkeklerin oynadığı bir oyundur.

Kadın erkek birlikteliği Türk boy ve beyliklerine kadar, hatta daha da ilerisine, Şamanizm’e kadar uzanır.

Türk kağan ya da Hanlarının eşleri Hanım’dır. 

Hanım, Türk kültüründe Han ile aynı seviyededir.

Aynı sofrada ve aynı ortamda bulunur. Söz sahibidir, Han’a vekalet eder.

Arap kültüründe kadın, erkekten sonra gelir. Ama Türk kültüründe erkekle aynıdır.

Atatürk, “Kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın” sözünü boşuna söylememiştir.

Söylemekle kalmamış, 1934 yılında Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vermiştir.  Londra’da İngiliz kadınları ayaklanmış, bizim Türk kadınları kadar değerimiz yok mu diye isyan etmiştir.

Tam olarak bu etki, kadın ve erkeğin birlikte oynadığı Taşova simsiminde görülür.

Taşova simsiminin farklı yönleri elbette vardır.

Zaten Taşova simsimini özel kılan da bu farklılıklarıdır.

Örneğin, Amasya dahil diğer coğrafyalarda oynanan simsim, büyük bir ateş etrafında oynanır.

Taşova simsiminde ateş yoktur.

Neden yoktur bilinmez.

Ama ateş etrafında oynanması da kimsenin yadırgayacağı bir durum değildir.

Ancak Taşova simsiminde ateşi hatırlatacak figürler ve ritüeller vardır.

Mesela,

Taşova simsim oyuncularının bir elips veya dairesel form üzerinden dönmesi, ortada ateş varmış gibi hissedilmesini sağlar.

Dikkat edilirse özünde ateş olan oyunlar hep bu şekilde oynanır.

Simsin meydanlarının normalden fazla aydınlatılması, ateşe işarettir.

Çünkü mum ve lamba, ateşin temsilcisidir.

Ateş, bir “kült”tür.

Kutsaldır yani.

Diğer bir farklılık ise, Taşova simsiminde korku salma veya sinsice karşı oyuncuya yaklaşıp vurma eğilimleri yoktur.

Aksine, oyun süresince defalarca el ele tutuşma, birlikte yürüme, aynı anda alkış tutma ve nara atma eğilimleri vardır.

Bu eğilimler bir rekabet unsuru değil, düşmana güç, dosta güven gösterisidir.

Davul zurna ile yapılan simsim havası, bu ritüeli güçlendirir.

Simsim havası tempoludur. Coşturucu ve kışkırtıcıdır.

Bu coşku, ilk kez Hun devletinde başlayan, Türklerde askeri müzik geleneğini oluşturan “Tuğ” takımında görülür.

Tuğ takımı Selçuklulara Nevbet, Osmanlılarda ise Mehter ismini almıştır.

Ancak 1826 yılında II. Mahmut tarafından Yeniçeri Ocağıyla birlikte kaldırılmıştır.  

Tuğ, Nevbet veya Mehteran takımlarının üflemeli ve vurgulu enstrümanları, günümüze davul zurna olarak gelmiştir.

Taşova, Amasya’nın en farklı, eğlenceli, neşeli ve güzel ilçelerinden biridir. Geleneksel yaşam şekli, kültürel etkinlikleri, oyunları ve hatta ağzı bile çoğu zaman farklılıkları içerir.

Bu anlamda Taşova, kültürel farklılıklarını, simsim gibi geniş bir coğrafyada oynanan halk oyununa yansıtabilmiştir.

Simsim, her şeyden önce bir spor, çeviklik gösterisidir.

Taşova simsimi, Amasya bölgesinde oynan simsim oyunları içinde en farklı yapıda olanıdır.

Tartımlı adımlar ve müzik eşliği ile yapıldığından, dans niteliği de gösterir.

Temeli Şaman kültürüne kadar dayanan simsim, Türk kültürünün en önemli özelliği olan kadın-erkek birlikteliğine dayanır. Simsim oyunu erkeksi figürlerle örünmüş olsa da kadınlar, Taşova simsimini kendilerince yumuşatmış, kadınsı figürleri kabul ettirmeyi başarmıştır.

İş te bu nedenle “Taşova Simsimi”, Türk Patent Enstitüsünden coğrafi işaretini almalıdır.

Taşova ismi, literatürlere girmeli, araştırmalara, tezlere, makalelere konu olmalıdır.

Taşova çiçek bamyasında olduğu gibi fırsat kaçırılmamalıdır.

Sempozyumlar, kongreler, festivaller, yarışmalar düzenlenmeli, en iyi simsim oyuncuları, en iyi simsim havası çalanlar seçilmeli hatta simsim oynayanların heykelleri Taşova’nın uygun yerlerini dikilmelidir.

Dün, Bursa Büyük Şehir Belediyesinin görevlendirmesiyle Tarihi Bursa Bıçağının coğrafi işaret alması için gerekli olan akademik makaleyi nasıl yazmış ve raporları oluşturmuşsam, bugün de aynısını Taşova Simsimi için yapmaya hazırım.

Taşova’ya gönül ve vefa borcumuzu ödemeliyiz.

Taşova simsimi, bu isim altında tescillenmelidir.