Bugün ülkemiz emperyalizmin küresel sömürü ağına yakalanmış durumdadır. Ülkemizin ekonomik, politik ve kültürel yapısı çözülme sürecine girmiştir. Ulusal güçler, yurtseverler örgütsüz ve dağınıktır. Halkımızın eğitimsizliğinin ve yoksulluğunun yarattığı bilinçsiz ortamı fırsat bilen iç ve dış çıkar çevreleri ulusumuzu ileride önlenmesi zor olan bir uçuruma doğru sürüklemektedir.
      Bireysel çıkarlarını devlet ve millet çıkarlarının üzerinde gören bir kısım gözü kararmış siyasiler, sivil toplum örgütleri, medya kuruluşları, kendisine sözde aydın sıfatı takan insanlar da bu sürece yardımcı olmaktadırlar.
      Ülke; Atatürk’ün Nutuk’ta ve Gençliğe Hitabe’de atıfta bulunduğu noktalara doğru gelmektedir.
Toplum olarak ön yargılarımızı bir yana bırakarak, duygusallıktan uzaklaşarak akılcı bir şekilde aşağıda belirteceğim konularda uzlaşı kültürü içinde olalım. Bu gidişe dur diyelim.
     Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değiştirilmez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerinde uzlaşalım. Bu maddeler devlet olmanın, millet olmanın temel kurallarıdır.
       Birlikte yaşayacağımız başka vatan olmadığında, bağımsız ve hür yaşamanın ulusal bir onur olduğunda uzlaşalım.
Emperyalist güçlerin ülkemizi siyasi, ekonomik ve kültürel olarak çökertip, parçalamaya ve işgal etmeye çalıştıklarını, kısacası “SEVRİ” gerçekleştirmeye çalıştıklarını anlayalım.
      Tarımımızın, yerüstü ve yeraltı zenginlik kaynaklarımızın, sanayimizin, Cumhuriyetin kazanımı olan KİT’lerin özelleştirme adı altında yok pahasına yabancılara peşkeş çekilmesine seyirci kalmayalım.
     Ülke insanının alın terini sömüren, kanını emen, canını alan; terörün, çetenin, mafyanın, hortumcunun, hırsızın, katilin ortak düşman olduğunda uzlaşalım.
Siyasal, etnik, dinsel, kültürel ve bölgesel farklılıklarımızı ülke, ulus yararı söz konusu olduğunda bir yana bırakıp, tek vücut olmayı başarmalıyız.
Çağdaşlığın, bilimin, insan hak ve özgürlüklerini ve hukukun üstünlüğünün gelişmemizin, insanca yaşamamızın temel şartları olduğunda uzlaşalım.
Erdemsizliklerin, ahlaksızlıkların erdem olarak görülmemesinde , dürüstlüğün insan ahlakının temeli olduğunda birleşelim.
Hak ve Özgürlüklerin kuralsızlık olmadığında, başka bir bireyin özgürlüğünü yok etme noktasına geldiğinde ve teröre dönüştürülüp toplumun huzurunu bozma, bölme ve devletimizi yıkma sürecine gelmesine izin vermemede uzlaşalım.
    Dinin manevi alandan kul ile Allah arasından çıkarılmamasına, siyasete ve ticarete alet edilmemesinde uzlaşalım.
Ülkenin kurtuluşu adına demokrasi özgürlüğü, anayasal düzeni ortadan kaldıran darbeleri alkışlamayalım. Aynı zamanda ulusal güvenliğimizi sağlayan güvenlik güçlerimizi ve ordumuzu yıpratacak söz ve davranışlardan da sakınmayı bilelim.
      Daha bizlerin hoşgörü, akılcı ve uzlaşı içinde olacağımız bir çok konular vardır. Gün uzlaşı günüdür.
Sonuç olarak çözümlenmesi zor gibi gelen bu sorunların mutlaka bir çözümü vardır. Norveçliler bir sorunun çözümsüzlüğü karşısında; onlarca atasözü haline gelmiş bir söz kullanırlarmış “Mustafa Kemal gibi düşün, o zaman çözüm yolu bulursun”
     Haydi! Ulusca bizler de “Mustafa Kemal gibi düşünelim” Yeniden Kuvva-i Milliye ruhu yaratalım. Bağımsız, çağdaş, özgür ve onurlu bir Türkiye yaratalım.

26.05.2006