Şair Enver Gökçe’nin Dost şiirinde;

 

         Biz olmasak Taşova’nın tütünü, Kütahya’nın çinisi

         Yani bizsiz kardeş dizi, yar dizi

         Güzel değildir.                                        Diye belirttiği o tütün yok artık Taşova’da...

         Tütün tarlaları tütünsüz. Her yıl törenle açılan, tütün üreticilerinin ürünlerini pazarladıkları, kadınlı erkekli 500 işçinin ekmek kapısı tekel maalesef bu gün kasaba halkının Pazar yeri olarak hizmet veriyor. Özelleşme ile işçilerin bir bölümü tekelin başka birimlerine gitmek durumunda bırakıldılar bir kısmı emekli oldu, mevcutları da 4C’li olarak çalışıyorlar değişik kurumlarda.

         Yıllar önce Taşova Tekelinde eksper olarak görev yapan Metin Sarıçam’ın yıllar sonra hem selamını hem de sigara ile ilgili insan sağlığını ilgilendiren önemli tespitleri içeren yazısını aldık.

         Sigaracılıkta mutfakta çalışmış ( Harmancılık yapmış) bir uzman olarak sn. Sarıçam’ın tütün konusunda ülke insanımıza ve yöneticilerimize önemli uyarıları var.

         ‘ Sigaraya karşı mücadelede gerçekten samimiysek, öncelikle çocuklarımızı sigaradan uzak tutacak yasal düzenlemeler yapmak zorundayız. Sakız almaya bakkala giden çocuklarımızın karşısında cicili bicili paketlerle göz alıcı şekilde dizilmiş, körpe beyinlere ‘ Büyüyünce alıp içebileceği masum bir tüketim maddesi’ gibi işlenen sigaraların sergilenerek satışı şekline son vermeliyiz.

         Sn Sarıçam’ın uzman olarak dikkat çektiği bir başka husus da şu:

         ‘ Özellikle yabancı markalı sigaraların içinde kanserojen etkiyi çok, çok arttıran katkı maddeleri dolu olduğu halde, paket üzerinde katkılı olduğu yazılmıyor. Ve insanlar, sadece Türk tütünlerinden üretilmiş sigaralarla, bağımlılık yapmak için özel maddeler katılmış Amerikan tipi Blended sigaraların farklı olduğunu bilmeden bütün sigaraları bir=aynı sanarak alıp içiyor.

         Sn. Sarıçam genetiğimizi bozma amacı güdülen özel formüllü Blended sigaraların Türkiye’de yaygınlaşmasıyla patlamış bulunan sigara kaynaklı kanser vakaları ile her gün 300 yılda 110 bin yurttaşımızın öldüğünü ve bu hastalara yapılan hastane ve ilaç harcamalarını Türk halkı olarak bizim karşıladığımızı söylüyor.

         Türkiye’de tütün sektöründe yaşanan bu sıkıntılara benzer, pancar tarımı ve şeker sektöründe de hem sağlık açısından hem de sosyal yönden olumsuzluklar yaşanmaktadır.

         Uzmanlar mısırdan dönüştürülen, şeker sanayinde reçel, bal, şekerleme vs. üretiminde, dondurmadan gofrete, bisküviden meşrubata kadar bir çok sahada kullanılan nişasta bazlı şekerlerin kemik erimesi karaciğer yağlanması, kansızlık ve kansere sebep olduğunu hatta kanser vakalarında ki % 40 artışın genetiği ile oynanmış mısırdan elde edilen bu tatlandırıcılardan ileri geldiğini söylemektedirler.

         Uzmanların uyarı ve endişelerine rağmen Türkiye de nişasta bazlı şeker üreten 5 firmanın, bunların en büyüğü de Ülker firması ile ortak olan ABD nin Cargill firması üretime devam ediyor.

         Prof. Dr. Tayfun Özkaya uzman gözüyle bu duruma şöyle bir yorum getiriyor;

         Mısır şurubu Amerikan şirketlerine çok kar bırakıyor. Onun için Türkiye deki şeker fabrikalarının özelleştirilmesi gerekliydi. Üretim açığı, tabii ki mısır şurubu ile kapatılacaktı’

         Ülkemizde ceviz kabuğunu doldurmayan meseleler haftalarca gündemde tutulup tartışılırken Türk insanının bio-güvenliğini ilgilendiren bu yaşamsal konu neden dile getirilmez, insanlarımız niçin bilgilendirilmez.

         ABD bu tür tatlandırıcıların üretimini ülkesinde %2 lere kadar düşürürken Türkiye’de bu oran neden % 15 dir.

         Avrupa ülkeleri şeker ve kanser hastalığına yol açtığı için bu tatlandırıcıların üretimini yasaklarken benim ülkem neden yasaklamıyor?. Bizim ülkemizin insanları Avrupa dan daha az mı değerli?...

         Şeker sektöründe sağlık açısından yaşanan bu olumsuzlukların yanında bir de meselenin irdelenmesi gereken sosyal yönü var.

         Ülkemizde Türk şekerine rakip olarak nişastalı bazlı şeker üreten 5 firmada 750-800 kişi çalışırken Türk şekerde 18.882 kişi istihdam ediliyor.

         Meseleye sadece fiyat ve karlılık açısından bakılmamalıdır. Bu tür üretimin yapılmasının devamında 14 şeker fabrikamızın kapanması gerekecek, 10 bini aşkın işçimiz işsiz kalacak ve buna paralel olarak da pancar çiftçilerimiz aileleri ile birlikte bu işten olumsuz etkileneceklerdir.

         Şeker pancarı üretimini sadece şekerle değerlendirmek doğru olmaz; yaş küspe, melas, alkol gibi bir çok yan getirisi olan bu sektör ayrıca şoför esnafımızın geçimini sağladığı bir ekmek kapısı olarak bir bütünlük içinde değerlendirilmelidir.

         Hülasa pancar tarımı ve sektörü, istihdam yaratan, tarım ve hayvancılığı geliştiren, yan ürünleri ile katma değeri yüksek olan, sosyal fayda sağlayan bir üretim alanıdır.

         Ne yazık ki özelleştirme denen bir modaya uyularak pancar tarımını ve tütüncülüğü bitirdik. Fabrikalar kapandı. İşçiler işinden oldu. Vitrinleri yabancı sigaralar, gıda sanayini de yabancı tatlandırıcılar işgal etti.

         Tıpta temel bir kural vardır. Latincesi ‘ Nil nocere’ aman zarar verme demeye gelir. Yani faydalı olamıyorsan zarar da vermeyeceksin. Ülkemizde uygulanan tütün ve pancar politikalarının bir faydasını göremedik, o zaman hiç olmazsa katkı maddeli bu yabancı sigaraları ve kanserojen etkili bu tatlandırıcıları yasaklayın da zarar vermeyin bu ülkenin insanlarına...

15.02.2011