Eğer panel bir köyde yapılıyorsa orada izaha muhtaç bir konu ve kamuya verilmek istenen bir mesaj vardır.4 Temmuz 2009 tarihinde Umutlu köyümüzde yapılan panel üniversite öğretim görevlileri, Sendikacılar, Avukatlar, Çevre İl, İlçe Ziraat odası başkanları, kasaba belediye başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen amacı Yeşilırmak üzerinde yapılması düşünülen (HES) Hidro Elektrik Santralleri ile ilgili “Toprağımıza Suyumuza Geleceğimize Sahip Çıkalım” sloganıyla gerçekleştirilmiş bir paneldir.

            Evet bizim çocukluğumuzda çevre sorunları pek konuşulmazdı.Yeşilırmak adı gibi yeşil akıyordu.Bizim neslin çocukları yüzmeyi ırmakta öğrenmişlerdi.Doğa çok büyük ve tükenmez bir kaynak olarak algılanıyordu.Okyanuslar, ormanlar ve atmosfer gibi kaynakların hiç tükenmeyeceği sanılıyordu.

            Oysa bugün bu kaynakların büyük kısmının insanoğlu tarafından tahrip edildiğini görüyoruz.

            21. yüzyıl dünyasının gündemini çevre sorunları oluşturmaktadır.Küresel ısınma ile iklimlerin değişmesi, azalan su kaynakları, okyanuslarda azalan balık cinsleri, temiz kaynaklardan, barınma gibi en temel ihtiyaçlardan yoksun 3 milyara yakın insan, dünyamızı ilgilendiren en önemli sorunlar olarak çözüm beklemektedir.

            Bugün gelişmiş ülkelerin en çok konuştuğu konular küresel ısınma ve enerji kaynaklarının daha iyi nasıl kullanılabileceğidir.

            Her nedense bizim devlet kurumlarımız ve de özel sektör firmaları mega sorunlara duyarlı, vizyonu ve ufku geniş yöneticilerimiz gelecekte yeni nesillere nasıl bir ülke bırakacağız konusunda yada mesela şu HES’ler konusunda, enerji konusunda konuşmayı gereksiz mi buluyorlar ki bu ülkenin çevreye duyarlı aydın insanlarını panel yapmak zorunda bırakıyorlar?...

            Oysa devletlerin ve şirketlerin bir yol haritası olması gerekmez mi?... Birçok ülke, bir çok devlet ve şirket enerji kaynakları ile ilgili Ar-Ge faaliyetlerine milyonlarca dolar harcarken ve bu faaliyetleri teşvik ederken Türkiye’nin bu konuda makro bir planının olduğundan bi haberiz.

            Batı ülkeleri enerji politikaları oluştururken enerji seminerlerine katılan bireylere enerji politikalarının belirlenme sürecine katılım izni verirken ülkemizde çevre ile ilgili kurumlarımızın halka bilgi vermek gibi bir derdinin olmadığını görüyoruz.

            Ben bu coğrafyada yaşıyorum.Benim nehrime dışardan müdahale var.Ağaçlar kesiliyor, arazinin yapısı değişiyor, ırmak yatağı betonlaşıyor.Ben bu yörede yaşayan halkım, kurulan santralin ne menem bir enerji getireceği konusunda bilgilendirilmiyorum.Bizler sadece oy istenirken, asker olurken, vergi alırken mi hatırlanacağız?...

            Varak-ı mühr-ü vefayı kim okur, kim dinler misali atı alanın üsküdarı geçtiğini de biliyoruz.Ayrıca şunu da biliyoruz bu türlü konuların üzerine büyük şirketlerin güçleri, rant şavaşları yüzünden gidilemediğini de biliyoruz.

            HES’lere tarla satmak, şirketlerinde iş bulmak gibi kısa vadeli çıkarlar uğruna uzun vadeli problemlerimizi hep erteliyoruz.

            Oysa küresel ısınma nedeniyle iklimlerin değişimi, yağış rejimlerinin değişmesi, akarsu yataklarını besleyen dağların eskisi kadar kar tutmayışı gerçeği karşısında HES’ler yapmak, sulama ve enerji politikalarında öncelikli olmaktan çıkarmaktadır.Ayrıca güneş enerjisinden rüzgara yenilenebilir enerji kaynakları varken HES’lerle yaşadığımız doğayı çöle çevirmenin maliyeti orada yaşayanlarca iyi hesap edilmelidir.

            Bu projelerin yöremize ve ülkemize bir şeyler kazandıracağı konusunda kuşkularımız var.Bu projeler kazandırsa kazandırsa sadece hafriyatçı şirketlere para kazandırır.

            HES’ler konusunda iktidarın sivil toplum kurumları ile bir güç yarışına girmesini doğru bulmadığımızı, tepkilere kulak verilmesini, Yeşilırmak vadisinin orada yaşayanlar için özel bir yer olduğunu ve bu yerin çölleştirilmemesi gerektiğini hatırlatıyoruz.

            Hükümetlerin görevleri onlara emanet edilen bu ülkenin topraklarını, doğal alanlarını korumak olmalıdır.

            Toprağımıza, suyumuza, geleceğimize sahip çıkmanın yolu, bizden sonraki kuşaklara en az bizden önceki kuşakların bize bıraktığı kadar doğal kaynak ve temiz bir ortam bırakmaktan geçtiği bilinciyle bu panelin düzenlenmesine vesile olanlara, Umutlu köyümüze kadar gelerek kamunun aydınlanmasına yardımcı olan panelistleri kutluyoruz.

            Daha güzel bir gelecek daha güzel bir çevre için “Umutlu Paneli”nin umut olmasını diliyoruz.

 

24.07.2009