Tevazu; alçak gönüllü olmak, kendi hatasını fark etmek, nefsine haddinden fazla değer vermemek, gurur ve kibirden uzak bir hayat tarzını yaşamaktır. Böylece Allah’ın takdir ettiğini gönül hoşluğu ile kabul edip “lütfun da hoş, kahrın da hoş” diyerek O’na teslim olmaktır.
Bu beyandan sonra kısa bir, kıssadan hisse anlatacağım:
Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün talebelerine:
– İçinizde kim bende bir ayıp görürse çekinmeden bana bildirsin, dedi.
Müritlerinden biri de:
– Efendim, sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi.
Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mütevazı müride hiç kızmadı, talebesi böyle söylüyor diye üzülmedi, belki sadece ayıbından kurtulabilmek ümidiyle merakla sordu:
– Söyle dedi, kardeşim, o ayıbım nedir?
Talebe gözleri dolu dolu:
– Bizim gibilerin size talebe olması efendim dedi.
Bu söz gönüllere çok tesir etmiş, sohbette bulunan herkesin gözleri dolmuştu. Ahmed Rufai Hazretlerininde gözleri bir anda doluvermiş, gözünden akan damlalara engel olamamıştı. Bir ara sadece;
“Ben sizin hizmetçinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebilmişti.”
İşte Tevazu böyle bir şey. Alçak gönüllülük esasında işleyen bir huydur Tevazu…
Furkan suresi 63. ayet-i kerimede “Rahman’ın has kulları onlardır ki yeryüzünde tevazu ile yürürler.”,
“Kendini bilmez kimseler onlara laf attığında incitmeksizin selam derler geçerler yer “ ya da “İnsanlardan yüz çevirme” ,
“Yer yüzünde böbürlenerek yürüme” , “Allah kibirleneni , övüneni sevmez” tarzında ilahî emirlerle de bunu emrediyor rabbimiz bize.
Dinimizin esası, Allah’ın huzurunda tevazu, huşu ve samimiyetle durup ibadet etmek ve içten gelen bir teslimiyetle gayba inanmak değil midir zaten?
Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirerek, yeryüzünde böbürlenerek yürümek ne kadar doğrudur? Allah, hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez…
Rabbim bizi birbirini anlayan, dinleyen, konuşarak anlaşan, kibirden uzak, birbirimize tevazu gösteren kullarından eylesin.
Rabbim oruçlarınızı ve ibadetlerinizi mübarek eylesin. Selam ve dua ile hayırlı ramazanlar efendim.
Naci Özkan